Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir hukukçu olarak yargıya her zaman duymak istediğim “saygıyı” vurgulayarak başlayayım.
....................
Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasını önce “siyasi” açıdan değerlendirelim.
Berberoğlu’na özetle “siyasal ve askeri casusluk maksadıyla temin ettiği belgeleri açıklama” suçlamasıyla (Cumhuriyet gazetesinde yayımlamak) savcı “müebbet hapis” cezası istedi.
Mahkeme 25 yıl ceza verdi.
Peki...
İktidar, Cumhuriyet gazetesinde bu yayın yapıldığında ve daha önceki yayınlarda ne açıklama yapmıştı?
“Bu TIR’larda ilkyardım, çocuk bezi ve sağlık malzemesi var.”
Şimdi...
Bir düşünmek gerekir.
Eğer gerçekten o TIR’larda Suriye’deki sivil halka “ilkyardım, çocuk bezi ve sağlık malzemesi” var idiyse Enis Berberoğlu bu devlet sırlarını (!!) elde edip açıklanmasına ve yayımlanmasına mı neden oldu?
Hâkim, kararını vermeden önce devletten yapılan açıklamanın resmen teyidini isteseydi ve böyle bir cevap alsaydı Enis hakkında herhalde “casusluktan (gizli kalması gereken devlet sırlarını açıklamak ve yayımlanmasına neden olmak) suçu ile 25 yıl hapis” vermemesi gerekirdi.
Bunun tersi oldu.
O zaman, bir bakıma “TIR’larda ilkyardım, çocuk bezi ve sağlık malzemesi” değil, “Suriye’de çarpışan bazı güçlere gönderilmek üzere silah bulunduğunu” mu saptamış oluyor?
Tehlikeli...
Çünkü...
Türkiye için “Suriye’de çarpışan yasa dışı örgütleri silahlandırmak” iddialarında bulunanlar “malzeme” edinmiş olabilecekler.
Konu savaş suçları davasıyla “uluslararası ceza mahkemesine” taşınması halinde Türkiye güç durumlarda kalmaz mı?
Yani...
Olay “Enis Berberoğlu’nun 25 yıl hapis” kararının çok daha ötesinde “Türkiye’yi zor durumlara düşürmesi mümkün” büyüklüktedir.
Siyasi çapının ucu “uluslararası ceza yargısına” kadar uzanabilir.
Umarım ki bu tehlike “Yargıtay’da bozulur.”
Tehlike uzaklaştırılır.
........................
Hukuki açıdan bakılacak olursa sanıyorum Yargıtay’ın dikkate alacağı başka gerçekler var.
“TIR’larda ne olduğunun” tartışmasının dışında “gizli kalması gereken devlet sırrı” ifadesini irdeleyelim.
Yargıtay kararına göre “gizli kalması gereken şey, herkesin bildiği şey haline gelmişse sır olmaktan çıkacaktır.”
Deniz Zeyrek “sır” için Yargıtay’ın 2010 sayılı kararındaki şu yoruma gönderme yapıyor:
“..... eğer bu çeşit bir bilgi yayımlanıp, açıklandığı tarihte esasen daha önce kamuoyunun bilgisi olmuş ve herkes tarafından bilinmekte ise ortak bir sır olma vasfını kaybeder.”
Söz konusu TIR’lara operasyonlar 1 Ocak ve 19 Ocak 2014 tarihlerinde yapıldı.
21 Ocak 2014 tarihinden itibaren çeşitli gazetelerde, internet sitelerinde yayımlandı.
Operasyonları yapanların tutuklanmalarıyla ilgili haberler de medyada yer aldı.
Başbakan Davutoğlu ve AK Parti Siirt Milletvekili Yasin Aktay silahların Bayır-Bucak Türkmenlerine, Özgür Suriye Ordusu’na gitti yönünde demeçler verdiler.
Yani...
Cumhuriyet’te manşetten yayımlanan fotoğraf ve haber bütün bunlardan çok sonra...
Ortada “sır” kalmış mı?
Hatta...
O sıralar Cumhuriyet’in haberi manşetten vermesine karşı bazı gazetelerdeki “Bunun neresi yeni ki manşetten vermişler” gibi eleştirileri de hatırlıyorum.
........................
Siyaset ve hukuk açılarından işte durumun röntgeni.