Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

HANGİ ürünü ihraç ederseniz edin, satış fiyatı içinde yüzde 50’ye, 60’a kadar varan ithal girdiler vardır.

Yani...

İhracat bedelinin yüzde 40-50’si ancak ülkede kalır.

Ama...

Eğer yabancıya gayrimenkul satışı yapılırsa bedelinin tamamı Türkiye’de kaldığı gibi, satılan mal da burada kalır.

O nedenle, dünyada her -uyanık- ülke gayrimenkullerini satmak için yarışıyor.

Formaliteler basitleştiriliyor, bürokrasi güler yüzlü oluyor hatta 5 - 7 yıl “oturma izni” de veriliyor.

Türkiye ne yazık ki bu alanda da geç kaldı.

Haberin Devamı

Fakat gene de hızlı girdi piyasaya.

Cannes’da Türk projeleri

***


Geçen haftanın başında Cannes “Emlak Fuarı”ndaydık bir grup arkadaşla.

Fuarın alanı geniş.

Alanlardan biri “İstanbul” adını taşıyordu.

İstanbul’daki rezidanslar, plazalar, siteler, maketleriyle sergileniyordu.

Her birinin yabancı dil bilen, güler yüzlü görevlileri bilgi veriyordu.

Sonra başka alanlarda da Türkiye’nin sunumlarıyla karşılaştık.

Beyoğlu Belediyesi’nin şehrin bugününü, dönüşümünü ve geleceğini kapsayan devasa maketi gerçekten etkileyiciydi.

Ve...

İlgili sayısının da yüksek olduğuna
işaret edeyim.

***

Bunlar elbette güzel ama en önemlisi nihayet “kireç tutmuş zihniyet kalıbının kırılmış olması...”

Sadece bir örnek...

Bodrum’da basit bir ev almak için -eğer yabancı uyrukluysanız- askeriyeden yani Ege Ordu Komutanlığı’ndan onay almanız ve
bunun için de bazen 1 yıla yakın beklemeniz gerekiyordu.

Ve daha neler!..

Cannes’da Türk projeleri

BODRUM-MİKONOS

AKDENİZ’de bazı adaların hikâyeleri birbirine benzer.

Ama en çok da Bodrum’la Mikonos Adası...

Kadim medeniyetler bir yana, 20. yüzyılda yıldızlarının parlayış öyküleri aynı gibidir.

Türkiye ve Yunanistan entelektüelleri, iklimi ve doğası güzel, tarihi zengin ve şarabı, yemekleri ucuz, bol deniz ürünü olan bu iki kasabaya kendilerini sürgün etmişlerdir.

Yazdıkları, çizdikleriyle bu ikisini ünlendirmişlerdir.

Dünya entelektüelleri de oralara gitmeye başlayınca Türkiye ve Yunanistan’ın üst gelir grupları için de Bodrum ve Mikonos çekim alanları oluşturmuştur.

Bodrum’a bu alanda iki büyük ismin katkılarına da işaret etmeliyim.

Haberin Devamı

Önce...

Hapsi cezası sonunda “mecburi ikamet” hükmüyle Bodrum’a sürülen Cevat Şakir Kabaağaçlı “milat” olmuştu.

Halikarnas Balıkçısı adıyla yazdıkları ve İstanbul’dan gelen sanatçı dostlarıyla “mavi yolculukları” Bodrum’a ilk rüzgârları estirmişti.

Ardından dünyanın en önemli müzik adamlarından Ahmet Ertegün Bodrum limanına bakan büyük bir ev yaptırdı.

Cannes’da Türk projeleri

Arkasındaki bahçede ise yabancı dostlarını ağırladığı küçük villalar.

İngiltere Prensesi’nden tutun da Amerika’nın en çok satanlar listesindeki şarkıcılara, Hollywood yıldızlarına kadar Ertegün çiftinin konutları dünya medyasında Bodrum’un yer almasını sağladı.

Mikonos da benzer bir süreçle ilgi merkezi oldu.

Fakat Bodrum otelleri ile “A+”ya geçememişti.

