Fuat Bol

Fuat Bol

fuat.bol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bu günler için “Yevmül beter-kötü gün” diye boşuna söylememişler. Öylesine kötü ki her gelen gün önceki günü aratıyor.

Zamanımızda hemen her şeyin iyi-kötü bir sahibi var; yalnız, Osmanlı’nın yıkılışından sonra muazzez dinimiz sahipsiz kaldı.

Hele de tekkeler ve zaviyeler kapatılıp, okullardan din dersleri kaldırılıp, dindarlar üzerine şu veya bu şekilde baskılar uygulanınca, uzunca bir süre din sahası boş kaldı, olan da yerin dibine çekildi ve tabir caizse kapanın elinde kaldı.

Burada üstat Necip Fazıl merhumun bir tespitini yazmadan edemeyeceğim: “Vaktiyle önümüzde bir buz dağı vardı (yasaklar). Onu nefesimizle erittik. Ama gelin görün ki bugün meydan yeri çamur deryasından geçilememektedir. Gelin de işin içinden çıkın!”

Haberin Devamı

Yani dindarlar üzerinde baskılar ve dine getirilen yasaklar kalktı lakin bu serbestlikle ortalık bataklık haline geldi. Din adına her kafadan ayrı sesler çıkıyor ve tam bir keşmekeş hali yaşanıyor.

Devlet eliyle imam-hatip liseleri, vaktiyle Yüksek İslam Enstitüleri ve ilahiyat fakülteleri açıldı. Dini ilimlerin yanında sosyal ve fen bilimleri de bu okulların müfredatlarında yer alınca milletçe sevindik.

Devletin gözlem ve denetiminde aydın din adamı yetiştirmeyi amaçladık.

Eğitimin hemen her sahasında olduğu gibi, dini sahadaki başarısızlığımız da ortada. Dini eğitimde başarılı olsaydık ve dini kurumlarımız, başta Diyanet İşleri Başkanlığı görevinin sorumluluğunun idrakinde olsaydı, insanımız FETÖ gibi şarlatanların elinde maskara olur muydu?

İnsanımız dinini doğru öğrenebilseydi, bu şeytan ve avaneleri onları ifsat edebilir miydi?

Adam ilahiyat fakültesinde nasılsa bir prof.luk payesi kapmış; öğrencilere tefsir (Kuran-ı Kerim’in açıklaması) dersi veriyor. Verdiği derse ihanet edercesine anlattığı şeye bakın ve buz kesilin! Adam, bu saçmalıklarıyla, Kuran-ı Kerim’deki ayetleri inkâr ettiği gibi, Hz. Peygamber’i (aleyhisselam) ve hatta Allah Teâlâ’yı yalancılıkla itham ettiğinin farkında değil!

Kullanma cüretinde bulunduğu şu cümleye bakın: “Kuran’daki bu keskin üslup ve tekil hüküm değişikliklerinin tek tek ve lafzen Allah tarafından belirlendiği kanaatinde değilim.” Bunu da ne için söylüyor biliyor musunuz sevgili okuyucularım; Tevbe suresindeki bir ayette Yahudiler hakkında “Allahsızlar” şeklindeki nitelemeyi Allah’a yakıştıramıyormuş.

Haberin Devamı

Ayol! Bugün Müslümanım diyen kişilerin içinde Allahsızlar yok mu?

Dahası, ayetler, Peygamber’in kalbine genel mana olarak vahyediliyormuş; Peygamber onlardan mana çıkarıp (istinbat) Arap lisanındaki kelimelerle ifade ediyormuş.

Yani Peygamber, bunlar Allah kelamıdır diyerek, kendi yaptıklarını ümmetinden saklamış, yalan söylemiş!

Bu adam ayet (lafzı ve manası Allah tarafından belirlenen) ve hadis-i kudsi (manası Allah’tan, kelimeleri Peygamber’e ait) arasındaki farkı bilmiyor mu?

Breh! Breh! Breh!

Allah Teâlâ, “Bu Kuran’ı biz indirdik ve onu (bozulmaktan) biz koruyacağız” buyuruyor. Bu adam, daha başlangıçta Kuran’ın Hz. Peygamber tarafından bozulduğunu yaveliyor!

Kuran-ı Kerim lafzen ve mana itibarıyla mucizdir. Yani insan tarafından onun bir benzeri yapılamaz. Bu hususta Kuran’da, insanlara ve cinlere davet şeklinde meydan okuma bile vardır. Yani bu kelam beşer sözü ise, insanlar ve cinler toplanın ve birbirinize yardım edin ve bir benzerini siz yapın da görelim buyurmaktadır.

Haberin Devamı

Diyanet, bu denli hezeyanlar hakkında sade suya tirit kabilinden bir açıklama yaptı ama YÖK hâlâ suskunluğunu sürdürüyor!

Hoca bu ise, bunun yetiştirdiği talebesi nasıl olacak?

Kendini bilmez bir kısım kalemşorlar da bu saçmalıkların mazur görülmesini, ilim (!) adamlarının bu tür tartışmalarının hoş görülmesini yazıp çiziyorlar.

İlim ve adam mı? İlmi ve adamlığı kim kaybetmiş? Soytarılık ne zamandan beri ilim adamlığı oldu? Sizin bu söylediklerinizi, imanla şereflenemeyen Batılı müsteşrikler bile iddia edemedi, siz kim oluyorsunuz?

Müslüman mahallesinin salyangoz satıcıları, yanlış yerde dükkân açtınız.

Başka kapıya, marş!