Gani Müjde

Gani Müjde

-

Tüm Yazıları

Ne zaman Gökova Değirmenbükü’ne girsem orada görürdüm Kısmet’i.
Dünya denizlerine kafa tutmuş, yedi düvelin deniz suyuna eyvallah dememiş Kısmet, yedi numaralı ağaca kıçtan kara yapmış Sadun babasını beklerdi.
Sadun abi her zaman ortada olmazdı. Telefonla arardık çoğu kez.
Atlar tahta filikasına, bizi utandırırcasına kürek çekerek gelirdi Kaptan restorana.
Üstelik elinde de mutlaka kendi spesiyali ahtapotlu pilavıyla.
Oturur sohbet ederdik uzun uzun.
Bir gün “Kısmet’i Rahmi Koç Müzesi istiyor” dedi.
“Ver” dedim abi. “Zengin adam, hali vakti yerinde, iyi bakar senin kızına.”
Sözümü dinledi Sadun abi.
Kısmet’i Rahmi Koç Müzesi’ne verdi.
İki yıldır tepeden tırnağa elden geçti Kısmet.
27 Kasım günü törenle Rahmi Koç müzesinde yeni yerinde ziyarete açılacak yaşayan en büyük Türk denizcisini yıllardır sırtında o denizden bu denize taşıyan teknesi.
Sadun abi telefon açtı çağırmak için, “Abi o gün benim doğum günüm. Üstelik yurtdışındayım.
Ama ilk fırsatta ziyaretine gideriz Kısmet’in. Hem merak etme sen Gökova’dasın ama biz hep buradayız. Aklın kalmasın” dedim.
“Sana güvenmem hergele. Zaten televizyonlarda yeni teknesini Kısmet’ten gelen parayla satın aldı demişsin. Yok öyle bişey. Son kuruşuna kadar cepten ödedim yeni teknemin parasını” diye fırçasını atmayı da ihmal etmedi.
50’sine gelince “Bitti bu yol” diyenlere inat 80 küsurluk Sadun abi yeni teknesine “İkinci Bahar” adını verdi.
Hiç bitmesin bu bahar büyük denizci...

Haberin Devamı

Kısmet zengin  yere kapağı attı

Arkada Sadun Boro’nun kızı, önde benim kızım...

Bu Marsilyalılar kesin Türk?
Marsilya’ya Foça’dan göçen Anadoluluların kurduğu söylenir senelerce.
Fenerbahçe maçı için gittiğim Marsilya’da şehre hep bu gözle baktım ve doğruluğuna bir kez daha inandım.
Çünkü Marsilyalılar da en az bizim kadar inşaat manyağı.
Şehrin göbeğinden dış mahallesine kadar her yer şantiye...
Şantiyeler yüzünden limanı görmek mümkün değil.
Düşünün stadın etrafına bile o kadar çok inşaat yapmışlar ki giriş kapısını inşaatlar yüzünden bulamadık.
Girişte bir saate yakın, çıkışta
45 dakika yürümek zorunda kaldık caddeye ulaşmak için.
Bu arada stadın maçı seyrettiğimiz tribünü de inşaat halindeydi.
Gözlerim “ce n’est pas” “ce n’est pas” diyen beyaz atlı bir adam aradı , ama göremedim.

Haberin Devamı

Terim’in su şişesi
Manchester United maçının akıllarda kalan en önemli karesiydi golün dışında.
Terim kime sinirlendiyse dönüp kulübeye elindeki su şişesini fırlatır gibi yapınca tüm kulübe reflekse tam siper oldu.
Neyse ki su şişesi elinden düştü de kulübedekiler eğitim zayiatı olmaktan kurtuldular.
Yüzü pancar rengine dönen Fatih hocaya
“Ah be hocam. O şişeyi Karabük maçında fırlatacaktın” diyemedim.

