Fuat Keyman

Fuat Keyman

fkeyman@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dün Cumhuriyet’in 90. yılını kutladık.
1923’te başlayan Türkiye’nin modernleşme süreci, tüm içerdiği sorunlara rağmen, başarıyla devam ediyor.
Demokrasi, özgürlükler, haklar, kimlikler, birlikte yaşama, adalet ve vicdan konularında hala ciddi sorunlarımız var.
Ama, Cumhuriyet’in 90 yılını, karşılaştırmalı olarak değerlendirdiğimiz zaman, başarının hiç de küçümsenmeyecek derecede olduğunu görüyoruz.
İran, Mısır; Suriye, Irak; Balkan ve Kafkas devletleri; Yunanistan, Romanya, Bulgaristan: Bu ülkelerle karşılaştırıldığında, Türkiye’nin ekonomisi, demokrasisi, kentleşmesi, dış politikası, çok daha ileri bir noktada yer alıyor.
Doğru; ulus devlet ile ilgili sorunlarımız var. Ama, Arap Baharı ve Ortadoğu’da ne ulus ne de devlet olabilmiş ülkelerin yaşadığı trajediyi görünce, demokrasi ve istikrar için, ulus devlet olabilmenin önemini anlıyorsunuz.
Demokrasiyle ilgili sorunlarımız var. Ama, demokrasimiz, bu ülkelerden çok daha gelişmiş durumda.
Ekonomik dinamizm, girişimcilik, orta sınıf yaratma, yoksulluğa ve işsizliğe karşı mücadele alanlarında, komşularımızdan, hatta yükselen pazarlardan daha başarılıyız.
Tüm bunlar, büyük ölçüde, erken Cumhuriyet döneminin ve Mustafa Kemal Atatürk’ün vizyonerliği ve ileri görüşü sayesinde oldu: 1920’lerin başında, savaştan çıkmış, az gelişmiş bir toplumda, sanki bugünleri görür gibi, vizyon ve öngörü içinde ve geçmişten ders alarak, Türkiye’yi bugünlere getiren yol haritasını çizdiler, altyapı hamlelerini yaptılar.
Daha o günlerde, Türkiye “model ülke” olarak algılandı.
Atatürk, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın bugün bile ilgi duyduğu bir lider.
2023’te, Cumhuriyet’in 100. yılını kutlayacağız.
2023’te, 1923 vizyonunun 100. yılında Türkiye, ekonomik, demokratik, birlikte yaşamak, adalet, kişi başına düşen gelir alanlarında, çok daha ileri bir yere gelebilir ve bölgesel, dünya barışına ciddi katkı verebilir. Bu, kolay gerçekleşmeyecek bir hedef; ama imkansız değil. Türkiye’nin vizyon-temelli; iyi, demokratik ve adaletli yönetimini gerekli kılıyor.
İlk yapılması gereken de, bugün karşılaştığımız üç tane tuzak niteliğindeki sorunu çözmek.
Bu tuzaklar: Ekonomide “orta gelir tuzağı”, demokraside, “sınırlı demokrasi tuzağı”, dış politikada “aktif dış politika çıkmazı tuzağı”.
Bugün yaşadığımız tıkanıklık, güven kaybı, içeride ve dışarıda yaşanan sorunlar, bu üç tuzaktan kaynaklanıyor.
Ekonomide orta gelir tuzağı, kişi başına düşen gelirin 10.000 dolarda tıkanması demek. Demokraside karşılaştığımız tuzak, sınırlı ve otoriter eğilimler taşıyan demokrasiden ileri demokrasiye geçememeyle ilgili; dış politikada tuzaksa, aktif dış politikanın, Suriye krizi ve Batı’yla yaşanan güven sorunlarıyla birlikte “çıkmaz”a girmesiyle ilgili.
Bu tuzakları aşmalıyız. Ekonomi, demokrasi ve dış politikanın bugünkü durumuyla yetinmemeliyiz.
Bu da ancak tüm partilerin ve hepimizin üzerinde çalışması gereken ve 1923’ten miras aldığımız “2023 iyi, demokratik ve adaletli Türkiye vizyonu” ile mümkün olabilir.
Bu vizyonu, AB’den talep edeceğimiz, 2023’te Türkiye’nin “tam üye” olması vizyoner kararı ile birleştirebiliriz.
3 tuzaktan çıkma çabası + (2023 Türkiye Vizyonu + 2023 AB’ye Tam Üyelik Vizyonu): Cumhuriyetin 100. yılına giderken yol haritamız olmalı.
1923 vizyonerliğinin en önemli ayaklarından biri, ulusal kalkınmacılığı başlatan İzmir İktisat Kongresi’ydi. 90 yıl sonra, İzmir’de yine İzmir İktisat Kongresi yapılıyor. Hem Cumhurbaşkanı, Başbakan, Kalkınma Bakanı; hem de, IMF, Dünya Bankası, Avrupa Merkez Bankası, UNDP ve Dünya Ticaret Örgütü başkanları buradalar. Kongre’nin konuşmacılarından biriyim. Bu liderleri dinliyorum. İzlenimlerimi sizlerle paylaşacağım.
90 yıl sonra, küresel düzeyde yapılan bir İzmir İktisat Kongresi: Cumhuriyetin başarılarını küçümsemeyelim. Daha iyi bir Türkiye için çaba gösterelim. Türkiye, bunu hak ediyor.