Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

24 Haziran sonrası Cumhur başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ya da bir olasılıkla Muharrem İnce veya Meral Akşener’in -kaptan köşküne hangisi çıkarsa- işi biraz zor.

Özellikle ekonomide işaretler engebeli bir yolu gösteriyor.

Dinlediğim teknik anlatımlara girmeyeyim.

Ancak...

Önümüzdeki seçenekler için edindiğim izlenimleri yansıtayım...

.................

Türkiye’ye küresel büyük yabancı fonlardan musluklar bir süredir eskisi gibi akmıyor.

Finans çevreleri, -ilginçtir- “olağanüstü halin kalkması gerektiği” görüşündeler.

Haberin Devamı

“Güvenlik” nedenli bir uygulama olan “olağanüstü hal” neden dışarıdan para girişlerinin kanallarını engellesin?

Cevap “Hukuk temalı bir soru işareti var” oldu.

“Olağanüstü hal yaşanmakta olan bir ülkenin” yeterli normalleri yansıtmadığı yolunda yorumlar var.

Eğer...

Sorun sadece buysa çok da aşılmayacak şey değil.

PKK’nın içeride artık fazla bir ağırlığı kalmadı.

FETÖ’cüler ise “temizlendi” sayılır.

Artık “olağanüstü hal gerekmeden” de Türkiye yoluna devam edebilir.

24 Haziran sonrası çok uzatmadan hukuk ve yönetimde normalizasyona geçmek mümkün.

Sadece bu mu?

..................

Türkiye ekonomisine 24 Ocak 1980 kararları çağ atlatmıştı.

O tarihten bu yana Osmanlı’nın son yüzyılları da dahil ilk kez Türkiye çok ağır şartlarla, adeta lütuf isteyerek krediye avuç açmıyor.

Yabancı sermaye de bu çağı yakalamış yeni ekonomik düzen ve yapılanmaya geliyor/ geliyordu.

Çok daha zor şartlarda bu “ekonomide miladı” yapanlarla konuştum.

“Nasıl yaptınız?” diye sordum.

“İçeride devrim sayılabilecek reformları gerçekleşti- rirken dışarıda da fırtınalara rağmen Türkiye’yi bağlayacak iki demir atıldığını” söylediler.

Bunlardan biri “IMF ile anlaşmaktı.”

İkincisine gelince, “IMF fonu yeterli olmadığı için diğer büyük devlet ekonomilerinden de katkı gerekiyormuş. Bunun için ABD ve Avrupa hükümetleri zamanın Almanya (Aşağı Saksonya) Maliye Bakanı Mathoefer’i görevlendirmiş.”

Devletlerle konuşmak, Türkiye için uygun koşulları oluşturmak, kredi katkılarını sağlamak için sahaya çıkmış.

Çok faydalı olmuş.

Haberin Devamı

....................

Türkiye’nin 24 Ocak 1980 öncesi koşullarında olmadığı kesin.

IMF’den değil katkı almak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da zaman zaman söylediği gibi, “Türkiye IMF’ye katkıda bulunan ülkeler arasında.”

Ancak...

Dış fonlarda vanaların yeniden açılması için 24 Haziran’dan sonra Türkiye’nin adamakıllı bir çekidüzene girmesi, disiplin çerçevesine alınması gerekiyor.

Ayrıca...

Dile getirildiği gibi, iç hukuk düzeninin ve ortamının normalizasyonu da...

Ve...

O vanaların başındakileri harekete geçirmek üzere belki de dostların devreye girmeleri gerekebilir.

Öyle Mathoefer gibi bir “demire bağlanmak” değil, buna ihtiyaç olacağını da düşünmüyorum ama Türkiye’ye yeniden omuz vermek üzere bir dostlar ortamına, dostça dayanışma iklimine “hayır” da diyecek değiliz.

Türkiye elbette bir Yunanistan değil ama Yunanistan’ın arkasında, nehir gibi para akıtan AB’nin dağ gibi desteğini de unutmayalım.