FRANSA’nın Lyon kenti UNESCO tarafından “tarihi miras” ilan edildi.
“Gastronomi” dediğimiz “lezzet gezegeninin başkenti” sayılıyor Lyon.
Bunda “şeflerin kralı” diye anılan Paul Bocus’un Lyon’lu olması ve bu kenti ve çevresini bir “lezzet coğrafyası” haline getirmesi de önemli etken.
Kentin meydanlarında, caddelerinde hep Paul Bocus yapıtları...
Lyon ve çevresinin bütün yiyecek-içecek ürünlerinin satıldığı yüzlerce mekânı kapsayan büyük “hal” de onun adını taşımakta.
Lyon Belediye Başkanı 2 nehrin kesiştiği yarımadada bir coğrafyayı bu konsepte göre yeniden yapılandırmakta.
Her bina dünyanın ünlü mimarlarının tasarımları.
Bir de müthiş büyük bir eski hastaneyi “gastronomi müzesine” dönüştürmekte.
....................
GEÇEN hafta bir grup gazeteci Lyon’a davetliydik.
Otel, restoran ve yiyecek-içecek sektörünün buluşması olarak tanımlanan “SİRHA” 1983 yılından bu yana Lyon’da her iki yılda bir düzenleniyor.
26 bin şef, 280 bini aşkın mutfak profesyonelini ve ziyaretçiyi ağırlıyor.
SİRHA 4 yıldır Türkiye’de de düzenlenmekte, 5’inci yılı hazırlanıyor.
Ayrıca...
Cenevre, Sao Paulo, Meksika ve Budapeşte’de de var SİRHA...
SİRHA, düzenlendiği şehirlerin “markalaşma” sürecine özel katkıları olan bir etkinlik. Bu bağlamda “SİRHA İstanbul” Türkiye’nin olağanüstü lezzetlerinin, doğal ürün çeşitlerinin tanıtılması için önem verilmesi gereken bir etkinlik.
...................
AKŞAM yemeğinde bir araya geldiğimiz “Bouchon” adlı restoranın şefi Joseph Viola her ay İzmir’e geliyor ve üniversitenin mutfak sanatları bölümünde ders veriyor. (Hiçbir maddi karşılık almaksızın.)
SİRHA’nın altyapısını ise G.L Events adlı -dünyanın en büyük fuar kurucusu- gerçekleştiriyor.
Türkiye’yi seven ve özellikle Atatürk’ten bahsederken gözleri parlayan CEO’su Olivier Ginon “Ankara’da da yatırımlarının olduğunu” söyledi.
FATİH VE ATATÜRK
FATİH Sultan Mehmet İstanbul’u (Konstantiniye) fethederek Ortaçağ’ı noktalamış Yeni Çağ’ı başlatmıştı.
600 yıl sonra İstanbul ilk ve tek kez işgal edildi.
Ve...
İstanbul’u bu kez de “Mustafa Kemal fethetti” denebilir.
Ağaoğlu 1453 Maslak’ta iki meydan var.
Birincisinde Fatih Sultan Mehmet’in heykeli yükseliyor.
İkincisinde ise 19 Mayıs Bayramı bağlamında geride kalan hafta görkemli bir Atatürk heykelinin açılış töreni vardı.
8 metre yükseklikte Atatürk’ü “mareşal” üniforması içinde yansıtan, kaidesinde İstiklal Savaşı’nı anlatan 300 figürle başarılı bir yapıt.
Bronzdan yapılan bu eserin heykeltıraşı ünlü Azeri sanatçısı Senan Eynullayev Ehedoğlu...
10 bin dolaylarında katılımın olduğu tören günü ayrıca Atatürk’e ait “özel” fotoğraflar da sergilendi.
Aynı cadde üzerindeki iki meydanda biri İstanbul’u alan Fatih, diğeri İstanbul’u kurtaran Atatürk’ün heykeli İstanbul tarihinin ötesinde küresel tarihin de kavşaklarını simgeliyor.
Genç Türkiye Cumhuriyeti, mazlum milletlerin uyanışları ve bağımsızlıklarını kazanmaları sürecinin ilk kilometre taşıdır.
