Mithat Sancar

Mithat Sancar

mithatsancar@yahoo.com

Tüm Yazıları

Kongre, Kürtleri ortak çatıda birleştirecek

Kürt siyaset dünyasından söz edildiğinde, akla ilk gelen sembol isimlerden biri de Celal Talabani’dir. Talabani ve lideri olduğu Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB), geçmişte de Kürtler arası bir konferans ya da kongre fikrini hayata geçirmek için çeşitli girişimlerde bulundular. KYB, yakında toplanması öngörülen Kürt Ulusal Kongresi’nin ön çalışmalarında da KDP ve PKK ile birlikte öncü rol oynuyor. KYB’yle bu nedenle görüşmemiz gerekiyordu. Söyleşi için KYB Politbüro üyesi Sadi Ahmed Pire’yle buluştuk. Çeşitli dönemlerde bakanlık yapmış ve partinin uluslararası ilişkiler sorumluluğunu üstlenmiş tecrübeli bir siyasetçi olan Pire, aynı zamanda kongre hazırlık çalışmalarına da aktif olarak katılıyor.

‘Oldukça eski bir proje’
Kongre hazırlıkları nasıl gidiyor?
Bu proje uzun zamandır var. Biz de parti olarak bu fikri hep destekledik. İlk ciddi girişim, 1980’lerde liderimiz Talabani’den geldi. Mesut Barzani, Abdulrahman Kassemlu, Abdülhamid Derviş, Kemal Burkay ve Abdullah Öcalan’la temaslar kuruldu, toplantılar yapıldı. Fakat bölgedeki ve Kürtlerin yaşadıkları ülkelerdeki şartlardan dolayı, bir sonuca ulaşılamadı.
Bugün durum çok farklı. Kürtlerin durumu şimdi çok daha iyi. Suriye’de Kürtlere vatandaşlık bile verilmiyorken, şimdi kendilerini yönetme durumuna geldiler, belli ölçülerde bir öz yönetim modeli bile geliştirdiler. Irak’ta sindirme ve imha uygulamalarına maruz iken, şimdi bir federe yönetime sahipler. Bir zamanlar Kürt ve Kürdistan kelimelerini kullanmanın bile suç sayıldığı, Kürtçenin yasak olduğu Türkiye’de şimdi önemli haklar tanındı. Ayrıca bir müzakere ve barış süreci başlatıldı. İran’da Hasan Ruhani’nin seçilmiş olması da önemli, kendisi ılımlı bir lider, sorunları anlayış ve diyalog mantığıyla ele almaya yatkın bir lider. Bütün bunlar, Kürt ulusal kongresi fikrinin hayata geçirilmesi için çok elverişli bir ortam yaratıyor. Bu nedenle KDP, KYB ve PKK arasında görüşmeler yapıldı. Sonra Erbil toplantısı oldu (22 Temmuz) ve bir hazırlık komitesi oluşturuldu.
Kongre’nin amaçlarını siz nasıl tanımlıyorsunuz?
Öncelikli amaç, uluslararası topluma ve bölge ülkelerine barış mesajı vermek. Tabii bir ortak Kürt pozisyonunun oluşmasını istiyoruz, en azından önemli konularda. Kongreye tüm Kürtlerden delegeler katılacak. Bunun yanında, Kürtlerin yaşadığı dört devletten ve BM, İKÖ, AB uluslararası kuruluşlardan da temsilciler gözlemci olarak davet edilecek.
Kürtler açısından ne gibi somut sonuçlar bekliyorsunuz?
Bir defa, Kürtler arasında gizli saklı manevralara, ayak oyunlarına son vermek, ilişkileri kurumsal çerçeveye oturtup, açık ve sistemli hale getirmek gerekiyor. Diğer taraftan, Kürtlerin bölücü oldukları, bulundukları ülkelerden ayrılmak istedikleri şeklindeki kötü propaganda ve algı, artık bitmeli. Biz bölücü değiliz. Biz her devletin kendi ülkesindeki Kürtlerle ilişkiyi nasıl düzenleyeceğine kendi vatandaşlarıyla birlikte karar vermesinden yanayız. Biz Irak’ta böyle yaptık ve federal bir sistem kurduk.
Partinizin uluslararası ilişkilerinden sorumlu bir kişi olarak, kongreyi bu açıdan nereye yerleştiriyorsunuz?
Kürtlerin dış ilişkilerinin nasıl yürütüleceği de, bu kongrenin meselelerinden biri olacak. Herbirimizin bölgesel ve uluslararası yükümlülükleri de var tabii. Mesela biz KYB olarak Sosyalist Enternasyonal’e üyeyiz, onun ilkeleri çerçevesinde hareket etmeyi taahhüt etmişiz. Bu çerçevede, Filistinlilerin meşru haklarını savunuyoruz. Bunu yaparken, Suriye’deki Kürtlerin hakları konusunda susmamız iki yüzlülük olur. Tabii ki Suriye Kürtleri’nin de haklarını savunacağız. Bu bizim görevimiz ve yükümlülüğümüzdür. Gizli saklı oyunları ve kirli pazarlıkları sona erdirmenin, uygar ve yapıcı bir bölge sistemi kurmanın vazgeçilmez şartıdır bu.

