Hakkı Öcal

Hakkı Öcal

hakki.ocal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Seçim yasakları ülke sınırları dışında geçerli olmadığı için, bütçesini İngiliz parlamen- tosunun sağladığı BBC, parasını ABD Kongre’sinden alan VOA ve Alman hükümetinin verdiği parayla yayın yapan DW, seçim günü dahi AK Parti aleyhtarı yayınlarına devam ettiler. Amerika’da yayımlanan ama uluslararası kapitalist ağın sözcüsü Wall Street Journal, belki de kendi tarihinde ilk defa, yabancı bir ülkenin seçmenine doğrudan seslenerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a oy verilmemesi çağrısında bulundu.

Bunu iyice abartan Alman dergileri, Türkçe ekler, sayfalar ve kapaklar yayımladılar. Daha ileri gidip, ülkelerini Türkiye’nin iç siyaset tartışmalarına sahne yapmak istemediklerini öne sürerek, AK Parti lider ve temsilcilerine ülkelerine girmeyi yasaklayan hükümetler de oldu. Bu arada HDP temsilcilerinin mitingleri bu ülkelerde serbestçe yapıldı. Türkiye seçmeni olan kişilerle buluşması engellenenlerin, aynı zamanda Türkiye hükumetini, bakanlıkları yöneten, Türk milletinin temsilcileri oldukları göz ardı edildi.

Haberin Devamı

Ve bu ilk defa olmadı. Daha önceki seçimlerde de benzeri tutum ve davranışlar tekrarlandı.

Baktığınız zaman, bu yan tutuşta, bu AK Parti düşmanlığında, bu ülkeleri, siyasetçileri ve medyasını haklı gösterecek en ufak bir şey yok. AK Partili bakanlar, başbakanlar, Cumhurbaşkanları ne ikili ne de çok taraflı anlaşmalarla Türkiye’nin üstlendiği yükümlükleri ihlal eden bir davranış veya söylem içine girdiler. Seçime giriyor da olsalar AK Parti yetkililerinin devlet ve hükümet temsilcisi olmaları, onlara yönelik bu tutum, ülke içinde başka partileri destekleyen büyük bir halk kesimi açısından bile Türkiye aleyhtarı olarak görüldü ve onaylanmadı; AK Parti’ye değil, Türkiye’ye karşı yorumlandı.

Türkiye karşıtlığına varan bu tavır ve eylemlere nasıl bir ruh ve kafa yapısının sebep olduğunu anlamak zor değil. Son 10 yıllık icraatına bakıldığında AK Parti hükümetlerinin ülkeyi, “Sen bizden askeri-mali yardım alan bir ülkesin; haddini bil!” diye özetlenebilecek bir tavra muhatap edilen, katılacağı uluslararası işlerde fikri sorulmayan, böyle iş birliklerinde varlığı bile aranmayan bir ülke olmaktan çıkarttığını görüyoruz. Bu husumetin sebebi “Yeni Türkiye” diye adlandırılan bir siyaset kümesidir; Türkiye seçmeni ezici çoğunlukla bu siyaseti onaylamaktadır.

Haberin Devamı

Ne yazık ki Türkiye’nin ana muhalefet partisi, seçim öncesi hükümet eleştirilerini o boyuta vardırmıştı ki bu ülke dışında yönetimin sanki gayrimeşru bir grup tarafından zorla ele geçirildiği izlenimini veriyordu. Seçim ortamıdır, kavgada yumruk sayılmaz desek bile meşru bir seçim bitmiş, referandumla kabul edilmiş bir anayasaya göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan ülkenin yönetimini üstlenecek hükümeti kurmaya yine ezici bir çoğunlukla seçilmiştir. Ana muhalefetin seçim sonuçlarını ülke yönetiminin meşruluğunu tartışılabilirmiş gibi göstermesi sadece hatalı bir siyaset değil, ulusal çıkarlarımıza da aykırıdır. Bu tutum sadece AK Parti’ye değil, ulusal çıkarlarımıza da zarar verir.