Fuat Bol

Fuat Bol

fuat.bol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dünyanın hiçbir demok-ratik ülkesinde olmayan tuhaf bir olguyla karşı karşıyayız. Üstelik bu, bugünün meselesi de değildir. Halkına sırtını dönme, halkını kale almama, ona tepeden bakma, onun değerlerini küçümseme ve hatta reddetme şeklinde özetleyebileceğimiz bu hal, bizim dinmek bilmeyen kanayan yaramızdır.

Özellikle okumuş (okumuş ama anlamamış!) ve hak etmediği (çilesini çekmediği) mal varlığıyla zengin olmuş kişilerde oluşan bu hastalığın adı ‘aydın çıkmazı!’dır. Bunların kerametleri kendilerinden menkuldür.

Haberin Devamı

Her şeyin en doğrusunu yalnızca bunlar bilir; daha önemlisi, bu zihniyet kendini seçilmiş görür. Dolayısıyla, kendilerinden başka hiç kimsede bu hakkı görmezler!

Cumhuriyet’in üçüncü döneminde milletçe büyük bir dönüşüm sağladık ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni getirdik. Parlamentonun ve halkımızın oylarıyla sistem değişikliğine gittik.

Birinci ve ikinci Cumhuriyet dönemlerindeki değişikliklerde halka başvurulmadı.

Bakınız; ikinci Cumhuriyet dönemine (çok partili-demokratik hayata geçiş) 1946 seçimleriyle birlikte geçilecekken, mahut zihniyet tarafından bu durum engellendi. Bir sonraki 1950 seçimlerine kaldı.

Bunun da yegâne sebebi 46 seçimlerinin demokratik olmamasıydı. Bu seçimlere ‘açık oy, gizli tasnif!’ şeklindeki bir garabetle girmiştik. Bu denli absürt bir kanunla yapılan seçim sonuçlarına bile tahammül edilmedi; sandıklar yakılıp tahrip edilerek, sonuçlar, mahut zihniyetin keyfine göre yazıldı!

Bu yüz karası kanun kaldırıldıktan sonra, yapılan ilk seçimlerde (1950), demokrasinin varlığını ve işlerliğini yalnızca kendi partilerinin kazanmış olmasına bağlayan bu zihniyet, o gün bugündür demokrasi arayışındadır!

Halkın seçtikleri ile halkın kendisi hükümet etme modelinde sistem değişikliğine gitti. Artık yapılması gereken nedir? Bir an evvel uyum yasalarını çıkarmaktır değil mi? Ve üstelik bu, anayasal bir zorunluluktur.

Hukuk devletini dilinden düşürmeyen bu zihniyet, yardımcı olmak şöyle dursun, suları yukarıya akıtmak istercesine hâlâ parlamenter sistemin içinde debelenmeye çalışıyor!

Haberin Devamı

Ayol! Güneşe evet ama ışığına hayır demenin bir manası var mı?

Anayasa ve kanunlara göre, bir taraftan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin seçimlerine gireceksin, diğer taraftan da ben bu sistemi tanımıyorum diyeceksin!

Adama gülerler!

Ha, bu sistemi beğenmeyebilir ve hatta değiştirmek ve yeniden parlamenter sisteme dönmek isteyebilirsin! Bunun da yolu yöntemi bellidir. Ama bu yol ve yöntem, asla istemezük (!) naraları atmak değildir!

1950 seçimlerindeki gibi ‘madara’ olunmak istenmiyorsa, gerek şart, halka değer vermek ve yetkinin halkın elinde olduğunu bilmektir!

Aksi halde, pişmiş aşa su katmak istemenin manası olmasa gerektir!