Gökmen Aytaç

Gökmen Aytaç

ege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sıkıntılı bir haftayı geride bıraktım. Hava soğuktu çok üşüdüm. Bazıları için kar çok güzeldi. Özellikle seneler sonra Ege’ye ve Manisa merkeze düşen kar, başta çocukları olmak üzere büyükleri bile sevindirdi.
Bir ayağım gazete dağıtım sektöründe olduğu için, internet üzerinden gazete okumayan ve hala bizim sadık okuyucumuz olan kişilere erken saate gazete ulaştırmanın sıkıntısı ve derdi içindeydim. Bir de hayatın sorunları bu hafta üzerimizde biraz daha fazla yük olunca, hafta sonunu iple çektim.
Manisa’dan da size ne olup bittiğini anlatmam lazım. Bu yüzden gündeme baktım. Mart ayı yaklaştığı için Manisa gündemi bugünden sonra Mesir Festivali olacak. Mesirle yatıp, mesirle kalkacağız. İnşallah da bu yıl daha da güzel olacak.
Manisa gündeminde beni belki içinde bulunduğum ruh haliyle en etkileyen konu Manisa Belediye Başkanı Cengiz Ergün’ün ‘Kentsel Yenileme Projesini’ Yeni, Cumhuriyet, Hafsa Sultan ve Fatih Mahallesi sakinlerine anlatmaya çalışırken yaşananlar oldu.
Bu yüzden de filazof edasıyla attım başlığı... ‘Doğru biberdir...’ dedim. Aslında sözün doğrusu bu değil ama, bence doğru olan bu... Hayat acıdır diyeceksiniz... Ama hayatı acı yapan hayatın içindeki doğrulardır...
Manisalı Kübra Deniz’in başına gelenler doğrunun nasıl bir acı biber olduğunun kanıtı... Manisa Belediyesi ‘Kentsel Yenileme Projesi’ adı altına bir takım düzenlemeler yapıyor... Tabi bu düzenlemelerin iyi anlatılması da lazım. Bu da yapılıyor... Dört mahallenin sakinleri salona toplanıyor ve doğrular anlatılmaya çalışılıyor... Tabi bu sakinlere daha önce uğrayan siyasiler de doldurunca, toplantıya gelen mahalle sakinleri, pek de sakin durmuyor. Üstüne de 18 yaşındaki genç kız Kübra Deniz, ‘Bu insanlar bizlere daha iyi yaşam sunmaya çalışıyor. Bugün hepiniz keçilerle, koyunlarla oturuyorsunuz’ diye acı gerçeği herkesin suratına vurunca kıyamet kopuyor... Genç kız zabıta korumasıyla güç bela dışarı çıkartılıyor, Başkan Cengiz Ergün de toplantıyı terk ediyor...
İnsanların doğru söze karşı bir tahammülsüzlüğü var. Herkes işine geldiği şeklinde yaşamak istiyor ve işine gelen sözleri duymak istiyor. Doğru söz insanları, 18 yaşında genç bir kızı linç edecek noktaya bile getirebiliyor...
Aslında yalan dünyada yaşıyoruz. Yalanın primin yaptığı, yalakaların koltuk kaptığı, mevki sahibi olduğu bir dünya. O yüzden 18 yaşında bir genç kız doğruları söyleyince kıyameti koparıyoruz. Dedim ya asıl olan hayatın acı olduğu değil. Hayatın içinde doğruların insanları acıttığı...