Filiz Aygündüz

Filiz Aygündüz

filiz.aygunduz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

"Aşkın ölüm den güçlü olduğunu bilmez misin?" Böyle sorar halası Platonida İvanovna’ya, Moskova’daki Şabalovka Caddesi’nde küçük ahşap bir evde yaşayan 25 yaşındaki Yakov Aratov isimli genç. Kendisi, Turgenyev’in geçtiğimiz hafta yeni baskısı Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan “Klara Miliç” adlı romanının başkahramanı. Kitap dilimize ilk kez 1943’te çevrilmiş.

“Klara Miliç”, kimi kaynaklara göre Turgenyev’in son romanlarından biri, kitabı Rusçadan büyük bir maharetle Türkçeye çeviren Ceren Durukan Akyüz’e göre de son romanı. Kitap 1882 yılında yazılmış. Kitabı yazdığında 64 yaşındaymış yazar. Varoluş yolculuğunun en kıymetli demleri. Turgenyev, bu romanda diğer kitaplarındaki toplumsal meselelerden uzak duruyor. Bu kez odağında ölüm var ki bir yıl sonra da ölüyor zaten. Mutluluk var, aşk sonra. Acı. O kıymetli demlerde birikmiş anlaşılması zor sırlar. İnsana, hayata dair. Aslında en çok da aşka...

Haberin Devamı

Klasik bir aşk hikâyesi değil “Klara Miliç”. Yakov, kitaplarıyla yaşayan, içine kapalı, asosyal bir genç. Arkadaşı Kupfer’in ısrarlarıyla bir gün evden çıkıp, sanatçıları himaye eden Gürcü Prenses’in davetine katılıyor. Ama ilk fırsatta davetten firar ediyor. Kupfer ne yapıp edip, yardım amaçlı bir başka davete çağırıyor Yakov’u. Bu davette on dokuz yaşlarındaki Klara Miliç’i fark ediyor Yakov. Uzun boylu, geniş omuzlu, kara gözlü Klara’yı. Onu şarkı söylerken dinliyor. Glinka’dan bir romans söylüyor Klara, gözlerini sık sık Yakov’a kilitleyerek. Ardından da Çaykovski’den bir parça seslendiriyor. Herkes elleri acıyana kadar alkışlıyor Klara’yı ama Yakov çok da fazla etkilenmiyor. Hatta yorumunu soran Kupfer’e “Güzel ses ama henüz şarkı söylemeyi beceremiyor, gerçek bir tarzı yok” diyor. Ama şarkıları seslendirirken kızın gözlerini dikip ona baktığının da farkında. Fakat kızın ondan hoşlanmış olabileceğine ihtimal bile vermiyor.

Bu dinletinin akşamında kendisine bir mektup ulaştırıyor bir haberci: “Eğer kimin yazdığını tahmin ediyorsanız ve bu canınızı sıkmıyorsa yarın öğleden sonra Tverski Bulvarı’na gelin bekleyin.” Gitmeyeceğim diye ne kadar diretse de ertesi gün merakına yenilip bulvarda buluyor kendisini. Az sonra da yanında Klara beliriyor. Kız duygularını açacak oluyor ama Yakov gayet mesafeli bir şekilde konuşuyor. Klara gözyaşları içinde ortadan kayboluyor.

Haberin Devamı

Bundan sonrası Klara’nın trajik hikâyesi ve bu hikâyeye paralel Yakov’un duygularını sorgulaması. Ve nihayetinde aşkın ölümden güçlü olduğunu fark etmesi. Bu nasıl oluyor sorusuna cevap vermek kitabın tadını kaçırır. Cevabı yazmayacağım elbet.

Romandan bana kalanlara gelince... Bir yığın soru. Aşka hazır değilsek, aslında çok sevebileceğimiz ve çok da mutlu olabileceğimiz birini fark etmeyebilir miyiz? Fark ettiğimizde artık çok geçse, iş işten geçmiş sayılır mı? Çekip giden ama çok uzağa giden birine âşık olunabilir mi? Bu duyguyla mutlu olunabilir mi? Hatta bu durumda mutlu son mümkün müdür? Aşkın ne kadarı hayata dairdir? Ölümden sonra aşk olur mu?

Turgenyev’in ölümünden bir yıl önce yazdığı “Klara Miliç” varoluş sorunumuzun aşkla ilgili bölümünün ölüm üzerinden sağlamasının yapıldığı nefis bir roman özetle. Okumanızı çok isterim.