Kimileri Atatürk’e dil uzatmaya kalkarak kendilerine “menfaat” çıkarmaya çalışırken, Ali Ağaoğlu’nun Atatürk heykeli yaptırması dikkat çekici.
“Bu heykelin bire bir aynısını konutunun bahçesine de koydurduğunu” da dinledim.
Bir de “özgün mimariyle” inşaatına başlanan ve babası Mikdat Ağaoğlu’nun adını taşıyacak olan camiye işaret etmiş olayım.
Her mimari kendi çağının, kendi zamanının ruhunu yansıtmalıdır.
Bu cami de modern Türkiye’nin gelecek nesillere dini mekân projeleri için referansı olabilir.
DENİZ ÇAKIR’DAN “RABARBA”
DENİZ Çakır’ı tiyatro oyunları ve beyazperde/ekran çalışmaları sürerken asıl “Yaprak Dökümü” dizisinde tanıdı ve sevdi Türkiye.
Şimdi de “Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz” dizisinin başrol oyuncularından biri.
Bir sürpriz yaptı.
İstanbul Soho’da meslek hayatını uzunca bir bölümünde çektiği fotoğrafları sergiledi.
Portrelerin hepsi, “dublaj” yani stüdyoda “seslendirme” görüntülerinden seçmelerle oluşuyor.
GECCE’NİN MEKÂNLARI
BU yazın “mekân rehberi” geliyor.
Yeme-içme-eğlence gezegeninin referansı “Gecce seçiciler kurulu” Ulus 29’da toplandı.
İlk elemeden sonra değerlendirmeye kalan yüzlerce mekâna not verildi.
Her biri kendi alanında “en iyiler” seçildi.
“En iyi balık yenebilen mekânlar” bu kategorilerden biri...
Çin yemekleri, suşiciler, İtalyan lezzetleri vs...
Keyifli gecede hem çalıştık, hem eğlendik.
Bizi bir araya getiren, “Gecce”nin kurucusu, alanın duayeni Kenan Erçetingöz ve eşi Gül Erçetingöz’e selam...
Sektöre ve turizme önemli katkıları oluyor.
Birçok ünlü veya daha az tanınan sanatçı filmlerdeki karakterleri seslendirirken, o anın gerektirdiği ses tonunu, vurgulamayı tam yapabilmek için mikrofon önünde adeta “oynuyorlar.”
O nedenle olacak fotoğraflar sanki sesleniyor gibi.
Serginin adı “RABARBA.”
Anlamı “arka plandaki kalabalık insan sesleri...”
Deniz’den öğrendiğime göre, “tüm dublajlar ilk rabarba yaparak başlıyorlar mesleğe...”
Serginin konseptiyle adı örtüşüyor.
Duvarlardan biri artık bu dünyadan ayrılmış olan sanatçıların fotoğraflarına ayrılmış.
Her birinin çerçevesine iliştirilmiş “kırmızı karanfiller” Deniz’in inceliği...
ŞEFFAF ODA’YA ÖDÜL
ŞEFFAF Oda 13 yıldır aralıksız devam ediyor.
İlk günden beri ilkemiz gençlere rol modeller sunmaktı. Bu ödülü de gençlerden aldık.
“Birey Eğitim Kurumları”nın öğrencileri Şeffaf Oda’yı “en iyi hafta sonu kuşağı aktüel programı” seçmiş.
Ben o gece törene katılamadım.
Ödülü yapımcımız Kübra Kalem Baykara aldı.
“Birey Eğitim Kurumları” öğrencilerine teşekkürler...
Özay Şendir
Özgür Özel, yandaş mı oldu?
26 Nisan 2024
Güneri Cıvaoğlu
Katar arabuluculuktan çekilirse…
26 Nisan 2024
Cem Kılıç
İklim değişikliği işte ‘büyük risk’
26 Nisan 2024
Didem Özel Tümer
Türkiye, NATO Genel Sekreter adaylarına ne söylüyor?
26 Nisan 2024
Abbas Güçlü
Atama, obezite ve boşvermişlik
26 Nisan 2024