Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dün, fabrikaları olan ve üretiminin yarıdan fazlasını ihraç eden bir işadamıyla konuşuyorduk.
İlginç şeyler söyledi.
Özetle yansıtayım:
Müdürlerimi 3 ayda bir toplantıya çağırıyorum.
Onlara üretim ve ihracat planlarını yaparken Türkiye’yle “siyasi sorun ya da kriz çıkma ihtimali yüksek olan ülkeleri” tahmin etmelerini istiyorum.
“Bunlardan bizim ihracat yaptıklarımız varsa satış planlarımızdan çıkarmalarını” istiyorum.
Tabii...
Çok zor.
Ama...
Bu da gerekli.
Müdürlere “öngörmek yönetmektir” söylemini, vurgulayarak tekrarlıyorum.
Tahmin ediyorum, başka işadamları, holdingler de işleri üretmek ve satmak odaklı yani tamamen “iktisadi” olmakla beraber, bir süredir “siyaset ve dış politika” mercekli gözlüklerle bakmak zorundalar.
Ankara’nın, önümüzdeki kısa sürede arasının açılacağı “potansiyel krizli ülkeleri” tahmin etmek, “üretim, satış” boyutlarına ilave “dış politikası ağırlıklı 3. boyut” haline geldi.
Keşke işadamları enerjilerini “üretimde verimlilik artışını, kaliteli üretime, katkı payı yüksek teknolojiye, pazarlarını genişletmeye” yoğunlaştırabilseler.
Dış politikayı da -güvenle- Ankara’ya bıraktıkları istikrarlı bir ilişkiler ağımız olsa.
.....................
Yukarıdaki satırları, “sınırların ötesindeki siyasal artıların ve eksilerin sadece soyut politika olayları gibi algılamalarda yanlışlığa” işaret etmek için yazdım.
Yani...
Dış politika sorunları, krizleri yaşanmaya başlayan her ülke bir “ihracat pazarı.”
O pazarda daralma ya da kapıların kapanması Türkiye’de üretim yapan ve dışarıya satan işadamları için “sorun.”
O işyerlerinde çalışan emekçilerden bir kısmı için “işsiz kalma” olasılığı.
Türkiye ekonomisine “döviz girişlerinde eksilme.”
Turizm sektörü için de öyle.
Referandumda Antalya’dan çıkan “HAYIR” ile “bacasız sanayi” denilen turizmde başta Rusya olmak üzere dış politika krizleri yaşanan ülkelerden girişlerin bıçakla kesilmişçesine durması başat nedendir.
Domates, salatalık, peynir vs. tarım üreticilerinden tutunuz da satılığa çıkarılan otellerin sahiplerine ve işsiz kalan çalışanlarına kadar yüz binlerce oyu “HAYIR”a dönüştürmüştür.
...................
AKPM (Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi) Türkiye demokrasi standartları nedeniyle bizi “denetlemeye” aldı.
Bunun olumsuz yankıları sürerken ardından AB’den “alarm” geldi.
AB Parlamentosu raportörü Kati Piri’nin “Türkiye raporu” medyaya sızdı.
“Zehir zemberek” satırlar.
Bunları ve yorumunu yarın yazacağım.
Ancak...
Geçen yılki “geçici dondurma” isteminden çok daha kaygı verici olan “Türkiye ile ilişkileri -Anayasa paketinde değişiklikler yapılmazsa- askıya alma” önerisi yapılıyor.
Noktayı bu öneriyle koyması bile AB ufuklarında kopmak üzere olan “fırtınayı” haber vermekte.