Ferhan İstanbullu

Ferhan İstanbullu

ferhanist@gmail.com

Tüm Yazıları

Rana Korgül, iş dışında kalan zamanlarını bolca seyahatle geçiriyor ve renkli konularla ilgili önerilerini sıralıyor

Dekorasyondan seyahate ve modaya; dergiler için hazırladığı renkli konulardan tanıdığımız bir editör, Rana Korgül. İş dışında kalan zamanlarını da bolca seyahatle geçiren Korgül, “Bu aralar bunlar konuşuluyor” diyor... Parantez içleri de benim notlarım; bazılarında hemfikirim bazılarında değil...

BU ARALAR NE MODA

* Gezi elbette listenin başında... Gündeme şok etkisiyle girdi ve yankıları devam ediyor. Hiç de geçmeyecek... (Gezi bizi gençleştirdi, kendimize getirdi. Değil bizim için, dünya tarihinin bence biricik sivil hareket örneği olan Gezi’nin yazı olan 2013, hiçbirimizin hafızasından silinmeyecek.)
* Televizyon, gazete devri bitti. Herşeyi sanal takip etmek moda. Haberi çocuktan al gibi haberi sanal medyadan al! Ancak dergi okumanın keyfi hiç azalmadı. Dergi okumaya, almaya tam gaz devam!... (Bir dergici olarak bu maddeye alkış tutmamak elde mi? iPad versiyonların her şeyden önce makul fiyatlardan dolayı tercih edildiğini biliyorum. Her an taşıma kolaylığı da cabası. Peki ya dergi okumayı ritüeli için sevenler? Dergimi kahve eşliğinde sakin ve uzun zamanlar ayırarak Ama resimaltı okumak için ekranı büyütme hareketine alışamamış bir dergici olarak bazen iPad’den okuduğum dergiyi gidip de satın aldığım oluyor.)
* Parklar sadece oturmak, oynamak, vb için değildir. Yaşadığınız semtin parkı deniz kenarındaysa, parktan Boğaz’ın serin suyuna kendini bırakmak şimdi tam zamanıdır. Üstelik çok da zevkli. Çekinmeyi bırakın, parklar bizim... (Şahsen doğduğumdan bu yana Marmara denizine girmediğim bir yaz geçmedi. Ege’den başka deniz tanımam diyenler düşünsün. İnsanlar Adalar’da denize girmezken sahilde cumburlop denize atlar mı, donla denize girme sendromunu aşabilir mi, emin değilim.)
* Deniz kenarında havlu kullanan kalmadı. Şimdi sahilde rengarenk
peştemaller kullanmak moda...
(En güzelleri de Yağlıkçılar çarşısında, Kapalıçarşı’da...)
* İnsanlar artık diyet yapmadan zayıflamayı keşfediyor. Diyet reçetelerini bir kenara bırakın, artık. Sadece neyi ne zaman yiyeceğinizi ayarlamanız ve yediklerinizi bir kenara not etmeniz yeterli. (Bunun da diyetten farkı var? Benim istediğim günboyu profiterol yemek, diğerininki pilav. İkisinin de yazılacak bir hali kalmamış.:)))
* İlk ihtiyaçta elinizi ilaç dolabına uzatmaktan vazgeçin. Doğaya dönmek ve bitkisel ürünler kullanmak en güzeli.
* Siyah çayı çok seven bir toplum olsak da bitkisel; özellikle beyaz çay içenlerin sayısının arttığını görüyorum...
* Bronzlaşmamak çok moda. Beyaz tende hem makyaj çok daha iyi duruyor, hem de güneşin cilde zararlarını burada bir kez daha saymaya gerek yok. (Yıllardır bu modanın takipçisi olarak ilk başta alacağınız “hasta mısın, tatile ne zaman gideceksin...” yorumlarına hazırlıklı olun)
* Arabayla bu trafikte debelenmenin zamanı geçti. Giderek daha çok Scooter motorla gezen insan var, yollarda. Gün geçtikçe kadın motor sürücülerinin sayısının artması da sevindirici... İstanbul’un bohem yerlerinin tadını çıkarmak, şehrin bitip tükenmeyen enerjisini bir de bu yüzüyle yaşamak çok keyifli. Bir parçası olabilirseniz, ne mutlu...
* Karaköy semti çok moda; Cafe OPS, Karaköy Lokantası, Gözlük Gurusu ve sanat galerileriyle... Cafe OPS’un kuru etli salatası, makarnası, tostu çok rabet görüyor. Gözlük Gurusu’nun tasarım ve özel üretim gözleri çok moda. Modeller az yalnız; elinizi çabuk tutmanız, beğendiğinizi almanız lazım. (Benim favorim salatalarıyla ve sempatik, küçük köşe mekânıyla Komodor.
* Yaz sıcağında ağır içkiler değil, Prosecco içmek moda.... Blush eski
hızını kaybetti. Karaköy’deki Gradiva Hotel’in terasındaki Zelda Zonk’un
Passion Fruit’lu kokteyli çok moda.
Ünlü Yunan barmen Panos’un hazırladığı bu kokteyl çok konuşuluyor...
* Ev yapımı limonataya her yaz gibi bu yaz da bayılıyoruz. Zaten nasıl demode olabilirdi ki? Niğde gazozu çok moda.
* Eski olmazsa olmazlardan, Frigo iyi ki tekrar çıktı. Üstelik bir değil, 2 tane yemek, eski Frigo’cu adetidir. (Bilmukabele:)))
* Her ne kadar herkesin bir hobisi olması lazım diye düşünsek de çoğumuzun hobiye ayıracak vakti yok. Ya da öyle zannediyoruz! Oysa çalışmanın yanı sıra
hobilerin olması çok moda... İstek olduktan sonra da insan herşeye
vakit buluyor.
* Her mesaj, her not artık internet üzerinden gitse de özel günlerde kart atmak, mektup yazıp postaya vermek müthiş takdir görüyor.
* Avrupa seyahatleri yerini uzaklara yapılan yolculuklara kaptırdı. Cape Town en moda destinasyonlardan biri. Hele burada No Limits’in düzenlediği motor turlarına katılmak ayrı bir moda... Motor kullanmasanız bile bu turlara katılma şansınız var. Kaçmaz!
* Lüks tüketim Out, dikkatli harcamak moda...
* Ikat desenli dar paça pantalonlar çok moda. Özellikle siyah-beyaz olanları. Platform topuklar bizi uzun gösterip bir de rahat ettiriyordu ama bu sonbaharla yerini ince topuklu olanlarına bırakıyor. Deri bilekliklerin çeşitleri de giderek artıyor. Koyu renk ojelerin modası ise hiç geçmiyor. (Her markada inanılmaz örnekleri var; şimdi grunge modasını da etkisiyle uçları çıkmış koyu renk olanları moda.)
* Kendine nasıl davranılmasını istiyorsan, karşındaki öyle davran!”
felsefesinin geçerliliği baki!
Uygulayabilene, elbet...
* Biarritz’e gitmek çok moda.
Artık Saint-Tropez gözden düştü, Rus ve Arap turist bolluğundan dolayı...
Jet-set ve ünlüler Güneybatı Fransa sahilindeki Biatritz’i tercih ediyor.
(Not edildi, onaylandı)
* Moda diye yakışmayanı takıp takıştırmak ya da giymek değil; rahat olanı ve kendine yakışanı giymek hep moda...