***

Son birkaç yılda Bodrum bu alanda önemli gelişmeler yaptı. “Marka” oteller birbiri ardına açıldı.

Yalıkavak’taki Marina da büyük hamle oldu.

Fakat artık sıkışmaya başlamıştı Bodrum.

Oysa Gökova’ya doğru açılan kıyılar harikaydı ve henüz değerlendirilmiş değildi.

Önce Kempinski yapıldı.

Bu Cannes gezisinde beraber olduğumuz iş adamı Mesut Toprak’tan “güzel” girişimi dinledik.

Haberin Devamı

Bodrum merkeze “gereğince uzak, gerektiği kadar yakın” kara adanın tam karşısında Four Seasons markasını göreceğiz.

Dantela gibi 4 buçuk km sahilde otel, villalar, cerrahi müdahalelerin de yapılabileceği sağlık merkezi ve elbette SPA...

Havuzlar ve diğer spor alanları, sosyal, sanatsal etkinlik alanları.

Villaların önünde kendi teknelerini bağlama olanağı.

100 bin dolaylarında ağaç.

Bu projeyi gerçekleştirecek Mesut Toprak İstanbul’daki Beşiktaş ve Sultanahmet Four Seasons Otellerinin de sahibi.

Bu arsaları efsane Halikarnas diskonun kurucusu ve sahibi Süleyman Demir çok yıllarda birbirine ekleyerek oluşturmuştu.

Böyle bir “vizyonu olan proje için sattığını memnun olduğunu biliyor.”

Toprak’ın ilk işi olan tekstilde devam ediyor.

Türkiye’nin yanı sıra Sırbistan, Mısır’da da fabrikaları var. Cezayir’dekinin yapımı sürmekte.

Cannes’da Türk projeleri

ZAFER ANISINA KONSER

İSKENDER Paydaş’ın yeni projesi “Zamansız Şarkılar” senfonik müzik tutkunlarıyla bugün buluşuyor.

18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 102’nci yıl dönümü bağlamında ilk kez izlenecek bu senfonik konser, Fulya Sanat Merkezi’nde.

Paydaş’ın imzası olan ve müzik tarihinde iz bırakan parçalarla
“Çanakkale şehitlerimiz” anılıyor.

İskender Paydaş duygularını şöyle paylaşıyor: “Hayalimi böyle bir gecede hayata geçirdiğim için heyecanlı, mutlu ve gururluyum. Şehitlerimiz önünde saygıyla eğiliyorum.”

***

Böylesine anlamlı ve değerli bir yıl dönümünde duygu yüklü akacak zaman.

Paydaş’ı kutluyorum.

.......

Not: Sehven tarih yanlışlığı oldu. Bugün böyle bir konser yok. Önümüzdeki aya kaldı. Okuyucularımdan özür diliyorum.

‘STiLETTO’ ŞARKI

KADININ “topuk sesleri” denince aklıma “stiletto” gelir. Hani o ince uzun topuklu zarif kadın ayakkabıları.

“Stiletto” İtalyanca “küçük hançer” demektir. Kadının yürüyüşündeki “gücü” ve “özgüveni” hissettirir bana.

Müzik dünyasına böyle bir “topuk sesinin yaklaştığının” haberini vereyim.

Yakında Seran Bilgi “single”la geliyor.

Kendi yazdığı ve bestelediği şarkının adını raflara çıktıktan sonra çok telaffuz edeceğinize inanıyorum.

Cannes’da Türk projeleri
Ama duygulara saplanan bir “stiletto” olacağını şimdiden yazın bir kenara. Seran Bilgi ‘‘beyaz yakalılar” kariyerinde üst basamaklardayken müzik dünyasının da içindeydi ama ‘‘yan işiydi’’.

Artık ‘‘24x7’’ müzik yazıyor... Söylüyor... Fizik ve ses güzelliği... Üretimi... Müthiş sahne hâkimiyetiyle ‘‘yüreklere stiletto izleri bırakarak’’ hızlı yükselişte...23 Mart’ta Nişantaşı DiVine’de konseri var.