Hakkı Öcal

Hakkı Öcal

hakki.ocal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kültür alanında büyük beklentilerinin olduğunu belirten Turizm Bakanı Kurtulmuş, “Dünyadan kopmadan, yenilgi psikolojisini bir kenara bırakıp, milli kültürün güçlendirilmesi çabasına giriştik” dedi

‘Milli kültürümüzü  güçlendireceğiz’


Çin’de Kültür ve Turizm Bakanları ile görüşmeler yaparak, gelecek yıl bu ülkede ilan edilecek “Türkiye Turizm Yılı” programlarına son şeklini verecek olan Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’nün 22’nci yıllık toplantısında ülkeyi temsil edecek.
Çin gezisine başladığı sırada, geziye katılan bir grup gazeteci ile görüşen Bakan, Türkiye’nin artık uzun vadeli bir kültür ve turizm planına sahip olduğunu söyledi. 15 yıl aradan sonra, 1-3 Kasım tarihleri arasında bir Turizm Şurası toplanacağını söyleyen Kurtulmuş, Türkiye’nin bir taraftan “pazar çeşitlendirmeye” diğer taraftan da turizme sunduğu “ürün” türlerini artırmaya ihtiyacı olduğunu belirtti. Çin temaslarının bir pazar çeşitlendirme çabası olduğunu kaydeden Bakan Kurtulmuş, 2018’in Çin’de “Türkiye Yılı” ilan edilmesinin, ülkemize gelecek Çinli turist sayısında ciddi artış sağlayacağını ifade etti.
Ülkeye turist çekmenin sadece gelen yolcu sayısını artırmakla olmayacağını, gelecek kişilere “deniz ve tatil” seçeneklerinin dışında alternatifler sunmak gerektiğini belirten Bakan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Yayla turizmi, sağlık turizmi, inanç turizmi, kış turizmi gibi çeşitli seçenekler üzerinde çalışıyoruz. Sağlık Bakanlığımızla bir protokol imzalıyoruz. Kış Olimpiyatları için adaylığımız üzerinde düşünüyoruz. Karadeniz ve çevresinde yaylalarımızın betonlaşmasını düzeltmek için çalışma programı hazırlıyoruz. Özellikle Arap ülkelerinden gelecek ziyaretçiler için cazibe alanları oluşturma çalışmalarımız var.”

‘Yüksek heyecan var’

Türkiye’nin kültür çalışmalarında da yeni bir motivasyona ihtiyacı olduğunu belirten Kültür ve Turizm Bakanı Kurtulmuş, siyaset dünyasının daha kapsayıcı bir dile kavuşması ile ülkede zamanın ruhuna uygun kültür hamleleri yapılabileceğini kaydetti. Bakan Kurtulmuş, bu alanda bir milli bağımsızlık çabasına ihtiyaç olduğunu söyledi ve şöyle devam etti:
“Teknolojik ilerlemelerimizle, ekonomik başarılarımızla bu alanlarda sağlanan bağımsızlığın devamı kültür bağımsızlığıdır. Kültür alanında yüksek bir beklentimiz var. Yüksek bir heyecan var. Kültür adamlarımızla daha sık görüşmeler yapacağız. Yaptığımız ilk görüşmeler bize gösterdi ki, teknik alanda geri kaldığımız uzun yıllar, bize kültürde de taklitçi bir tarz getirmiş bulunuyor. Dünyadan kopmadan, ama kendi köklerimize dönerek, kendi ayaklarımızın üstünde durarak, yenilgi psikolojisini bir kenara bırakıp, milli kültürün güçlendirilmesi çabasına giriştik. Bir örnek vermek gerekirse, Kütahya’da tarihi bir mekanda senfonik türküler konseri, veya on binlerce yazma eserin tamiratı ve bunların halkın yararlanmasına açılması bu çabalardır. Şükür ki, yeni genç neslimiz bize bu alanlarda kendine güvenen bir kaynak sunuyor.”

Avrupalı dostlarımız Türkiye’nin avantajı

Kitaplıkların ilk adımda gece yarılarına kadar açık kalmasını, daha sonra 24 saat hizmet vermesi, okuma ve araştırma merkezleri olarak, mevcut soğuk atmosferinden kurtarılması projesini anlatan Kurtulmuş, Ankara’daki Milli Kütüphane’nin yeni yerleşkesine kavuşturulması, kitaplıklardaki eserlerin sayısal ortama aktarılması ve kitaplığa gelmeden erişimin sağlanması, İstanbul’da Atatürk Kültür Merkezi ve Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası binalarının tamamlanması çalışmalarını da anlattı. 29 Eylül’de milyonlarca öğrenciye yönelik bir “Sinemaya Gitmeyen Kalmasın” günü yapılacağını belirten Bakan, 23 Eylül’de Burdur’da Kibira (Kibyra) mevkiinde sembolik bir konser düzenleneceğini ifade etti.
Kültür ve Turizm Bakanı, 15 Temmuz’dan sonra Türkiye’ye yönelik saldırıların bir algı savaşına dönüşeceğini belirterek, “Bu operasyona karşı Türkiye’nin turizm avantajını kullanabileceğini” söyledi, özellikle Türkiye’yi ikinci vatan edinmiş, Ege ve Akdeniz yörelerinde yerleşmiş, buralarda adeta mahalleler edinmiş Avrupalı dostlarımızın bu tür algı operasyonlarına karşı Türkiye’nin avantajı olduğunu kaydetti.