Müslüm Baba, Orhan Baba
Allah Müslüm Baba’ya şifa versin öncelikle ama niye hep arabeskçilerden çıkıyor
bu babalar anlamıyorum?
Popçuların da baba olmaya hakkı yok mu?
Niye Kenan Baba, Tarkan Baba, Murat Baba diye anmıyoruz kendilerini?
Mesela neden yeni kuşak bir baba çıkaramıyor. Ne diyorsun bu işe Fazıl Baba?

Beni Paris’e bağlayın

Haberin Devamı

Oturduğum semt Şişli’ye aitti.
Bir gecede Sarıyer’e taşındık iyi mi?
Hangi cin fikirli iktidar mensubunun aklına geldiyse “Ayazağa’yı alıp Sarıyer’e bağlarsak az bir farkla kaybettiğimiz Sarıyer’i geri alırız” demiş.
Bak güzel kardeşim.
En güçlü zamanında ve iyi bir belediye başkanı varken kaybettiği Sarıyer’i bir daha AKP zor alır.
Çünkü Sarıyer’in yeni imara açılan bölgeleri Zekeriyaköy, Demirciköy, Gümüşdere, vs. AKP belediyelerine ölse oy vermeyecek insanlar tarafından doldu.
Üstelik Ayazağalılar bu oldu bittiye de çok kızgın.
Esnaf, antetli kağıtlarını, mühürlerini, adreslerini, posta kodlarını değiştirecek.
Yeni ilçeye geçiş için bir sürü masraf.
Daha fenası Ayazağa’da da Ağaoğlu, Mashattan gibi gene tırnak içinde “beyaz Türklerin” oturduğu siteler var artık.
Yani her bir kulesinde Ayazağa nüfusu kadar insanın oturacağı bu kulelerden AKP’ye nispeten az oy çıkacağını varsayarsak Sarıyer işi zor görünüyor.
Ama aslına bakarsanız benim için Şişli veya Sarıyer fark etmiyor.
Ben Paris Belediyesi’ne bağlanmak istiyorum.
Benim oturduğum binayı alıp Paris Montparnasse Belediyesi’ne bağlamak çok mu zor?
Hadi yapın bi güzellik...

Bedava yaşama rehberi

O kadar büyük ki kimse sizi haftalarca farketmez zaten...
Yemek bedava, Alkollü içkiler dahil tüm içecekler “free”...
Kitap ve gazete ayağınıza geliyor.
Wi-Fi ücretsiz ve çok hızlı.
Çalışmak istediğiniz zaman kütüphanesinde çalışma masaları bile var.
Duş yapmak isterseniz duş hemen oracıkta.
Elektrik derdi yok, su derdi yok, ısınma gideri yok, kapıcı aidatı filan hak getire.
Canınız masaj isterse masaj yapan kızlar bile var.
Uykunuz mu geldi?
Uzanın uyku odalarındaki temiz yataklara sabaha kadar keyifle uyuyun.
Diş fırçası, tıraş takımı isteyin hemen getirsinler.
Tüm bunlara Kıbrıs veya Atina’ya uçan THY uçaklarından alacağınız ucuz bir business bileti ile sahip olabilirsiniz.
Atatürk Havalimanı’ndaki THY business kontuarına kapağı atmanız yeterli.
Sonrası kolay.
Karım beni bir gün evden kovarsa gideceğim yer hazır yani...

Ev alma, Jennifer Lopez al!

JennIfer Lopez İstanbul’u gerçekten salladı ama emlak piyasasını da salladı.
Ben bir süre sonra satın aldığı evleri ve projeleri takip edemedim.
Ama tahminim Kadıköy yakasının büyük bir bölümünü satın alıp gitti abla.
Beylikdüzü’nün adı da “Jenniferdüzü” olarak değiştirilmiş.
Şu aralar kiralık ev arıyorum. İster misiniz Jennifer Lopez ev sahibim olsun.
-Kirayı almaya gelmiştim Gani Bey.
-Bi kahve alır mıydık?
-No I wanna kira, dance, and love, and kira again.