Mehmet Soysal

Mehmet Soysal

mehmet.soysal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Referanduma günler kaldı...

Kampanyalar da hızlandı...

Olayın farklı bir noktasına değinmek istiyorum.

İçimizi sızlatan, yaralayan ve isyan edercesine bizi bağırtan manzaralarla karşılaşınca elbette ki üzülüyoruz.

PKK terör örgütü bir yandan vahşi katliamlarına devam ediyor, diğer yandan Kandil Dağı’ndaki eli kanlı eşkıyalar da utanmadan “Hayır” kampanyası yapıyor, sözde gazeteciler de propagandistlik...

Güya tek adamlığa karşı demeç veriyorlar...

Ve utanmadan demokrasi dersi anlatıyorlar.

Kıyamet günleri galiba bu olsa gerek...

Haberin Devamı

Katillerin sesinin bizden daha çok çıkmasına yüreğimiz yanıyor.

Mezarlarında yatan binlerce şehidin kemikleri sızlıyor adeta.

Kırk yıldan beri eli kanlı bir deliden farksız olan Öcalan’ın peşinde kan nehirlerine at koşturanlar bize demokrasi dersi veriyor Kandil Dağı’ndan!

***

Bu ülkedeki siyasi partilerin muhalif duruşunu demokrasi çerçevesi içerisinde değerlendirmekteyiz.

“Hayır” diyen siyasi partilere ve seçmenlerine elbette kimse terörist diyemez.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım da açıkça bunu böyle söyledi.

Bizlerin isyanı; yıllardan beri ülkeyi kana boyayan, binlerce polisimizi, askerimizi ve devlet görevlimizi, vatandaşımızı şehit eden ve bu ülkenin milyarlarca dolar kaybına yol açan eli kanlı terör örgütü PKK ve FETÖ örgütünün gözü dönmüş, ülkesini terk edip başka ülkelerin topraklarında saltanat sürerek ve sığınarak sözde gazetecileri, yandaşları ve kendi halkını kurşunlayacak, bombalayacak kadar hainleşmiş darbeci kadrosunun “Hayır” kampanyasında buluşmasına... Seslerinin bizden fazla çıkmasına ise kahroluyoruz...

Avrupa başta olmak üzere ve bu ülkenin bütün düşmanlarının bir safta buluşmalarındaki hain ittifakı hâlâ görmeyenleri anlayabilmiş değiliz...

***

Hazreti Ali buyuruyor ki:

“Yarına bırakma! Bakarsın, yarın olur da, sen olmazsın!”

Yarına bırakmamak için bugünden karar vermek ve bu kirli ittifakın amacını ve bize hazırladığı yarınları görmek gerekiyor.

“Yarınlar bizim” diyenlerin büyük bir çoğunluğu hayalperestti.

Ve sadece kendi yarınlarını düşünenler ülkenin ve milletin yarınlarını hiç düşünmediler.

Haberin Devamı

68 yılından 80 yılına kadar izm kavgalarıyla kardeş kanı akıtanlar yarınlara, yani bugünlere kanlı günler bıraktılar...

Ve çok gerilere de gitmeye gerek yok ama bu kan 68 yılından beri akıyor!

Tarık Buğra ise isyan edercesine bağırıyordu:

“Yarın diye bir şey yoktur!”

Yarınlar ancak bugünden planlanabilirse güzel yarınlar olur...

***

Unutuveriyoruz...

Unutarak yaşamayı gelenekselleştirdik.

Aylar önce büyük bir dönemecin eşiğinden döndüğümüz darbeyi bile unutarak yaşayanları gördükçe bir kez daha isyan ediyoruz...

On beş yıl önce ki Türkiye resimlerini alıp herkes önüne koyup baksın ve bir de bugünkü resimlere...

Nereden nereye gelindiği görülecektir...

Çöp dağlarının kentlerin her yerinde biriktiğini, küvetlerde su biriktirerek yaşamı devam ettirdiğimizi, eski vapur ve otobüslerle sigara dumanları arasında eve gitmeye çalıştığımızı unutuveriyoruz.

Uçağı sadece havada ya da müzede gördüğümüz günleri de...

Küçük bebeklerin annelerin kucağında 27 saat otobüs yolculuklarında sigara dumanıyla İstanbul’dan Kars’a, Diyarbakır ve Batman’a gidildiği günleri de unutuveriyoruz.

Haberin Devamı

Hatırlayalım biraz...