‘Kürtler arası sorunlara hakem’
Kongreden kurumsal bir yapılanma yönünde kararlar çıkmasını bekliyor musunuz?
Elbette, kongrenin organları olmalı. Mesela bir sekretarya düşünülebilir. Ayrıca çeşitli konularda başka birimler de kurulabilir. Bunlar da Kürtler arasındaki sorunların çözümü için gerektiğinde arabulucu, hakem veya yardımcı olarak görev üstlenebilirler. Böylece Kürtlerin birbirlerine karşı paralı asker ya da tetikçi olarak kullanılmasının da önüne geçebiliriz.
KDP ile PKK arasında belli gerilimler var, sizinle KDP arasında görüş ayrılıkları var. Bunlar kongre hazırlıklarına nasıl yansıyor? Bir yol kazası ihtimali var mı?
Bunları bir engel olarak görmüyoruz. Rahatsızlıklar, sıkıntılar olabilir, ama bunlar kongre hazırlıklarını ciddi biçimde aksatmaz, kongrenin toplanmasına da engel olmaz. Tek bir kongreyle bütün sorunların çözülebileceğine inanmak, saflık olur. Bu kongrenin ilk misyonu, ortak bir çatı oluşturmaktır. Böylece çeşitli ülkelerdeki Kürtler birbirlerini daha iyi tanıyacaklardır. Gerilimleri azaltmak ve gidermek için önemli bir imkân yaratacaktır bu durum.

Haberin Devamı

‘Bölgemizdeki zenginlik hepimize yeter’
Kongre Türkiye’deki çözüm sürecine katkı sağlayacak mı?
Tam anlamıyla ve kesin olarak. Bu kongrenin hem hazırlık komitesi hem de sonra kurulacak organları, sürecin işleyişini desteklemeli, ortaya çıkabilecek sorunların çözümüne yardımcı olmalı, olacak da.
Türkiye’deki süreci yakından izliyorsunuz anladığım kadarıyla. Sizce nasıl gidiyor?
Sürecin epeyce ileri bir aşamada olduğunu düşünüyorum. Sorunlar olduğunu biliyorum, bu da normaldir. Bunların aşılması zor değil bence.
Peki sorunların aşılması için karşılıklı olarak neler yapılmalı?
PKK’nin bazen daha anlayışı davranması gerekir, ama hükümetin de adım atması şart. Sorun aslında basit ve kolay. Mesela tutuklu Kürt siyasetçilerin ve özellikle seçilmiş yerel yöneticilerin serbest bırakılmasını sağlamak, hükümete hiçbir şey kaybettirmez. Türkiye’de siyasal tutuklu ya da hükümlülerin bulunması ne demek? Böyle bir uygulamanın Türkiye’ye hiçbir faydası yok, hükümetin de buna ihtiyacı yok. Siyasal faaliyet özgürlüğü, demokratik siyasetin vazgeçilmez kurallarındandır. TMK’da mutlaka bu yönde değişiklik yapılmalı, terör tanımı her türlü muğlaklıktan arındırılmalı. Her siyasi faaliyeti terör suçu kapsamına sokmaya müsait bu düzenleme demokratik ilkelerle hiçbir şekilde bağdaşmıyor. Bir de anayasa sürecini hızlandırmakta büyük fayda var.
Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Bölgemiz çok zengin, bu zenginlik hepimize yeter. Çatışma, gerilim, düşmanlık dönemi epey uzun sürdü ve herkes ağır bedeller ödedi. Ama artık bunu geride bırakmak zorundayız. Plağın bu yüzü yetti, şimdi diğer yüzünü dinleme zamanıdır. Liderimiz Talabani, bunu hep istedi ve bu yönde çok çaba harcadı. Biz de onun yolunda yürümeye devam edeceğiz.

Haberin Devamı

‘El Nusra, Esad’ın elini güçlendiriyor’
Suriye’deki durumu nasıl görüyorsunuz?
El Nusra ve benzer örgütler, Esad’ın işini kolaylaştırıyorlar. Bunlar, açıkça El Kaide’nin uzantısı olduklarını açıkladılar. Uluslararası toplumun büyük aktörleri de bu durum karşısında kaygılı ve tereddütlü bir tutuma sürüklendiler. Böylece Esad’ın konumu daha güçlü hale geldi. Suriye’de sorun bir Libya modeliyle, bir Yemen modeliyle çözülemez burada olamaz. Tek çare, müzakereler yoluyla bir geçiş modelidir.
Türkiye bu süreçte nasıl davranmalı?
Türkiye’nin büyük imkânları ve avantajları var, bu modeli hayata geçirmek için. Bir defa El Nusra gibi gruplara desteği bırakmalı ve onları engellemeli. Rojava Kürtleriyle de iyi ilişkiler kurmalı. Salih Müslim’in Türkiye’ye davet edilmesini ve orada yetkililerle görüşmesini bu açıdan çok olumlu bir adım olarak görüyorum.
Ya Kürtlerin kendi aralarındaki çekişmeler, mesela KDP ile PYD arasındaki gerilim?
Gerilim var, doğru. Bunların hızla çözülmesi lazım. Nitekim Başkan Barzani, hazırlık komitesine bir mektup gönderdi. Rojava’daki durumu yerinde incelemek için bir komite oluşturulmasını önerdi. Komite, ziyaretler sonrasında bir rapor hazırlayacak ve başta kendisi olmak üzere diğer taraflara sunacak. Dün Cemil Bayık’la Kandil’de bir araya geldik, mektubu kendisine okuduk, o da bunu olumlu bulduğunu söyledi.

Haberin Devamı

-BİTTİ-