Mete Belovacıklı

Mete Belovacıklı

mete.belovacikli@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Biliyoruz ki; Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından birinde yer almakta. En şiddetlisini Erzincan’da 7,9 olarak yaşadık. 1900’lardan bu yana, 100’ün üzerinde depreme şahit oldu Türkiye. Gölcük depremi başta olmak üzere, binlerce insanımızı kaybettik. Buna karşılık felaketin travmatik sonuçlarını, yaralarını daima sarma gayreti içerisinde olduk, gönüllü olduk, seferber olduk. Daha da önemlisi; Tokat’ı Erzincan’ı, Muş’u, Diyarbakır’ı, Kars’ı, Van’ı, İzmit’i vuran hiçbir depremi unutmadık, unutturmadık.

Haberin Devamı

HALKI UYARDIK

24 Eylül’de Silivri  açıklarında meydana gelen 4,6 büyüklüğündeki deprem, foto muhabirimiz Ünal Çam’ın objektifine “İstanbulluları korkutan deprem” olarak yansıyınca, muhabirlerimiz Mert İnan, Gökhan Kam öncelikle depremin “Öncü mü münferit mi” olduğu sorusunun yanıtını aradı. Bazı deprem bilimciler, beklenen büyük depremi hatırlatarak bu depremin, ‘uyarı’ mahiyetinde olduğunu söyleyince, vatandaşlarımıza dikkatli olmaları çağrısında bulunan Milliyet, “İstanbul’a 4.6’lık uyarı” başlığıyla haberi okurlarıyla paylaştı.

İstanbul, bir gün sonra, bu kez 5,8 büyüklüğünde bir depremle yeniden sarsıldı. Kentte GSM şebekesi çöktü, trafik felç oldu. En büyük korkuyu okullarda panikleyen çocuklar yaşadı. Evler, okullar, hastaneler ve iş yerleri boşaltıldı. Bazı İstanbullular parklarda sabahladı. Elbette muhabirlerimiz de, onlar da sabahladı. Ozan Güzelce deklanşöre bastı. Gökhan Karakaş, Mert İnan, Çiğdem Yılmaz, Gökhan Kam yazdı. Çünkü sokağa taşan panik havası düşündürücü olduğu kadar araştırılması gereken bir duruma işaret etmekteydi.

OLASI TEHLİKELER

Bir sonraki gün gazetemizde yer alan iki açıklama dikkat çekiciydi; İstanbul’daki depremin ardından Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Haluk Özener “Büyük depremin ne zaman olacağını maalesef bilmiyoruz ama olacağını ve gitgide yaklaştığını biliyoruz” derken, Marmara’nın tabanını karış karış inceleyen isimlerden Bilim Akademisi üyesi Prof. Dr. Naci Görür de son depremle Marmara’daki riskin daha da arttığını açıklıyordu.

Haberin Devamı

Dolayısıyla Milliyet, biri 4.6, diğeri 5.8 olan iki depreme ilişkin konusunda en uzman deprem bilimcilerin görüşlerine yer vermekle kalmadı, büyük bir deprem olasılığı karşısında İstanbul’un neler yaşayabileceğini de ayrıca masaya yatırdı.

Örneğin muhabirlerimiz, İstanbullulara büyük panik yaşatan 5,8 büyüklüğündeki depremin ardından bir saat içinde kent trafiğinin içinden çıkılamaz hale gelmesini, olası bir durumda, ambulans ve itfaiye araçlarının bile geçişine engel olacak bu kaosun nedenlerini araştırdı. En büyük nedenlerden biri, 24 saat park yasağı bulunan acil ulaşım yollarına sürücülerin araçlarını bırakması olunca bu kez yetkilileri uyardık.

Muhabirimiz Aylin Rana Aydın deprem çantasında neler bulundurmamız gerektiğini yazdı, esnafla da konuştu; deprem anında yanımızda bulunması gereken ‘Düdük’ ve ‘çanta’ talebinde kat kat artışın olduğu bilgisine de yer vererek. Cihat Aslan ise geceyi sokakta geçiren vatandaşlarla birlikte belediyenin çalışmalarını yerinde inceledi.

