Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başkan Trump’ın omurgası PKK olan SDG’ye (Suriye Demokratik Güçleri) “ağır silahlar verilmesi kararına” onay imzası atmasıyla ortalık karıştı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Washington’a gidişinin hemen öncesi gerçekleşen bu “Beyaz Saray hamlesi” görülüyor ki “Erdoğan’ın Kuzey Suriye Kürtleriyle ABD’nin ortaklığına itirazlarının tümüyle önünün kesilmesi” hedeflenmiş.
Buna diplomaside “fait accompli (oldubittiye getirmek)” denir.
Beyaz Saray’da Erdoğan - Trump görüşmesinde artık “bundan sonrası” konuşulacak.
Türkiye’ye “bu ağır silahların bize karşı kullanılmayacağı” güvencelerini masaya koyacak Trump.
......................
Türkiye - ABD ilişkilerinde şu yaşamakta olduğumuz kriz bir ilk değil.
Daha önce de büyük, hatta, “Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra ABD’nin TSK’ya silah ambargosunda” olduğu gibi uzun krizler yaşandı.
ABD Kongre’sinde “Ermeni soykırımı karar oylamaları” da “krize gebelik” halleriydi.
Bunların hepsinin aşılmasında Türkiye’ye en büyük katkı -Amerika’daki gücü tartışılmaz- “Musevi lobisinden” gelmiştir.
......................
Bir örnek vereyim...
Türkiye’nin yetiştirdiği büyük işadamlarından Musevi kökenli Jack Kamhi, her defasında Ankara’ya çağrılırdı.
Ondan “ABD’ye gitmesi ve Amerika’daki Musevi lobisini devreye sokarak çözümü sağlaması için katkı” istenirdi.
Türkiye’nin bazı başbakanlarının çalışma masalarında Kamhi’nin Amerika dönüşü “görüşmelerini, izlenimlerini ve tavsiyelerini” yansıtan raporları görmüşümdür.
Gerçek bir yurtsever olan Kamhi “hayatını anlattığı kitabında” bu bağlamda ilginç anılar yansıtır.
Anılardan biri en güçlü Musevi lobisinin başkanı tarafından Kamhi’ye söylenen şu sözdür:
“ABD bayrağında gördüklerinin dışında bir yıldız daha vardır. Görünmez fakat bilinir. O yıldız İsrail’dir.” (ABD bayrağındaki yıldızların her biri ABD’nin eyaletlerinden birini temsil eder.)
Bayraktaki “İsrail yıldızı” görünmezdir ama “Washington’da en etkili olanıdır.”
Bu kural hiç değişmez.
Son olarak Trump Başkan seçilir seçilmez “İsrail, ABD’nin milli politikasıdır” dedi.
Her şey bu kadar açık.
.....................
Ortadoğu haritası yeniden çizilmekte.
ABD yeni harita için bütün ağırlığını Trump’ın “İsrail, ABD’nin milli politikasıdır” söylemi ekseninde koyuyor/koyacak.
Türkiye, bu gerçeğin bilinciyle dış politika yaparsa, o rüzgârı arkasına alırsa kendi yararına çözümler üretmekte bu kadar zorlanmaz.
İsrail devletini dünyada tanıyan ilk devlet Türkiye’ydi.
İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi Almanyası ve Faşist İtalya tarafından Avrupa’daki “Yahudi sürek avında 6 milyon Musevi fırınlarda yakılırken, işkenceden geçirilirken” Türkiye’de bir tek Yahudi’nin parmağı bile kanamadı.
Avrupa’daki Türk diplomatları yüzlerce, belki binlerce Musevi’yi Nazi ve Faşist kasaplardan kurtardı.
Başta Almanya olmak üzere Avrupa’dan kaçan bilim adamlarına Türkiye kapılarını, üniversitelerini açmıştı.
Bunlar İsrail’in yönetimindeki iktidarların Amerika’daki Musevi lobilerini Türkiye lehine yönlendirmekte önemli etkenlerdi.
Ayrıca...
2 ülke ilişkileri de iyiydi.
Türkiye’nin savaş jetleri F-4’leri, tankları İsrail’de onarılır, güncellenirdi.
İsrail savaş jetleri Konya semalarında eğitim uçuşları yaparlardı.
Sonrası?..
Bilinenleri tekrarlamayayım.
Ama...
“İsrail’in varlığını sürdürmek için başta kendisini yok etmeye kararlı İran’la arasına bir güvenli tampon bölge/devlet kurmak olmak üzere, Ortadoğu’yu Balkanlaştırarak çok devletli yapma ve bunlar arasında stratejik dostluk kurabileceklerine öncelik vermek” politikasına işaret etmiş olayım.
........................
Hamas’ın bile vazgeçtiği, başta Suudi Arabistan olmak üzere bölgedeki İslam devletlerinin mesafeli kalmaya özen gösterdikleri politikalar artık Türkiye’de itibar görmemeli.