Nihat Ali Özcan

Nihat Ali Özcan

naozcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

PKK, Nusaybin, Yüksekova ve Şırnak’ta çoğu çocuk militana tahkim edilmiş hendeklerin gerisinde “şehir savaşı” yaptırıyor. Kısa süre önce benzer manzara Sur, Silopi, İdil ve Cizre’de vardı.
“Uzatılmış halk savaşının” şehir versiyonu PKK liderlerinin stratejik aklının, aradan geçen kırk yıla rağmen ne kadar ham olduğunu gösterdi. Karayılan’ın gizleyemediği “savaş” pişmanlığının arkasında sadece çok sayıda militan kaybı değil, PKK jargonuyla, “askeri yetmezlik” ve “maceracılık” da var.
Karayılan birkaç gün önce tüm birimlere gönderdiği mesajında şunları söyledi. “Yani ordu bütün her şeyiyle gençlere karşı savaşıyor. Halbuki bu şehirlerde bu düzeyde bir savaş yaşanmasına gerek yoktu. Aksine, eğer onlar sıradan yaklaşsaydılar, bu hendek sorunları bir şekilde çözülebilirdi.”
“Şehir savaşı” emrini veren Karayılan, topun icat edildiğinden habersiz şatosunu korumaya çalışan Ortaçağ lordları gibi davrandı. Birbirinden kopuk şehirlerde hayatlarını hiçe saydıkları çocuklardan oluşan “serflerini” ellerine tüfek vererek ölüme gönderdi. Onları hendeklerin ve patlayıcıların gerisinde kalkan yaptı. “Teorik olarak” büyük kitlelerin ayağa kalkarak işi bitireceğini sandı. Kandırılmış olabilir! Bu durumda PKK geleneği olan “soruşturma komisyonuna” bir “özeleştiri” vermesi gerekir.
PKK tarihi, Engels’in dikkat çektiği “köylü savaşı” merakı ile komutanlık fantezileri için savaşçılık oynayan ve çok sayıda insanın hayatına kıyan, “stratejik hatalar” ve yetersiz liderlerle dolu. Şimdilerde fırıncık yapan, iki eşiyle mesut bir hayat süren, vaktinde birinci dereceden akrabalık kontenjanından üst düzey komutanlık yapmış Osman Öcalan gibi
Şırnak’ı ele geçirmeye teşebbüs eden, ancak başarılı olamayan PKK’ya karşı TSK, Ekim 1992’de, kuzey Irak’ta büyük bir operasyon başlatmıştı. PKK bu operasyonda kinetik enerjisini kaybederek “köylü savaşına” tutuştu. Başka bir ifadeyle, tam bir “çakılı topçu” haline geldi. Köylü savaşının bu ilk versiyonundan PKK’yı Talabani kurtardı. Onları yedeğine alarak Zele’ye götürdü.
PKK ikinci stratejik hatasını takip eden yıllarda yaptı. Halkı devletle karşı karşıya getirip ardından da “toz” oldu. 1989 da başlayan sokak eylemleri 1995’te birdenbire kesildi.
Bugün de PKK, hükümet, asker, polis nasıl olsa bir şey yapmaz/yapamaz alışkanlığıyla “köylü savaşını” şehirlere taşıdı. Büyük bir yıkıma neden oldu. Sıradan insanların emeklerini, hayatını, hayallerini askeri fantezileri uğruna çarçur etti.
Bahar geldi ve Karayılan militanlarına dağlarda eylemlere başlayın talimatı veriyor. Bunca yıldan, dersten sonra eski alışkanlıklardan vazgeçmeyerek “köylü savaşını” şehirlere taşımakta ısrar etmek stratejik hamle değil, olsa olsa Mao’nun dediği gibi, “avare asi pratiği” olur.