Mehmet Soysal

Mehmet Soysal

mehmet.soysal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Trump’la Beyaz Saray’da yaptığı görüşmeden birileri kötü sonuçlar çıkacağına dair felaket senaryolarını yazmaya ve piyasalara üflemeye bile başlamıştı...
CHP ise ABD’ye gidilmesini dahi istemiyordu!
Elbette birileri de ülke ve millet önceliğini birinci sıraya alarak ve gerçekçi bir yaklaşımla Beyaz Saray’dan çıkabilecek her türlü sonuçlara göre tedbir alınmasından yanaydı...
ABD Türkiye’yi kaybetmek istemiyor ama Irak’ın kuzeyindeki Barzani modelinin aynısını da Suriye’nin kuzeyinde yani sınırlarımızın ötesinde hayata geçirmek istiyor...
Pentagon etkisinde kalan Trump ve kurmayları ise bu strateji üzerine hesaplarını yapıyor...
Amerika, Türkiye’yi çok sevdiğinden değil ama noktayı koydurduğu zaman bizim yeni oluşumlara doğru yelken açacağımızı ve Türkiye’nin bu kopuşunun büyük yaralar açacağını da çok iyi biliyor...
Felaket senaryolarını satın alanlar da piyasaya sürenler de şimdi yeni maceralar peşinde...
*
21 Mayıs’taki kongrenin ardından Ak Parti’de ve kabinede gerçekleşecek bakan değişikliklerine endekslendikleri için, piyasaların bekleme dönemini geçirmesi gerekiyor...
Paranın efendileri geçmişten gelen ve gelenekselleştirdikleri bir oyunu siyasetçilere karşı sürekli oynuyor...
Rakamlarla göstergeleri bozmak ve siyasi iktidarı alaşağı etmek!
Referandum öncesi piyasaları yangın yerine çevirmek isteyenlerin kim ve hangi dış destekli etkili çevreler olduğuklarını biliyoruz.
Ve bize göre, ülkeyi belki de bir resesyon krizinden çeviren ve bu pis oyunları bozan tek adres ise KGF’dir.
Yani Kredi Garanti Fonu’dur...
Ve Genel Müdür İsmet Gergerli ile ekibinin başarısıdır!
*
KGF, 10 yıllık bir mazisi olmasına rağmen, bugüne kadar atıl bir pozisyonda bekletiliyordu...
KGF’nin yaptıklarını Sabah gazetesinden Okan Müderrisoğlu dostumuz çok güzel özetleyerek diyor ki:
“KGF bu sıralar hem reel sektörün hem de finans kesiminin canlılığını koruması için hayati rol oynuyor. Türkiye’nin yakın ekonomi tarihini bilenler hatırlayacaktır, bir “İstanbul Yaklaşımı” vardı. Krediler yeniden yapılandırılmış, banka bilançoları rahatlatılmıştı. Adı İstanbul Yaklaşımı, arkasında IMF olunca “müthiş başarı.” Adı KGF, arkasında da yerli ve milli kadrolar olunca burun kıvırma! Bu çifte standart bugün ekonomi yönetiminin ciddiye alması ve mücadele etmesi gereken sorunların başında geliyor. İşte bu yüzden ekonomi yönetiminde, tek elden koordinasyon mutlak ihtiyaç olarak ön plana çıkıyor.”
*
“Reel sektörün takatinin kesilmekte olduğu bir dönemde KOBİ’lere faizsiz kredi verilmesi kadar orta ve büyük ölçekli işletmelerin can suyuyla desteklenmesi de yerinde bir adım oldu” diyen Okan Müderrisoğlu devam ediyor:
“Kredi Garanti Fonu (KGF) sisteminin etkin işlemesine Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli büyük emek verdi. Genel Müdür İsmet Gergerli Fon’un farkındalığını ve hızını artırdı.”
Ve 250 milyar liralık fondan bugüne kadar 170 milyar lira piyasalara kredi olarak sunulmuş...
Esnaf ve iş dünyası nefes alabilmiş...
Aksi halde bugün belki de başka bir Türkiye konuşuyor olabilirdik!
Para oyunları şakaya gelmiyor çünkü paranın kendisi efendi değil, kimin cebine giriyorsa o efendi ilan ediliyor...
Bu yüzden de paranın oynandığı yerlere ülkesini ve milletini seven efendi adamların gelmesi gerekiyor...
KGF Genel Müdürü İsmet Gergerli gibi...