Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TRT’nin yayınladığı “Payitaht Abdülhamid” dizinde en çok akılda kalan sahne Padişah’ın İngiliz elçisine attığı kallavi tokat oldu. Ne var ki İngiliz elçisini iki seksen yere uzatan bu tokattan ne tarihin, ne tarihçilerin haberi vardı! Üstelik, Padişah 2. Abdülhamid yabancı elçilere bu tarz davranışlarda bulunacak bir kişilik de değildi.
Sultan tam tersine başta İngilizler olmak üzere yabancı elçilere son derece mültefit idi. Çok ilginç bir örnek...

İngiliz’e hediye


İstanbul, Osmanlı, Bizans üzerine çok sayıda kitabı bulunan tarihçi John Freely’nin “Inside the Seraglio” adlı kitabının 157. sayfasında İngiliz Elçisi Henry Layard’ın 1880 yılı nisan ayında Londra’ya dönerken Sultan’a yaptığı son ziyaret anlatılır. Abdülhamid o gün Elçi’ye çok anlamlı bir hediye verir... Bu hediye Gentile Bellini’nin yaptığı ünlü Fatih Sultan Mehmet portresidir. Eser, bugün Londra’da National Gallery’de sergilenir. Bilgiyi gönderen okurumuz E. Kayış, Padişah’ın İngilizlere yalnız Kıbrıs’ı değil dedesinin portresini de hediye ettiğini mizahi bir dille eklemiş...
İngilizlere sevgi ve sempati o düzeydedir.

Zaman olur ki...

Gazeteciliğin ulu çınarlarından Bedii Faik (1921- 2015) birkaç yıl önce Bağımsız dergisine verdiği demeçte diyordu ki:
- Bizim zamanımızda gazeteler; bakan devirip, hükümet düşürürlerdi. Şimdiyse tersine hükümet; gazete devirip, gazeteci düşürüyor...
Ekliyordu:
- Şimdi ‘Biz devirirdik’ derken, övünmek için söylemiyorum. Devirirdik de ama şantajla devirmezdik, bir açığını, açmazını, yolsuzluğunu yakaladığımızda; vurur, vururduk. Kimi zaman biraz haysiyetine dokunur ya da etrafındakilerin tazyiki nedeniyle istifa ederdi bakan... Demokrasi tarihinde, çok partili hayata geçtiğimizde, Recep Peker basının karşısında duramadığı için bıraktı. Hasan Saka da mesela iki defa istifa etmiştir. Hem öyle böyle değil, biz bir baskı aracı olarak ihtilalde bile bunu yaptık. Mesela, 27 Mayıs döneminin Adalet Bakanı Abdullah Polat Gözübüyük, biz Dünya gazetesi olarak kendisiyle mücadele etmeye başlayınca, görevini bırakmak zorunda kalmıştır.
- Askeri darbe zamanında bile yayın çizginizi sürdürdüğünüzü mü söylüyorsunuz?
- Evet, 1960’da ihtilalciler gelince bile yazmaya devam ettim. Korkmuyordum ama bugüne gelirsek, bugün korkanlara da hak vermiyor değilim. Çünkü bugün her şey çok daha korkunç...
Bedii Faik Türkiye’nin dünyanın en çok gazeteci hapseden ülkesi olduğunu görmeden ölmek talihine de erişmişti...

DİK

Diktatörlerin ne kadar ilkeli ve merhametli olduklarına ilişkin bir fıkra sizlere...
Halk meydanı doldurmuş, diktatör balkona çıkmış, tam nutkuna başlayacak, bir ses:
- Hapşuuuuu!
Diktatör durmuş ve sormuş:
- Kim hapşırdı?
Ses yok!
- Birinci sırayı toptan kurşuna dizin!
Öndekileri alıp götürmüşler… Diktatör yine sormuş:
- Kim hapşırdı?
Yine ses yok.
- Alın götürün ikinci sıradakileri de kurşuna dizin!
Son sıraya gelinmiş.
Diktatör gürlemiş:
- Kim hapşırdı?
Cılız bir adam elini kaldırmış:
- Ben, ben efendim!
Diktatör rahatlamış:
- Hay Allah! Daha önce söylesene be adam... Çok yaşa emi!

Binali Yıldırım “Türkiye artık seçimlerle zaman kaybetmeyecek” diyor!
İşten kovulan adam eve gelip karısına
“Müjde hanım” demiş, “Artık sabahları erken kalkmak zorunda değiliz!”…
Akif Kökçe

ÖDE

CHP Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, Karayolları’nın verdiği rakamlardan hareket ederek bir hesap yapmış... İzmit Osmangazi Köprüsü’nün “2017 yılının ilk 50 gününde 225 milyon lira zarar” ettiğini bildiriyor.
Köprü böyle giderse milletin sırtına bu yıl 1.5 milyar lira yük bindirecek...
Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Avrasya Tüneli’nin zararlarını da eklerseniz korkunç rakamlar çıkacak ortaya...
Nutuklarda dinlediğimize göre... Bütün dünyayı kıskandıracak yollar, köprüler yapıyoruz... İcraat ve hesap adamı olmakla övünüyoruz...Ama küçük bir kusurumuz var! Köprülerden geçecek araç sayısını hesaplayamıyoruz... Köprüden geçenlerin ücretini geçmeyenlere ve gelecek nesillere ödetiyoruz.