Murat Özken

Murat Özken

murat.ozken@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Farkında mısınız?
Bu aralar memlekette netameli her işin müsebbibi matbaacı çıkıyor.
Milyonu aşkın gencin girdiği üniversite sınavında ‘şifre’ olduğu anlaşılıyor...
Sınavı organize eden kurumun başındaki zat-ı muhterem...
“Matbaacı çocuğun işgüzarlığı” diyor.
(Matbaada -artık nasıl üstün zekaya ve de hasta ruha sahipse- bir çocuk varmış. Üşenmemiş, mesai yapmış, onca soruyu çözmüş filan, sonra da şifrelemiş. Vay anasını sayın seyirciler!)
Devletin savcısı, polisi, bilişim uzmanı; üç gündür de o matbaadaydı zaten...
Niye girdiler, ne bulmayı umuyorlardı, merak ediyor insan.
Şahsi görüşüm; dostlar alışverişte görsün!
* * *
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı seçim beyannamesinde, İzmir’e ‘tek’ paragraf ayrılmış ya...
AKP’liler, ‘çalakalem hazırlanmış’ türünden, ‘haklı gibi’ görünen eleştiriler getirdiler ya...
Üst düzey bir CHP’li...
Güldürürken düşündüren, düşündükçe güldüren bir açıklama yapmasın mı...
İzmir’le ilgili kısım, ‘matbaa’da eksik basılmış!!??
Bak sen şu işe...
Bir işgüzar matbaacı vakası daha!
Artık nasıl bir matbaacıysa...
Bir tek İzmir’le ilgili kısmı eksik basmayı başarmış!
* * *
Matbaa sektöründe birşeyler oluyor.
Ne dolaplar döndüğünü; çözse çözse Behzat Ç. çözer!
* * *
Ben bunlara yoğunlaşmışken...
İzmirli matbaacılardan; “Seçim geliyor ama kimse bize iş vermiyor” şeklinde bir çıkış gelmesin mi...
Vermezler tabii kardeşim...
‘İşgüzar’lık yapıyor, her işi yüzünüze-gözünüze bulaştırıyorsunuz!
* * *
Sadece bizim ülkemize has milyon tane absürdlük var...
Onlardan biri de şu:
Hani herhangi bir filmde, herhangi bir karakterin ışığında, herhangi bir meslek grubu -örnek veriyorum; hemşireler/özel birşey değil aklıma geldi sadece- biraz kötü gösterilir ya...
Hemen o meslek grubunun çatı kuruluşu açıklama yapar...
“Böyle hemşire yok! Kınıyoruz!”
Şahsen, “Böyle matbaacı yok” türünden bir çıkışın geç bile kaldığı kanaatindeyim...

BLOG

TURDAL ŞENTÜRK:
23 Nisan tarihli yazınızı çok beğendim, tebrik ederim. Öncelik sıralarını çok güzel anlatmışsınız. Yaya kaldırımları kuşatılmış, adım atacak yer yok. Yolların hali perişan, çözüm bulan yok. Yeşil alanlar genellikle bakımsız, ilgilenen yok. Bunlar çok fazla para ve uzmanlık gerektirmez herhalde. İnönü Caddesi’nde yarın öbür gün metro biter, yaya kaldırımları yeniden yapılır, düzenlenir. Ama biliyorum ki, araçlar için bir tane cep park yeri düşünmezler. Böylece onlar da yaya kaldırımlarına park ederler! Daha da kötüsü, tüm kaldırımları, her zaman olduğu gibi dükkan sahipleri; masalarla, sandalyelerle, dolaplarla, tezgahlarla doldururlar. Bunlar, küçük ayrıntılar ama, ilgililer, yetkililer ilgilenmediği için kentte yaşam kalitesini düşürüyor.