Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları

İkinci İzmir, aslında İzmir’in ezelden beri Türkiye’ye yansıyan yüzünün en keskin hatlı olanını temsil ediyor.
Sınırları İzmir’in en Batı’sından başlıyor doğal olarak:
Karaburun, Çeşme, Urla, Seferihisar.
Güzelbahçe, Narlıdere, Balçova.
Sonra ver elini, karşı yaka.
Yani...
Karşıyaka.
Sekiz ilçenin nüfusu 612 bin 17.
Ortak özellikleri, hepsi de CHP’nin “açık ara” önde olduğu ilçeler.
Dolayısıyla Ak Parti’nin “gıcık olduğu” yerler.
Hal böyle olunca, diyebilir ki Ak Parti:
“Madem öyle, kalın böyle!”
İkinci İzmir de ayrı bir il olabilir ama nüfustan kaybettiği için “büyükşehir” olamaz.

Veya diyebilir ki Ak Parti:
“Bizim kimseye, hiçbir yere kastımız yok. İzmir’e, bağrından üç tane büyükşehir çıkarmak yakışır.”
Bu durumda, Urla’dan yukarı doğru Menderes’e çıkılır; bir yanı Selçuk’a, diğer yanı Gaziemir’e ulaşır.
O zaman nüfus, 847 bin 126 olur.
İşte size, ikinci büyük İzmir.

Geçen yılki genel seçimde, “28 bin 367’ye 29 bin 137” ile yani minicik bir farkla Ak Parti’nin önde olduğu tek yer Gaziemir’di.
Ve diğerleri (İlk sayı CHP, ikincisi Ak Parti)...
Balçova: 28.446-14.813
Çeşme: 11.592-5.864
Güzelbahçe: 8.819 - 3.674
Karaburun: 3.180 - 1.921
Karşıyaka: 135.426 - 45.712
Menderes: 18.192 - 18.169
Narlıdere: 25.927 - 7.473
Seferihisar: 7.953 - 6.710
Selçuk: 10.086 - 6.667
Urla: 19.672 - 9.117
Sayılar toplandığında, herhalde CHP’nin “Türkiye’de en birinci il” olacağı, yeni bir şehir çıkıyor ortaya:
CHP 297 bin 660, Ak Parti 149 bin 257.
HHH
Böyle bir yapılanmada hassas bir durum var tabii.
10 ilçe Körfez’in Kuzey’in de yer alırken, Karşıyaka aşağıda kalıyor.
Arada karasal “bağlantı” yok.
Doğru.
Yok.
Fakat şimdilik.
“Körfez Geçişi Projesi” tamamlandığında, o da olacak!

Haberin Devamı

Devletin aklı nerede?

Yıllarca bir evlat sahibi olabilmek için çabalayan bir kadın. Biri ikiz olmak üzere tam 15 kez bebeği ölü doğan bir kadın.
Sonunda muradına erip, bir erkek çocuğa kavuşan ve adını “Mehmet” koyan bir anne.
O Mehmet “uzman çavuş” olur büyüdüğünde.
Hakkari’ye gider.
Bomba patlar ve dört arkadaşıyla beraber şehit düşer.
Hani cesedi günler sonra Zap Suyu’nda bulunan İzmirli askerimiz vardı ya, işte bu Mehmet, o Mehmet.
Anne ile babası bir başka şehidin yakınlarını ziyaret etmek için yola çıkarlar geçenlerde.
Hız ihlâli nedeniyle polis çevirir, ceza yazar. Her nasılsa “Biz şehit anası, babasıyız” sözü çıkar ağızlarından.
Aldıkları karşılık fenadır, çok fena:
“Bana ne senin şehidinden.”
Ne ceza, ne polisin lafı. Yaslı ailenin şu yakarışı, bence en fenası:
“Acımızla tek başımıza kalmak bizleri yıkıyor. Diğer şehit aileleri aradı, onlara da vefasızlık yapılmış. Ne başbakan, ne hükümetten birisi aradı, ne de başka siyasiler?”
Boş verin siyasileri falan.
Devlet, devlet olsaydı; ateş düşen ocaklara, hem maddi, hem manevi destek verecek bir sistem oluşturulurdu çoktan.