Neslihan Özyükseler Tanış

Neslihan Özyükseler Tanış

ozyukselerneslihan@gmail.com

Tüm Yazıları

Yaşamıma biraz yukarıdan baktığımda; matematiksel zeka ve analitik kapasitemi artırabilmiş olsaydım hayatımın pek çok alanında daha iyi şeyler çıkartabileceğimi biliyorum.

Bu farkındalığımın bana artık bir faydası yok ama oğlumun geleceği için birtakım önlemler almama yararı olur inşallah…

Cosmopolitan ve ALL Dergi’lerinde köşe yazdığım yıllarda Yazı İşleri Müdürü ve Genel Yayın Yönetmenim olarak beraber çalıştığım sevgili Aslıhan Lodi’nin şu an çok satanlar listesinde olan ‘Matematik Köyü’nün Delisi Ali Nesin’ adlı kitabı önüme ışık gibi doğdu.

Haberin Devamı

Aslı, Aziz Nesin’in oğlu Ali Nesin’in Şirince’de hayata geçirdiği Matematik Köyü’ne giderek ünlü matematik profesörüyle röportaj yaparak oluşturmuş kitabı.
Aziz Nesin, Ali Nesin’i karşısına almış; oğlunun matematik kafası olduğunu, bu tür insanların çok tutkulu olduklarını, bir tutku için hayatlarını ziyan edebileceklerini söylemiş.
Nesin, babasının bu uyarısını dikkate alarak daima kumardan uzak durmuş mesela.
“Kendimi bir dünyada kaybetmekten çok haz alıyorum. Saçma sapan bir bilgisayar oyunu da olabilir bu; kumar da olabilir; dünyada kimsenin çözemediği bir matematik problemi de” diyor.
Ali Nesin, orta ikideyken şair Halim Şefik’in kızına okulda matematik dersinde ne okuduklarını sormuş.
“İspat yapıyoruz, neyin neden olduğunu öğreniyoruz” demiş Ayşe Güzelson.
“Neyin, neden olduğunu öğrenmek ne müthiş bir şey! Allah’a yaklaşmak işte böyle bir şey olmalı” diye düşündüğünü anlatıyor Nesin.
Bu bölüm, hayatını matematik alanında şekillendirmesinde önemli bir detay olduğunu hissettirdi bana.
Kitapta altını çizdiğim birçok cümle var, işte 2 - 3 tanesi:
“İki evi olanın aslında hiç evi yoktur.”
“Aynı müziği paylaşmadığın insanla gerçekten samimi olamazsın.”
“Çöle bıraksalar başarılı olacak çocuklardık. Marifet onları başarılı değil, olağanüstü yapmaktır.”
“Hırslı değil çok tutkuluyum.”
Türkiye’deki eğitim sisteminden, babası Aziz Nesin’le olan çocukluğuna; ailesinin dağılışından, Paris’te kendisinden 10 yaş büyük üç çocuklu bir kadına olan aşkına; ilk karısı, ikinci karısı ve toplam dört çocuğuyla olan hikayesine... Matematiğe duyduğu tutkusundan, vakıf için yaptığı çalışmalara; dostu ve yoldaşı Sevan Nişanyan’la olan hikayelerinden, Paris’te çok parasız, çöpten sebze toplayarak ama daima çok ama
çok çalışarak geldiği şimdiki noktaya kadar
neler neler anlatıyor.

Haberin Devamı

‘Eltinin kızı piyano çalıyor’ demek yerine

Malum bayram sonu okullar açılıyor. Çocuklarımızı en popüler okula gönderip, iki hatta üç yabancı dil öğrenmelerini sağlayarak, çoğunlukla kendi çocukluğumuzda yapamadığımız aktivitelerle yaşamlarını zenginleştiriyoruz.
Ve onların birer deha olmalarını hayal ediyoruz...
Ne istediklerini onlara sormadan… Yeteneklerini hesaba katmadan…
Komşunun oğlu at biniyor; eltinin kızı piyano çalıyor, görümcenin ikizleri satranç oynuyor diye faaliyet seçiyoruz.
Hangisi nerede fark yaratacak? Çoğu kaynayıp gidecek maalesef...
İşte özellikle çocuklarını sosyal yarışta bir numaraya çıkarma gayretindeki ailelerin bu kitabı okumalarını öneririm.
“Yazılanlar illa doğrudur” demiyorum. Bunlar Ali Nesin’e ait görüşler, deneyimler…
“Çocuklarınıza hayal kurmaya, hiçbir şey yapmadan düşünmeye zaman bırakın” diyor mesela…
Belki içinden 1 - 2 cümle, hatta hepimize bambaşka bir cümle dokunur…
Rafine ama sıradan; eğitimli ama prototip bir nesil yerine.
Yaratımlarındaki biricikliğin peşine düşüp kendi gerçekliklerini arayan çocuklar ve gençler yetişmesi, ufkumuzun açılmasına yardımcı olur.