Önümüzde çok fazla sorun vardı. Okullar başka olmak üzere depreme dayanıklı olmayan binaların tespiti,  toplanma alanlarının yeterli olup olmadığı, deprem sonrası iletişim ve trafikte yaşanması muhtemel kaos, bütün bunları ilgili kurumların açıklamalarına da yer vererek araştırdık.

Haberin Devamı

BİLGİLERİ PAYLAŞTIK

İstanbul’da afet sonrasında toplanılmaya uygun güvenli alanların olup olmadığı İstanbulluların kafasında soru işareti bırakınca İstanbul Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nün toplanma alanları ile ilgili açıklamalarını İstanbul’da 2 bin 864, Türkiye genelinde yaklaşık 15 bin 984 toplanma alanı bulunduğu bilgisiyle paylaştık. Milliyet bununla da yetinmedi. Mert İnan’ın sorularına yanıt veren Prof. Dr. Cenk Yaltırak’ın “Acil durumlara karşı Atatürk Havalimanı’na dokunulmamalı, asla elden çıkarılmaması gerekiyor” sözlerini “İstanbul’un sigortası Atatürk Havalimanı” başlığıyla manşetimize taşıdık.

Deprem sonrası ilgili bakanlıklara gelen 611 bina ve  55 okul için hasar ihbarını araştıran muhabirlerimiz Gökhan Kam ve Aykut Yılmaz ise İstanbul’da depreme dayanaksız imar konusunu araştırdı.  Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un İstanbul depreminde 2801 ihbar geldiğini, 213 binanın incelendiğini, 78 binanın ise hasarlı olduğu yönündeki açıklamalarına da yer vererek… Yine muhabirimiz Aykut Yılmaz’ın  bir haberinde, İstanbul’da 2002’den bu yana; 215 bin 566 yapının denetimden geçerek ruhsat aldığını, İstanbul’da denetimi devam eden bina sayısının ise 68 bin 795 olduğunu öğrendik. 

29 okulda meydana gelen hasar ve öğrencilerin eğitim ve öğretimlerine başka okullarda devam edecek olması nedeniyle velilerin isyanını ise Milliyet muhabirimiz Ozan Ömer Kadüker kaleme aldı.  İstanbul’da hasarlı okullardaki 31 bin öğrencinin başka okullara ya da kendi okullarının başka bloklarına ‘misafir’ olarak nakledildiği bilgisi, söz konusu haberi “Eğitimde Deprem Göçü” başlığıyla manşete taşıdı. Bazı üniversitelerde deprem sonrası yaşanan gelişmeler ise Çiğdem Yılmaz ve Gökhan Kam imzasıyla sayfalarımızda yer buldu. 

NE YAPMALIYIZ?

İstanbulluları depremden hemen sonra rahatsız eden en önemli sorunlardan biri de telefon hatlarının devre dışı kalması. Milliyet bunun nedenlerini de araştırdı. Ankara muhabirimiz Mithat Yurdakul’un “Şebekede deprem” başlıklı manşet haberinde telefon şebekelerinin çökmesinde yüz milyonlarca görüşmenin aynı anda yapılmasının etkili olduğu ortaya çıktı.

Peki, ne yapmamız gerekiyor? Sorusuna yanıt arayan muhabirimiz Cihat Aslan ise İstanbul Valiliği ve AFAD’ın birlikte hazırlattığı kitapçıkta deprem anında ve sonrasında güvenli bir şekilde hayatta kalmanın yollarını okurlarımızla paylaştı… Kitap depremin ardından bireylerin ilk 72 saatte yapması gerekenleri konu alıyor.

On gün boyunca geceli gündüzlü çalışan muhabirlerimiz, Milliyet’in kimliğidir. O kimliği böylesine büyük bir sorumlulukla, inançla taşıdıkları için de ayrıca gururluyuz.  Biz sorumlu gazeteciliğimizi yerine getirdik,  getirmeye de devam edeceğiz. Peki, deprem konusunda bilinçli miyiz? İşte bu sorunun yanıtını siz vereceksiniz.