Fuat Bol

Fuat Bol

fuat.bol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bazılarımız hâlâ işin vahame-tinin farkında değil. Bilmeyenlere anlatalım ve uyaralım ama bildiği halde, işi hafife alan ve değersiz gösterenlere bir çift lafımız var.
Tarihimize ‘Vaka-i Hayriye’ diye geçmiş bir olay var; Yeniçeri Ocağı’nın, yani Osmanlı ordusunun bel kemiğinin ortadan kaldırılması hadisesi...
Ülkenin güvenliği için var olup varlığını sürdürmesi gereken ordu, kendi ülkesinin devlet ve millet hayatına kast eder şekilde bela olmuştu.
Öz annesinin namusunu korumakla görevli ve bu uğurda yeminli ordu, sözde bu kutsal görevi ifa ediyor ve bunun karşılığında da maaş alıyor. O ne yaptı biliyor musunuz? Namusu olan elindeki silahı, koruduğunu iddia ettiği annesinden namus bedeli olarak (haraç) istemiştir!
Peygamber ocağı bildiğimiz bu ordu; veli-i nimeti Halife-Sultanını ( Genç Osman) makamından indirerek; Yedikule zindanlarına götürmüş; götürürken, kendisine hamam oğlanı muamelesi yapmış ve enva-i çeşit işkence ile boğarak öldürmüşlerdir.
Dinleri kinleri olan bu denli aşağılık yaratıkları bir dereceye kadar anlayabiliyoruz da; ya vicdanını, dinini, namusunu, vatanını yalnızca bir dolar karşılığında düşmana satan ve düşmanın emrine girip kendi halkına silah doğrultan soysuzlara (FETÖ) ne diyeceğiz?
Bunları anlamanın ve bir kalıba sokup anlatabilmenin imkan ve ihtimali olmasa gerektir!
İnsanoğlu yaratılalı beri böylesine habis bir ruh hali ve böylesine bir çukur şahsiyetler zümresine şahit olmadı; olmaz da!
Dün, gelen Padişah (Sultan Abdülmecid Han) yeni bir ordu kurarak, eskisini top ateşine tutarak; kaçanlarına cadı avı uygulayıp; görüldükleri yerde öldürdü ve temizledi.
Bugün ise; dost ve müttefik (!) bildiğimiz devletlerce (başta ABD ve NATO), öncelikle güvenlik kuruluşlarımız ( ordu-emniyet), yargımız, eğitimimiz, iletişimimiz, medyamız ve neredeyse tüm resmi ve sivil kurum ve kuruluşlarımız kuşatılarak mahut yapının eline verildi.
Güvenliği-mizin arz ettiği tehlikenin büyüklüğüne bakın ki; asker ve polis yetiştiren okulların kapatılmasından başka çare görülemiyor!
NATO’daki toplam 400 süzme subayımızın 200’ü ki, bunlar alçaklıkta ve soysuzlukta süzmedir- vatanına ihanet ederek, yabancı ülkelere sığınıyor.
ABD, NATO ile içimize girdiği günden beri insanımızı devşiriyor; 70’li yıllardan itibaren ( F. Gülen) ahtapot misali her yanı kapladı.
Öyle ki; hazırlanan iddianamelere ve MİT raporlarına göre, ordunun içindeki FETÖ’cü subay ve astsubayların ancak beşte biri (on bin dolayında) temizlendi; büyük ekseriyeti hâlâ ordunun içinde!
Emniyet’te ise; 81 ilin 76’sının emniyet müdürleri FETÖ’cü idi; 81 ildeki istihbarat müdürlüklerinin 74’ünün müdürü bunlardandı; 7000 polis-istihbarat elemanından 6500’ü bunlardan olup, hepsi atıldı.
FETÖ, hâlâ büyük oranda Emniyet’teki varlığını sürdürmektedir!
Her kurum ve kuruluşu bir kenara bırakıp yalnızca güvenliğimizi ilgilendiren iki kurum için, yalnızca ipucu verdik; o da nasıl büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuzun bilinmesi içindir.
Şom ağızlılık yapmanın alemi yok; herkes aklını başına toplasın ve edeceği lafları kırk kere tartıp söylesin! Bu denli kuşatılmışlığı görmeyen veya gördüğü halde salağa yatan ve sorumsuzca ‘kontrollü darbe’ hezeyanlarını geveleyenler, bu millet ve devlete en büyük ihaneti yapıyorlar.
Tarihimizde bu denli alçaklığa şahit olmadığımız gibi; bu denli şom ağızlılığa, iz’ansızlığa, şuursuzluğa, edepsizliğe ve pervasızlığa rastlamadık.
Ne diyelim; Allah (c.c.) tümünün müstahakkını versin!