Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Başbakan Erdoğan ile yardımcısı Bülent Arınç, bazı olaylar karşısında farklı tepki veriyorlar.
Radikal Gazetesi’ndeki haberde “Zirvede zıtlaşmanın kısa tarihi” başlığı altında işte bu farklılıklar derlenmiş.
Örnekse...
Kars’taki “İnsanlık Anıtı” olayı.
Başbakan “ucube” deyip, anıtın yıkılmasını isterken; Arınç ise “Başbakan böyle dedi diye kimse kanundan alınmayan bir yetkiyi kullanamaz. Başbakan kanaatini belirtmiş. Ben de başka bir yere giderim, ‘bu ne kadar garip bir şey’ diyebilirim. Beğenmek zorunda değil insan” açıklamasını yapmıştı.
Sonra:
Dershanelerin kapatılması...
Futbolda şike tartışması...
BDP’lilerin dokunulmazlıkları...
Tutuklu vekiller...
Nihayet Diyarbakır Emniyet Müdürü’nün “Teröriste ağlamayan insan değildir” sözleri...
İkisi de farklı şeyler söylemeye devam ettiler.

Bırakın bir lider partisini, gerçekten demokratik kuralların sonuna kadar işlediği bir siyasi yapıda bile hiç kimse “aynı konuda ayrı düşünme” özgürlüğüne bu kadar geniş biçimde sahip olamaz.
Hele ki, bir Hükümet üyesi ile Başbakan arasında “farklı düşünmenin” neredeyse alışkanlığa dönüşmesi olacak şey değildir normalde.
Ama dikkat edin.
Başbakan rahat.
Alınmıyor, darılmıyor, kızmıyor.
Ya ne yapıyor?
Bildiğini.

Çünkü Başbakan biliyor ki:
Bülent Arınç “hassas, duygusal, samimi” ve dediği gibi “gönlünden geçeni söyley(iver)en” bir insan.
Başbakan biliyor ki:
Bülent Arınç ile arasında, “dostluk, güven, hoşgörü, bağlılık, vefa, muhabbet” temeline dayanan ve bir benzerine ne Ak Parti’de, ne de başka bir yerde zor rastlanacak türden “farklı bir ilişki” var...
Yine biliyor ki:
“Son söz” kendisine ait.
Ve o sözü söylediğinde, Bülent Arınç daha önce ne söylemiş olursa olsun; verdiği karara “kayıtsız şartsız” itaat edecektir.
Yaşanan onca olaya bakıldığında, bunun aksini hiç kimse iddia edemez.
Dolayısıyla Radikal’in haberindeki başlığı düzeltmek gerekiyor.
Başbakan ile yardımcısı arasındaki durum bir “zıtlaşma” olsaydı gerçekten, Bülent Arınç çoktan “siyasi mevta” olurdu!