Gökçer Tahincioğlu

Gökçer Tahincioğlu

yuzlesme@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Samistal Yaylası’na, 2015’te sokulmak istenen iş makinelerinin karşısında duran, yığılan jandarmalara tepki gösteren Havva Teyze, tarihsel kazanımları basit cümlelerle özetlemişti:

“Kimdir devlet? Devlet bizim sayemizde devlettir.”

Havva Bekar’ın o isyanı, devleti kendisi olarak tarif eden, kendisi olmazsa yıkılacağını düşünen bürokrasi ve yönetenlere demokrasinin tarifini anımsatıyordu.

***

ABD’nin emperyalizminin tipik bir örneği olarak Kudüs’ü İsrail’in başkenti kabul etmesinden sonra Ankara’da birkaç gün boyunca, ABD Büyükelçiliği’ne çıkan tüm yollar kapalıydı.

Haberin Devamı

Öyle Cumhurbaşkanı, Başbakan değil; makam ve koruma verilen her ismin, trafikte bütün halkı bekletme hakkını kendinde bulduğu bir başkentte, işe gidemeyen, eve dönemeyenlerin derdini umursayan da yoktu.

Zaten Ankara’da yasaklar bir süredir “bazılarının” hayatının parçası.

Geriye doğru valiliğin bazı “yasaklama” duyurularına bakalım:

l 7 Aralık’ta “Sarraf Davası, Off-shore belgeleri” adlı söyleşi yasaklandı. Gerekçe, özetle, “halkın bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik edeceği, organizasyona katılacak gruplara yönelik toplumsal duyarlılıklar” olarak açıklandı.

l 6 Aralık’ta HDP’lilerin Sincan’daki duruşması nedeniyle toplanma yasağı konuldu.

l 19 Kasım’da LGBT derneklerinin tüm sinema, tiyatro, panel, sergi vb. etkinlikleri yasaklandı.

l 15 Kasım: Alman LGBT Film Günleri yasaklandı.

l 2 Kasım: İhraç edildikleri mesleklerine dönmek için açlık grevi yapan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tutuklanmaları gerekçe gösterilerek, Ankara genelinde park, bahçe ve umuma açık alanlarda tüm etkinlikler yasaklandı. Daha önce farklı tarihlerde Yüksel Caddesi’nde, sonra Kızılay’da, sonra tüm Kızılay çevresinde akşam saatinde toplanmak ve şarkı söylemek dahil yasaklanmıştı.

l 16 Eylül: “Kürdistan Bölgesi Bağımsızlık Referandumu” konulu konferans yasaklandı.

Valiliğin sayfasındaki yasak listesi uzayıp gidiyor.

Sorun sadece yasak da değil.

LGBT yasağıyla ilgili duyuruda, “organizasyona katılacak olan grup ve şahıslara yönelik olarak birtakım toplumsal duyarlılıklar” gerekçe gösterildi.

Haberin Devamı

Sarraf paneli için de aynı gerekçe yinelendi.

Gülmen ve Özakça için, “DHKP-C mensupları” ifadesi kullanıldı.

Dünyanın birbirine düştüğü, “Irak Kürdistan Bölgesi Referandumu”, duyuruya göre, “sözde”ydi.

***

Peki, kimdir toplumun bir bölümüne karşı bunca hassas, her an tahrik olabilmeye hazır bekleyenler?

Açıklamalarda yok ama, tarife göre, katiyen herhangi bir etkinlikle ilgilenmeyen, burnunu sokmayanlar “gerçek vatandaş.”

Yunan kent devletlerinde, yurttaş sayılabilmek için servet sahibi bir erkek olmak gerekliydi.

Geriye kalanlar, “özel alana” sıkıştırılmış kadınlar, çocuklar ve kölelerdi.

Ancak bilmek gerekir ki Rousseau’nun “sosyal sözleşme” tanımlarından sonra, istenilen seviyede olmasa da işler biraz değişti!

Yurttaşlık tanımlarına göre de hukuki statü ve siyasal katılım vatandaşlığın temel unsuruymuş; ne gam.

“OHAL, normal vatandaşın yaşamını etkilemiyor” önermesinde duruyor bütün anlam.