Nihat Ali Özcan

Nihat Ali Özcan

naozcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Her seçim sonrası iki konuda tartışma kaçınılmazdır. Birincisi, seçim sonrasına olacaklara dair tahminlerdir. Seçimi kazananın iç ve dış politikadaki olası yaklaşımları, ekonomik düzenlemeler. Diğeri partilerin, liderlerin hezimeti/başarısı üzerine yürüyen bitmez tükenmez tartışmalar. Ayrıca tartışmalar, özellikli bazı şehirlerde üzerinde yoğunlaşır. Tıpkı Diyarbakır gibi.

Seçimlerde Diyarbakır’ı öne çıkaran konu Halkların Demokrasi Partisi’nin “kalesi” olarak görülmesi. Nitekim HDP, 7 Haziran 2015’de 11 milletvekilinin 10’nu, 1 Kasım 2015 Milletvekili Genel Seçimlerin de 9’unu aldı. Halkın doğrudan cumhurbaşkanını seçmek için sandığa gittiği 2014’te de HDP adayı Selahattin Demirtaş Diyarbakır’da oyların %64 ünü aldı.

Haberin Devamı

Son seçimlerinin üzerinden dört yıl geçti. Bu sürede içeride ve dışarıda, güvenlik sorunlarında, ekonomik alanda önemli gelişmeler/değişiklikler yaşandı. HDP’li seçmenlerin kararlarını yakından ilgilendiren uzunca bir liste var. PKK ile yürütülen çözüm sürecinin sona ermesi, PKK’nın şehir savaşı denemeleri, bazı şehirlerin yıkıma uğraması, yeniden inşası artan psikolojik ve sosyal sorunlar bunlardan öne çıkanlar. Yine Suriye’de yaşanan gelişmeler, Kuzey Irak Kürt yönetiminin bağımsızlık referandumu ve Afrin operasyonu seçmen tercihlerini etkilemiş olmalı.

Kimlik tartışmalarının ötesinde, ekonomik sorunlar, aday tespitinde partilerin kararları, Selahattin Demirtaş’ın tutuklu olması da seçmen kararı üzerinde etkili olmuş görünüyor. Bu çerçevede ittifak sistemi Saadet Partisi’nin Diyarbakır’da varlık göstermesine yardım etmiş görünüyor.

Seçimlerin yapılması, HDP’nin yüksek oranda destek alması PKK için bir “meşruiyet” ve propaganda aracıdır. Bu sebeple örgüt, seçim öncesinde terör eylemi yapmayacağını ilan etti.

Bu seçimde de Diyarbakırlı seçmen parti tercihini ağırlıklı olarak “kimlik” odaklı yapmayı sürdürdü. HDP’nin oy oranının yüksek olması iki yönlü mesaj içeriyor. PKK’ya verilen mesaj, “politik hedeflerin” konusunda ortak paydalarımız var ancak şiddet içeren “stratejini” tasvip etmiyorum. Hükümete mesaj şu: Örgütün istediği gibi kitlesel olarak sokakta değilim. Ancak bu sizi tasvip ettiğim, onları tasvip etmediğim anlamına gelmez.