“İyilik bulaşıcıdır” deniyor ya son zamanlarda, ‘Kişisel Gerilim’ ve ‘Dişisel Gerilim’ kitaplarının başarılı yazarı İdil Hazal Kohen’in son romanı ‘İyilik’te biraz fazla bulaşıyor o iyilik…
Genç bir kız ve erkek tesadüfen yaptıkları iyiliklerden sonra hayatlarında çok güzel olayların gerçekleştiğini fark ediyorlar. İstem dışı bunu yaşadıkları kasabada herkese yayıyorlar. Sonra ne mi oluyor?
İyilik hırsa bürünüyor, insanlar iyilik yapmak uğruna birbirinin gözünü oymaya başlıyor.
Herkes şahsi çıkarları için iyilik yapmaya kalkıştıkça, kasabada neredeyse savaş çıkıyor!
İyilikten güç alan kocaman, kara ve aç bir kötülük yayılıyor etrafa. Karşılık biçilen bir iyi niyet gösterisi, pazarlığa soyunmuş ticari bir anlaşma kadar basitleşebiliyor. Fakir, zengin; zengin, fakir oluyor. Ve kim kimin yerine geçse, sanki o evreleri hiç yaşamamış gibi düşman kesiliyor diğerine.
Alışılmışın dışında, enteresan bir romana imza atmış bu sefer İdil. Önümüz kış…
Dizlerinizde battaniye, yanınızda sıcacık çayla keyifli olabilir. Hatta pijamaları hiç çıkarmadığınız bir gün çalın hayattan! Pasaklı pasaklı gezinin evin içinde.
Laf aramızda ben bunu ara ara yaparım, çok da iyi gelir. Bu iyiliğimi de unutmayın! Bulaşsın hepinize…
ÜNLÜ DOMESTİKLER
Düşünün kimleri kastediyorum… Geçmişlerinde oldukça ‘hareketli’ ve acayip ‘renkli’ yaşamları olan bazı ünlü mankenler, oyuncular ve şarkıcılar evlendikten sonra:
1) Acayip sade giyinmeye başlıyorlar. Dekoltesiz, desensiz ve az parçalı; kimi zaman aşırı spor, sıradan şeylerle çıkıyorlar ortalığa…
2) Mutfağa merak sarıyorlar. Yaptıkları yemekleri ve kurdukları sofraları, sosyal medya ve basın aracılığıyla sürekli ortaya dökme halindeler.
3) Çocuklarına olan sevgilerini sık sık gösterme eğilimindeler. Makarna pişirirken, denizde yüzerken, ödevlerine yardım ederken, sarılırken… Hep gözümüze gözümüze sokuyorlar.
“Tam zamanlı ev kadınları bu numaraları yemez” diyorum… Yani evinin işini, yemeğini kendi yapan; çocuklarına kendisi bakan kadınlardan söz ediyorum…
Ama bakıyorum nasıl övgü dolu methiyeler!
Kimileri “Ayyy bak, o da aynı sıkıntıları çekiyor” diyerek avunuyor saf saf…
Bazı aşırı iyi niyetliler de “ Yaaa ben akşam yattığım yeri bilmiyorum, bu kadınlar nasıl her şeye yetişiyorlar?” (spora, sahneye, diziye, çocuğa, yemeğe) diye…
Arkadaşlar! Hepsi strateji… Arkada koca bir ekip var!
Lütfen sosyal medyayı film izlermişçesine izleyin. Özenmeyin, moralinizi bozmayın. Kişilere anlam yükleyip, sonrasında hayal kırıklığına uğramayın…
AKILLI BAVUL
Abu Issa Holding’in sahibi Katarlı iş adamı Ashraf Abu Issa’nın seyahat tutkusuyla hayat bulmuş olan, benim tabirimle ‘seyahat imparatoru’ Mosafer akıllı bavullar piyasaya sürmüş.
Blue Smart adıyla hayat bulan valizlerle, valizinizi uzaktan kumandayla kilitleyip açabilir, kilosunu ölçümleyebilir, telefon, tablet, bilgisayarlarınızı şarj edebilir ve kaybolan bavulunuzu cep telefonunuzla takip edebilirsiniz…
“Siz” diyorum çünkü benim elime bu bavulu verseniz de ben bunu kullanamam, ilk seferde elimde kalır!
Öte yandan bunlar harika özellikler ama yeterli değil…
Sayın Ashraf Abu Issa’dan ricamdır: Gideceğim yere göre eşyalarımı hazırlayan, katlayıp düzgünce yerleştiren, buruşmadan taşıyan, döndüğümde içindekileri yerlerine geri koyan ve kirlilerle temizleri ayıklama becerisine sahip bir bavul rica ediyoruz.
Yolculuk esnasında küçük çocukları oyalama özelliği de olsun demiyoruz tabii… O kadarı da fazla!
Bu taleplerimin hepsi siz değerli okurlarım için elbet… Demin dediğim gibi önüme uzay mekiği koysanız, “Ben yürüyerek gideyim” derim.
