Ebru Şallı ‘sevgili gibi olduğu’ Cem Yılmaz’ın bostanına el koymuş.(Posta Gazetesi) Turşu kurup, salça kaynatıp sağlıklı beslenme boyutuna geçirecekmiş ünlü komedyeni. Hal böyle olunca yemesine içmesine düşkünlüğüyle bilinen Yılmaz; çareyi tuzuna, kolesterolüne, göbeğine asla karışmayan eski eşi Ahu Yağtu’yla tatile kaçmakta bulmuş sanırım. Ohhh, bence gönlünce yiyip içiyor teknesinde. Valla Şallı’nın yerinde olsam, o bahçeye elimi sürmem. Zira o kurduğu turşuları ve kaynattığı salçaları Yağtu ve Kemal’in mideye indirme olasılığı hayli yüksek. Şaka bir yana son günlerin çok konuşulan konusu Ahu - Cem birlikteliği. Tekrar barışacaklar mı? Yoksa Kemal için mi bir aradalar?
Oldukça köklü bir özel okulda, uzun yıllardır küçük yaş gruplarına öğretmenlik yapan bir arkadaşım boşanmış velilerinin çocukları için zaman zaman eski eşleriyle tatile çıktıklarını söyledi. “Ayrı odalarda kalıyorlar, düzeyli bir ilişki içindeler. Çocuklarına ‘Biz ayrıyız ama sizin için bir araya geliyoruz’ duygusunu hissettiriyorlar” diye anlattı.
“Zaten hemen hepsi bir profesyonele danışarak atlatıyor bu süreci” diye de ekledi. “Peki ya aynı odalarda kalırlarsa ne olur?” diye sordum. “Aklı ermeyen bir yaşta sorun olmayabilir. Ama ilerleyen zamanlarda bu sürecin çok dikkatli yönetilmesi gerekir görüşündeyiz” dedi.
Mütevazı Olmak kolay mı?
Bütün gün hava caka peşinde, markalar içinde, restoranların önündeki bol takipçili hanım kızlarımız.
Ve bazı ünlü oyuncu, model ve şarkıcı starlarımız. Bir bakıyorsunuz öyle bir paylaşımda bulunuyorlar ki ters düz ediyorlar ortamı. Bir haller; sözcükler, hayranları kabul ettiği takipçilerine alttan alıcı cevaplar. Oturup ağlarsınız, o derece. İki saat evvel, en marka dapdaracık pantolonla şuh pozlar vermiş.
Sonra hopp Allah’ın isimleri, ayetler, şükür halleri… Kendilerini de inandırmışlar derin, hassas ve mütevazı falan olduklarına. Mütevazılık birkaç resimle, davranışla, özlü sözle, çay bahçesinde çay içmekle, metroya binmekle, parka uzanıp üzüm yemekle, çocuklarına makarna pişirmekle olsaydı! İnsanlara iyi, sıcak, hassas davranmak da değildir mütevazılık. Ona kibarlık, insaniyet, görgü filan deniyor.
Egonun babası
Hele “Mütevazıyım, mütevazı yaşıyorum” dediğin anda ya da sırf insanlara cici davrandığın için mütevazı olduğuna inanıyorsan baştan kaybediyorsun
o misyonu. Çünkü, ‘Bundan daha fazlayım, ama alttan alıyorum. Daha çoğunu yapabilirim ama duruyorum. Onlardan üstünüm ama üstten bakmıyorum’ hissiyatı taşıyorsun demektir ve bu egonun babasıdır! Gerçekten mütevazı insan, yaptığı şeyin mütevazılık olduğunun farkında bile olmayandır. Bir yaşam biçimidir. Doğal seyreden bir süreçtir. Doğarken ruha üflenen bir değerdir, huydur, sudur.
Bergüzar - Halit Ergenç çiftine bakın. Hayatlarına, giyimlerine, yaşantılarına, tatillerine ve duruşlarına.
Hep aynı çizgideler. Çevreye karşı kaba, ukala ve sert olmadıkları gibi; sürekli 32 diş gülümseme vaziyetinde de değiller. Çünkü; çabaları, ‘Bizi böyle görsünler’ gibi bir dertleri yok, oldukları gibiler. Fransa Cumhurbaşkanı’nın kızı Flora Hollande, Paris’te 40 m2 ev kiralarken dolandırılmış. Eğer dolandırılmasaydı da 40m2’lik bir evde oturduğunu ilan etseydi, sosyal medyadan ya da oradan buradan, bunun stratejik bir hareket olduğunu düşünebilirdik.
Muhtemelen böyle bir vaka olmasaydı nerede ne şartlarda yaşadığını bilmeyecektik. Şu anda sosyal medyada çok takipçisi olup, aralıklı olarak alçak gönüllü paylaşımlarla takipçilerini ağlatanların büyük çoğunluğu akıl oyunu oynuyor. İyi yapıyorlar. Böyle saf takipçiye böyle kurnaz paylaşımcı lazım! Ne demiş atalarımız “İş bilenin kılıç kuşananın.”
