Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu hafta başında bir televizyon kanalında eski Hazine Müsteşarı Mahfi Eğilmez ile programda sanayi üretim verileri üzerinden ilk 3 ayın büyüme oranını tahmin etmeye çalıştık. Ben yüzde 10-12 arası beklediğimi, o da yüzde 15’e yakın bir düzey beklediğini açıkladı. Eğilmez bu tahminini baz etkisine dayıyor. Geçen yıl ilk 3 ayda sanayi verileri yüzde 21 kadar daralmış, milli gelir de buna dayalı olarak yüzde 14’e yakın bir düzeyde küçülme göstermişti. Gelin tartışalım.
Mart ayında toplam sanayi üretim endeksi bir önceki yıla göre yüzde 21.1 artmış. Bu ocakta yüzde 12.1, şubatta ise yüzde 18’di. Demek ki, ortalama yüzde 17 kadar bir artış var. Yani ilk 3 ayda geçen yıl kaybettiğimiz üretim düzeyini yakalamış olamayacağız ve artış yükselişten düşük oranda olacak.

Telafi bile olmuyor
Açalım. Bu artış temel olarak dayanıklı tüketim malı imalatından değil, dayanıksız tüketim malı imalatı ya da ağırlıklı olarak ara malı imalatındaki artıştan kaynaklanıyor. Sermaye malı imalatında da artış hızı yüksek görünüyor. Nitekim ocak-mart döneminde sermaye malı ithalatı yüzde 23.9 artmış. (Fakat hatırlatalım; 2009 Mart’ında aynı kalem bir önceki yıla göre yüzde 40 daralmıştı!)
Gıda kesiminde geçen yıla göre yüzde 10 düzeyinde bir artış var. Bu da baz etkisinden kaynaklanıyor ve geçmiş üretim düzeyini bile yakalamıyor. Tekstil ve giyimdeki artış ise tekstil biraz daha yüksek olmak üzere, pozitif... Ana metal sanayiinde mart ayında ilk defa pozitif bir artış var. Elektrikli ev aletleri ile otomotivde ise olağanüstü üretim artışları gözleniyor.
İlk 3 ayda tarımın önemi yok. Zaten hasat mevsimi değil. İnşaat için de öyle. Ticaret ise sanayiye göre geride. Çünkü imalat sanayiinde üretimin bir kısmı eriyen stoklar için yapılıyor. Demek ki, sanayi üretim verisi için çıkan sonuç milli gelirden daha yüksek olması gerekiyor. Yüzde 15’i de o nedenle biraz abartılı bulduk.

Talep de yetersiz
Konuya talep yönünden de bakabiliriz. İhracatta ilk 3 ayda artış yüzde 7. Üstelik bu, euro’nun yükselmesine rağmen. Yani dış talepte önemli bir gelişme yok. İç talep ise yatırım eğiliminin çok güçlü olmadığını belirttik. Kalıyor iş tüketime.
Mevsimsel düzeltilmiş CNBC-e Tüketim Endeksi geçen yılın nisan ayına göre yüzde 1.92 düşmüş! Son ayda da yüzde 0.07 artmış. Gıdada yıllık daralma yüzde 10, ev eşyasında ise yüzde 23.5. Sadece giyimde yüzde 1.4’lük bir artış var. Ancak bu veriler tüketici güveniyle örtüşmüyor. Tüketici Güven Endeksi nisan ayında marta göre yüzde 8, geçen yıla göre yüzde 20.6 artmış. Gerçi Tüketim Eğilimi Endeksi’ne baktığımızda son aydaki (nisan) artış yüzde 3.9, bir yıllık değişim ise yüzde 5.9’luk düşüş. Demek ki, beklentiler olumlu olsa da, ya millette para yok ya da tüketim önceden yapıldığından buradan bir çekiş gücü doğmuyor.
Kısacası, Türkiye’de ilk çeyrek milli geliri yüksek bir veri çıkabilir. Ama abartılı verilere işaret etmeyi doğru bulmuyoruz.