Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Arabaya atladım, bastım gaza yollara düştüm. Tünelden geçip 15 dakika sonra şak diye Yenikapı’ya geldim feribota bindim. Günümüzde ağız tadıyla yol hikâyesi bile yaşayamıyor insan sevgili okurlar, işte bu kadar sıkıcı bir dünyada yaşıyoruz artık. Camı açıp yüzümüzü güneşe verip saçları savura savura güneye gitmeler çoktan bitti. Solda güneş yükselirdi halbuki güneye giderken ne güzel (copyright Bulutsuzluk Özlemi). Yol kenarında derme çatma bir kulübenin önünde durup tavukların arasında demli bir yol çayı içer, uyuşmuş eklemlerimizi açar, kuş seslerini dinlerdik.

Haberin Devamı

Şimdi otobanda durmak yasak. Çıkış yok. İlla herkes bilmem ne oğulları tesislerinde durmak zorunda. Orada da zaten Starbucks’tan chai tea latte alıyoruz “Benimki 55 derece olsun yalnız”lar eşliğinde. Soruyorum size, ne oldu bize?

***

Feribotta yerimi aradım; çocuklu bir aileyi, uyuyan bir amcayı rahatsız ettim. Sabah sabah biletin üzerindeki 235 rakamını 285 şeklinde görmüşüm. Görevliye sordum, yerimi gösterdi. Oturup etrafı kesmeye başladım. Halkımız Cakes & Bakes’ten havuçlu kek alıp Caffe Nero’dan double espresso içiyor. Ben yanımdakiyle gazete değiş tokuş ederken yavaşlıktan acı çektiren internete bağlanmaya çalışıyorum. Kapanmaz/susmaz televizyondan da reklam izletiyorlar. Kaçış yok, her koltuk mutlaka televizyondaki reklamı görecek ve duyacaktır. Sigara içilen, ısı farkından camları buğulanıp sulanan tek camlı dandik otobüsleri bile özledim. Belki bir turizm firması “1980’lerde güneye nasıl gidilirdi” şeklinde bir kültür turu düzenler ve insanlar 24 saatte internetsiz, cep telefonsuz (muhtemelen Bülent Ersoy veya Zeki Müren eşliğinde) Bodrum’a giderek gerçek bir yol deneyimi yaşarlar bir gün.

***

Sıkıntıdan kendime bir oyun uydurdum. Bir evet/hayır anketi. Ama önce şu illet televizyon sesinden ve reklamlardan kurtulayım diye kulaklığı taktım, ‘noise canceling’i ‘on’ yaptım ama olmadı. Şarj bitmiş (işte çağımızın sorunu, şarj bitmesi). Çaresiz Spotify’ı açtım, son dinlediklerimin arasında Moderat’ın yeni albümünü buldum, sabah 07.00 itibarıyla kökledim. Şimdi onlar düşünsün.

Haberin Devamı

Feribotta sadece üç gazete satılıyor. Sözcü, Posta, Sabah. Sanki özetlemişler durumu, hayır, kararsızlar ve evet diye. Bakalım bandırma feribot anketimizin sonuçları ne olacak?

Beş dakika sonra iki adet Sabah gazetesi kaldı tezgâhta. Kendi oyunumdan sıkılarak ‘Tarihte hangi referandum yapıldığı ülkeye mutluluk getirmiş bunu bir araştırayım’ diye defterime not düştüm. Uyumuşum.

***

Otobanlar, tüneller, köprüler, viyadükler üzerinden, 120’yi geçme, 90’ı geçme, 80’i geçme uyarlarına dikkat ederek güvenli bir şekilde orta şeritten gittim. Ne söyleniyorsa onu yaptım uslu uslu. Bir yandan da daha az otoban, daha az tünel ve köprümüz olsaydı da daha mutlu, huzurlu olsaydık diye düşündüm. Gideceğimiz yere hızlıca varıyoruz iyi güzel de vardığımız yerde ne yapıyoruz?

Halikarnas Balıkçısı 100 yıl önce Ankara’dan, sürgüne gönderildiği Bodrum’a üç ayda varmıştı. Önce tren, ardından at sırtında ve yürüyerek geldiği Bodrum’a oldukça yavaş bir şekilde geldi. Ama Bodrum’u ve hayatımızı değiştirebildi. Ben tek molayla İstanbul’dan yedi buçuk saatte Torba kavşağına vardım. Vardım da ne oldu?

Haberin Devamı

***

Duble yollardan çıkıp ara yollara saptıktan sonra denize yaklaşırken, geçen bahar sabahın beşinde kocaman bir yaban domuzuyla karşılaştığım yerde koyunlar yolumu kesti, camı açtım ve işte bir an, sadece bir an, bunları düşündüm değerli okurlar.

Güneyde her yer çiçek açmış, bahar gelmiş. Neşenizi, umudunuzu kaybetmeyin.