Seçimlerde herkes sonuçlara endeksleniyor.
Kazanan ve kaybeden diye ayırıyor.
Kim ne kazanıyor?
Ve kim ne kaybediyor?
Belli değil!
***
Şehirde, kasabada yaşayanlara hizmet etmek için göreve talip olan aday seçilemediği zaman neyi kaybediyor?
Neyi kazanıyor?
Veya ne kazanmış oluyor?
Ki seçim sonuçlarını ‘kayıp’ ve ‘kazanç’ olarak adlandırıyoruz.
***
Halka hizmet etmeye talip olunan bir seçimin sonucunda kentin içinde yaşayanlar kazanmalı.
Ve kentlerin, kasabaların çocukları…
Çocuklarını sevmeyen, sevemeyen kentlerde, kasabalarda yaşıyoruz.
Park, bahçe ve atlı karıncalarıyla, salıncaklarıyla donatılmadıkça çocuklarını seven bir yerlerde yaşıyoruz diyemeyeceğiz.
***
Hiçbir zaman hiçbir yere gitmeyecekmiş gibi yaşamalıyız.
Şehirlerimize sahip çıkmalıyız.
Önyargılarımızdan sıyrılıp kimlerin daha iyi hizmet edeceğini anlamalıyız.
Sürdürülebilir kentler, kasabalar planlamalıyız.
Piyasalarında ise açgözlülüğün olmadığı.
Ve korkunun uzağında yaşandığı…
***
Kim seçilirse bilmelidir ki, kentlerimiz yenilenmeli.
Yenilik deyince herkesin aklına eskiyi yıkıp yeniyi yapmak geliyor.
Tarihi eserlerin ve sur içindeki tüm yapıların korunmasına büyük ihtiyaç var ama restorasyona da…
Depreme dayanaksız her yapıyı tespit edip yıkmalı.
Daha yaşanabilir bir şehir düşünmeli.
Trafik rezaletine son verecek şekilde…
Bunun da tek yolu metro ve raylı ulaşım modelleridir.
***
Seçimlerin kazananları halk olmalı…
Adayları değil.
Ve şehir…
Yoksa, kaybedeni bir parti ve adayı değildir.
Kazananı da partiler ve adayları olmamalı…
***
Bu yüzden seçimlerdeki stratejiyi ve üslubu ölüm kalım savaşına dönüştürmemeli…
Aksi halde şehirler ve içinde yaşayanlar kaybeder…
Kaybedeni olmamalı bu hizmet yarışıysa…
Ki biz öyle biliyoruz.
Özay Şendir
İyi yurttaş yetiştirme mecburiyeti...
19 Nisan 2024
Didem Özel Tümer
Fidan’ın açıklamasındaki ayrıntı
19 Nisan 2024
Abbas Güçlü
Köy Enstitüleri ve öğretmen atamaları
19 Nisan 2024
Zafer Şahin
İstiklal Marşı gündemde değilmiş!
19 Nisan 2024
Abdullah Karakuş
Olağan sorumlular olağan sorumsuzlar
19 Nisan 2024