Neslihan Özyükseler Tanış

Neslihan Özyükseler Tanış

ozyukselerneslihan@gmail.com

Tüm Yazıları

Bir sabaha daha sağlıkla uyandığımız için şükretmekle güne başlamamız gerektiğini öğrendik, okuduk yıllarca. Öyle günler geçiriyoruz ki her an yaşadığımıza şükrediyoruz zaten. Tabii burada; gerçek, kalpten hissedilen ve tek başına yaşanılan şükür hissinden söz ediyorum. Sosyal medyada olup olmadık her fotoğrafın altına yazılan #şükür #çokşükür etiketleri bende o duygudan ziyade “Ohhh ne güzel geçirdim X’e”, “Y’ye nispet olsun”, “El alem, yaşadığım şaşaayı görsün” tarzı hissiyat yaratıyor. Neyse konumuza dönersek, sonrasında günlük koşuşturmacamıza dalıyoruz. Büyük resmi, dünyayı, evreni ve ülkeyi bir tarafa bırakıp, kendi küçücük dünyamıza sarılıyoruz.
“Çocuğu hangi okula göndereceksin?”, “Sivilcelerini hangi doktora göstereceksin?”, “Hafta sonu aldığın iki kiloyu nasıl vereceksin?” ve ”Maaşını nasıl yettireceksin?” gibi dünya için küçük bizler için büyük sorunsallarla uğraşıyoruz. Akabinde; “Akşam ne yiyeceğiz?”, “Kahveyi nerede içeceğiz?”, “Bayramı nerede geçireceğiz?” gibi çok büyük problemler saatlerimizi alıyor. Ülke savaşla uğraşırken; anneler yavruları için gözyaşı dökerken, gelin olacak bir genç kız, düğününde yağmur yağmasa diye duacı mesela… O da haklı. Yıllardır o beyaz gelinlikle açık havada salınacağı günü beklemiş. O gün yağmur yağmasın tabii. Bir evde cenaze; diğerinde doğum, birinde düğün, ötekinde boşanma… Liste böyle uzar. Tabii bunlar sırasıyla, dalga dalga her çatı altına uğruyor. Aynı ya da benzer şeyleri farklı zamanlarda yaşayıp buna hayat diyoruz. Ben de “Haftaya daha keyifli şeyler konuşalım inşallah” diye noktayı koyuyorum.

Haberin Devamı

ÇUBUĞUN ÖMRÜ

BUNA HAYAT DİYORUZ

Yeni bir dükkan açıldığında; bir ürün piyasa çıktığında, yeni bir işe başlandığında “Hayırlı olsun” tarzında bir şey söylemem gerekirse “Şansı çubuk kraker gibi olsun” derim. Çocukluğumdan beri araba - otobüs yolculukları tutar beni. Ters oturunca, çok dur kalkta, yolda yazı okusam, resim baksam feci midem bulanır. Sıcak havalarda buna baş dönmesi de eklenir. Küçüklüğümden beri en büyük kurtarıcım Ülker çubuk kraker. Geçen 40 yılda, market reyonlarına binlerce ürün eklendi. Hepsi denendi, bir çoğu sevildi.
Ama 41 yaşındayım hâlâ çantamda çubuk krakerle dolaşıyorum. Hesaplayın kaç sene! Ee tabii sadece benim için üretilmiyor. Yıllardır market reyonlarında olduğuna göre benim gibiler çok olmalı. Üstelik artık bir sürü marka benzerini çıkardı. Şu aralar Torku’ya taktım. Diğerinden bir tık daha kalın ve daima yanık, kıtır kıtır. Dönüşümlü takılıyorum. Oğlum da bayılıyor. Bazen beraber yoğurda batırıp yiyoruz. Yolda midesi tutanlara, hamilelere ve reflüsü olanlara duyurulur.

Haberin Devamı

‘BANA ÖYLE BAKMA’

Sevgili Vefa’ya (Enver) “Roman fabrikatörüsün sen” diyorum, gülüyor. O kadar hızlı yazıyor, seri çalışıyor ki kıskanmamak elde değil. Yeni romanı ‘Bana Öyle Bakma’ da, (Novus Yayınevi) eğlenceli anlatımıyla günümüz metropol dünyasını güzel yaşatan bir Vefa Enver romanı. Hırslı ve çekici iş kadını Pınar intikam yolunda aşkla tanışıyor. Etrafımızda öyle çok Pınar var ki, burnu yere düşse almayacak sanıyoruz. “İşten başka şeyi gözü görmez” diyoruz. Sevmez, kırılmaz ve üzülmez sanıyoruz ama aslında en derin duyguları onlar kimselere göstermeden yaşıyorlar, bilmiyoruz. Eve kapanıp, gündemden bir süre uzaklaşıp kahve, kitap keyfi yapmak isteyenlere, yazın son günlerinde sahilde güneşlenmeyi düşünenlere, uçak ya da otobüs seyahati için keyifli kitap arayanlara tavsiyem olsun.