Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Petrolün varili neredeyse 90 dolara dayandı. Bu da Türkiye ekonomisini çok yakından ilgilendiriyor. Çünkü Türkiye, enerjisinin büyük bir kısmını ithal ediyor. Bunun da tamamı mineral yakıtlar.
2009 küresel krizi patladığında en doğru cari açık tahminini biz yapmıştık. 48 milyar dolardan 25 hatta 30 milyar dolara bile inemeyen tahminler varken, 12 milyar dolara ineceğini belirttik. Buna bağlı olarak kurun çok yüksek olduğu bir seviyede “yaza doğru dolar 1.50 TL’ye iner” dedik, o da doğru çıktı. Bu tahminlerdeki isabet enerji fiyatlarıyla dış açık arasındaki bağa dayanıyordu. İthal edilen enerjinin büyük kısmını Rusya’dan gelen doğalgaz oluşturuyor. Doğalgaz fiyatları da dünyada petrol fiyatına paralel ayarlanıyor. BCG Partners’ın aşağıdaki tablodaki tahminine göre petrolün varili 75 dolarken Türkiye’nin enerji ithalatı 32 milyar dolar; 100 dolarken de 40 milyar dolar kadar oluyor.
Küresel nedenlerle petrol fiyatı düşerken Türkiye de daha yavaş büyüdüğü için talep de azalıyor. Tabloyu yakından incelediğimizde bunun göz ardı edilmediği anlaşılıyor. Kaldı ki, büyüme hızına göre ithalat çok az değişkenlik gösteriyor. Çünkü ithal edilen doğal gazın büyük kısmı konutlarda kullanılıyor.


2010 yılı için olası senaryolar

Ya petrolün varili  100 doları aşarsa


Önümüzdeki yıl senaryolara 150 dolar konulmayabilir. Fakat 2010 sonrası petrolün fiyatı daha da tırmanabilir. İşte o zaman da dış açık 55 milyar doların üstüne çıkabilir. Aslında enerji ithalatçısı olunmasa cari açık da olmaz. Örneğin o en hararetli 2007 yılında bile (enerji faturası olamasaydı) dış açık 10 milyar doları bulmayacak, hatta 2009 yılında 10 milyar dolarlık cari fazla oluşacaktı. İşte bu nedenle hem ithal edilen enerjinin çok özenli kullanılması gerekiyor, hem de ihracata önem verilmesi.

Küresel ve yerel büyüme
2002 krizi sonrası ortaya çıkan dış açık büyük ölçüde birbiriyle ilintili 3 nedenden kaynaklandı. Birincisi, petrol fiyatları tek başına değil, tüm emtia fiyatlarıyla artıyor. Türkiye de demir-çelik, bakır ve altın gibi birçok madeni ithal ediyor. Bunların fiyatı da açığı etkiliyor. İkincisi, bu artışların küresel talep ve likidite ile büyük alakası var. Bu da portföy hareketleri başta olmak üzere içeriye sermaye hareketleri sağlıyor. Kur baskı altına giriyor, dış açık büyüyor. Cari açığın bir üçüncü nedeni de büyüme. Elbette büyüme yükseldikçe ithalat talebi de miktar olarak artıyor. Bu iç büyüme dinamiği de kısmen küresel etmenlere, yani ihracat potansiyeline bağlı oluyor.
Bizce 2010 petrol fiyat ortalaması 85 doların üstünde olur. Çünkü küresel toparlanma sanılandan hızlı gelişiyor. En azından ABD ve Çin gibi temel petrol üreticileri hızlı toparlanıyor. Ama o düzeyden aşağı olursa cari açık 25 milyar doları geçmez. Son nokta olarak da şunu belirtmekte yarar var; küresel olarak izlenen para politikalarına dikkat etmekte yarar var; gevşek para politikaları sürerse cari açık artar, ama finansmanı sorun olmaz. Öte yandan, gevşek para politikasından hızlı dönüş süreçlerinde emtia fiyatları düşmezse ekonomide de kriz potansiyeli doğar.