Mehmet Gündem

Mehmet Gündem

mehmet.gundem@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

17 Ağustos 1999’u unutma. Gece yarısı ansızın gelen büyük sarsıntıyla ve ruhumuzu saran korkuyla sokağa döküldüğümüzü unutma.
7,4’ü ve bir ömür kadar uzun o 45 saniyeyi unutma.
O an yaşadığın çaresizliği ve acizliği unutma. Sözler, bakışlar, düşünceler bir sis gibi sarmıştı hepimizi. Sabaha nasıl vardığını, ışığı nasıl beklediğini, sevdiklerinden, komşularından, dostlarından iyi bir haber almak için ne kadar çabaladığını unutma.
Depremin yıkıcı ve öldürücü etkisini ilk duyduğunda, yolların yarıldığını, köprülerin yıkıldığını, evlerin, mahallelerin, semtlerin yerle bir olduğunu gördüğünde aklından geçenleri, kalbine gelen ağırlığı unutma.
Kulaklarında biriken ilk feryatları, gözlerine yerleşen ilk fotoğrafları unutma.
Evlerin enkaza dönüşmüş halini unutma.
Evi yıkılanları, ocağı sönenleri, evladını yitirenleri, ana babasını yitirenleri, akrabalarını yitirenleri, her şeyini yitirenleri unutma.
Yitiklerini bulamayanları unutma.
Enkazın başında günlerce bekleyenleri unutma. Cenazesine dahi ulaşamayanları unutma.Ölülerinin başına bir mezar taşı dahi dikemeyenleri unutma. Dinlediğin, seyrettiğin, okuduğun hüzünlü hikâyeleri unutma. Hayatı durduran o anı unutma. Enkazlara doğru günlerce yankılanan “Kimse yok mu” çağrısını unutma. Bir cana daha ulaşmak için gösterilen azmi unutma. Depremden canlı çıkan bir insanın, o matem havasını dağıtıp nasıl bir mutluluk kapısı araladığını unutma. Bir enkazın başında, saatlerce, günlerce nöbet tutanları unutma.
Ölülerini bekleyenleri unutma. Ölümü bekleyenleri de unutma.Yaşadığı şokla dalıp dalıp gidenleri, şuurunu kaybedenleri, donuk donuk bakanları unutma.
Kayıplarını sayanları unutma.
Sen, yaşadığına şükrettiğin o anı unutma. Buruk bir sevinç yaşarken, Gölcük’te, Adapazarı’nda, İstanbul’da ölen binlerce insan için ağladığını unutma.
Hatırla, deprem sonrası ortaya çıkan rakamları; 17.480 insan öldü. 23.781 yaralı dan 505 kişi sakat kaldı. 285.211 ev, 42.902 işyeri hasar gördü. Tabii bunlar resmi rakamlar.
Bunları da unutma.
Türkiye’yi ağlatanları unutma.
Seni aldatanları, sana iyi bir hayat sunmayanları, adam gibi hizmet üretmeyenleri, işinin hakkını vermeyenleri, malzemeden çalanları, her şeyi ranta dönüştürenleri, insan hayatına değer vermeyenleri unutma.
Vasatlığı kabullenme, kötüye, kalitesize, işini iyi yapmayana diren. Rahatsız olduğun ne varsa değiştirmek için harekete geç.
Nasıl bir hayat yaşamak istiyorsan ve kendine neyi layık görüyorsan onu hatırlat sık sık.
Geçmişi değiştiremezsin, gidenleri getiremezsin ama geleceğe tesirin olur.
Zenginliğe aldanma. Zenginlik tek başına bir seviye değil, bir standart da oluşturmaz. Zenginlik, kaliteyle beslenirse ancak bir anlam ifade eder.
Unutma; deprem oldu, yine olacak.
Yine sallanacağız, ama bu sefer binalarımız, yollarımız, köprülerimiz sağlam olsun. Japonlar gibi sallanalım, “depremle yaşamaya alışmak” herhalde öyle bir şey olsa gerek.
Unutma, unutturma.
Tecrübe; tedbirli olmayı, çatlakları, arızaları, zayıf noktaları daha hızlı görmeyi netice verir. Tabii ki ders alan, insana değer veren, hayatı ve ölümü önemseyenler için.
Hayatın, hatırlamak ve hatıralarla yaşamaktan ibaret bir yönü olsa da, bizim artık geçmişe dair beceriksizliklerimizi ve ihmallerimizi hatırlamaktan kurtulmaya ihtiyacımız var. Unutma; zayıf noktasını bilen güçlüdür.
Ölümün önüne geçemeyiz ama hikâyeyi değiştirebiliriz. Sahi sen en son ne zaman bir depreme yakalandın?
En son ne zaman, bir enkazın başında bekledin?
En son ne zaman, yardım için koştun, çadır kurdun, ekmek taşıdın, giysi aradın?
En son ne zaman, kimsesizler mezarlığına gittin?
En son ne zaman, bütün ailesini yitirmiş bir çocuğun gözlerine baktın?
En son ne zaman, deprem bölgesinde bir taziyede bulundun?
En son ne zaman, deprem hatıraları dinledin? En son ne zaman, deprem acil eylem planına göz attın?
Hatırlatayım, depremde sığınacağımız alanlar gittikçe daralıyor, yeşil alanları binalar ve alışveriş merkezleri dolduruyor.
Unutma, deprem yine olacak.
Duyarlılık, bilinç ve politika oluşturmak o kadar da zor olmamalı. Ölümleri, ölü gibi izlemekten vazgeçelim artık...
Unutma, sen hiçbir şey yapmazsan; gelecek geçmişin kopyası, belki de maskarası olur.