Meltem Mazıcı

Meltem Mazıcı

meltemmazici@gmail.com

Tüm Yazıları

“Zaman hızla geçiyor”, “Yetişemiyorum”, “Vakit yetmiyor” gibi ifadeleri kullanmamızın nedeni zaman değil biziz
Zamanının yetmediğini hissettiren yaşam tarzı, zihinsel yorgunlukları artırıyor. Yetiştiremediklerimiz, yapmak isteyip de zaman ayıramadıklarımız, suçluluk ve sıkıntıyı beraberinde getiriyor.
Dinlenmek için ayırdığımız molada ya da trafikte geçen zamanda bile zihnimiz sürekli yapacaklarımızla meşgul. Hiçbir şey yapmadan ama yapmışçasına gücümüzü tüketip, yorulabiliyoruz. Günlerin nasıl geçtiğini takip etmekte zorlanıyor, yapılacaklar listesinin doluluğuyla zihnimizde haftaları bitiriyoruz. Bu yoğunluklardan çıkmak için de zamanın geçip bitmesini istiyoruz. Geçip bitmesini istediğimiz zamanın kendi ömrümüzden olduğu gerçeğiyle yüzleşiyorsak da bu gerçeği çok da görmek istemiyoruz.

Haberin Devamı

Kaçış planı
Hemen bir sahil kasabasına taşınmayı ve emekli olmayı hayal ediyoruz. Evet yapabiliriz ama ne zaman? Bu isteklerimizi gerçekleştirene kadar geçecek süreçte yaşayacaklarımız bizi daha da yıpratacak... Her yaşın kendine ait ve geri dönüşü olmayan en özel anıları kaybolacak...
Zamanın içine bir şeyler yüklüyoruz, sığdırmaya çalışıyoruz, dolduruyoruz, boş geçmesine fırsat vermiyoruz. ‘Şimdi’nin içindeyken geçmiş ve geleceği zihnimizde yaşatıyoruz. Yaşamdaki rollerimizin artmasıyla, her rolün yaşanmasına ihtiyaç duyulan zaman yine karşımıza çıkıyor. İş, ev, arkadaş, çocuk ve ebeveyn olarak üstlendiğimiz roller, yapılacaklar listesini kabartıyor. Her bir rol içerisinde kendimizden mükemmellik beklemek, kendimize bakışımızı olumsuzlaştırıyor ve hiçbir rolde yeterli olamama duygusunu yaşamamıza neden oluyor. Peki hayatımızı kolaylaştırmak için neler yapabiliriz?

Her yere yetişemezsiniz!
Yardım istemekten ya da yükümüzün ağırlığını ifade etmekten kaçınmayalım. Acil durumlarda yardım alabileceğimiz, görev dağılımı yapabileceğimiz, işleri paylaşabileceğimiz insanlar etrafımızda mutlaka vardır. Yapılacaklar listesinin en başına en önemli görevleri koyalım. Ailece yenilen bir yemek, kahve molası, evdeki işler mi önemli?
Kişisel ve yakın ilişkilerimizde doyum sağlamak, bizi yeniler, kendimizi daha iyi hissettirir ve yapılacak işleri daha kısa sürede bitirmek için enerji verir. Yapılacaklar listesinin uzaması “Hayır” diyememekten de kabarıyor. Yapabileceğimizi, yapamayacağımızı ya da zamanımızın olup olmadığını düşünmeden her şeyi yapabilecekmiş gibi “Evet” demek, strese yol açabiliyor. Her yerde, her zaman hazır bulunma gibi bir özelliğimizin olmadığını kendimize hatırlatmalıyız.
Listelerin sahibinin kendimiz olduğunu unutmamalıyız.