Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

3 yaşına kadar, bir çocuğun beyni, bir yetişkinin beyninden 2.5 kat daha hızlı çalışır.

6 yaşına kadar bir çocuğun beyni bir profesörün beyninden 2 kat hızlıdır.

12 yaşındaki çocuklardan, okul öncesi eğitim almış olanlar, zeka testlerinde, okul öncesi eğitim almamış çocuklardan 5 puan daha fazla alıyor.

Sonuçlarını çok tartıştığımız PISA sınavlarında, okul öncesi eğitim almış Türk öğrenciler, okul öncesi eğitim almamış Türk öğrencilerden 42 puan daha yüksek not alıyor.

Oxford Ünviversitesi’nin araştırmasına göre okul öncesi eğitim sadece ilköğretimi değil orta ve lise eğitimini de etkiliyor.

Haberin Devamı

Alt alta daha bir sürü madde yazabilirim okul öncesi eğitimin önemini anlatmak için ama Türkiye’nin sorunu okul öncesi eğitimin önemini kavrayamamak değil derslik sayısındaki eksik. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2004’te, “Bir yerde cami çoksa oraya hastane yapılması daha isabetli olur” demişti. O dönem Türkiye’de 353 kişiye bir cami, 60 bin kişiye bir hastane düşüyor, kadrolu 21 bin doktora karşılık 66 bin imam devlette görev yapıyordu. O günden bugüne, özellikle sağlık alanında üst üste yatırımlar yapıldı, hastane ve doktor sayısında ciddi bir artış sağlandı.

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Türkiye’nin 77 bin dersliğe ihtiyacı olduğunu açıkladı önceki gün. Çocukların gelişime en açık olduğu dönemi ıskalamamak için hayır sahiplerini ve özel sektörü de bu işe dahil ederek belki de devlet eliyle bir kampanya düzenlemek gerekiyor. Hatta devlet ve yerel yönetim ihalelerinde, sözleşme maddesi olarak, devletin arazisini vereceği yerlere projesini de devletin vereceği okullar yapma şartı bile getirilebilir. Yeter ki çocukların en kıymetli zamanını boşa harcamayalım...

FATİH SULTAN MEHMET’E BORÇ

Okul öncesi eğitimin babası olarak kabul edilen kişi Alman eğitimci Froebel’dir, ilk anaokulunu da 1840’ta açmıştır.

İtalyan eğitimci Montessori de, zihinsel engelli çocuklar için uyguladığı eğitimin normal çocuklarda da işe yaradığını fark edince 1907’de Roma’da ilk çocuk evini açmıştır. Kayıtlara göre ilk yuva da, 1911’de Londra’da açılmıştır.

Haberin Devamı

Burada Osmanlı İmparatorluğu için büyük bir parantez açmak lazım. Osmanlı, Fatih Sultan Mehmet döneminden beri Sıbyan Mektepleri vasıtasıyla çocuklara eğitim veriyordu. Üstelik çocuklara eğitim verecek kişilerin, edebiyat, geometri gibi dersler de okumuş olan medrese mezunu olmaları gerektiği de yine Fatih Sultan Mehmet tarafından kural olarak belirlenmişti.

Osmanlı İmparatorluğu, duraklama ve gerileme devrinde bile çocukların eğitiminden vazgeçmedi ve 4 yaşından itibaren, kız-erkek karışık Sıbyan Mektepleri çalışmaya devam etti. Hatta 1913’te Eğitim Nazırı Emrullah Efendi döneminde çıkarılan Tedrisat-ı İptidaiye Kanunu Muvakkatı’nda da ana okullarının ülkenin her yanında yaygınlaştırılması emredilmiştir.

Cumhuriyet ilan edildiğinde de ülke genelinde 80 civarında anaokulu bulunuyordu.

Özetle eğitimde çok ileriden, çok geriye gittiğimizin en somut ispatıdır okul öncesi eğitim...

HER GENERAL KAHRAMAN DEĞİLDİR

Osman Pamukoğlu’nun satış rekorları kıran kitabı ‘Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok’ kitabı çok çarpıcı bir bölümle başlar. 1993’te geçen o bölümde, dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş’in Hakkari Dağ ve Komando Tugayı’na gidecek komutan bulamamanın sıkıntısını yaşadığını anlatır Pamukoğlu. Hatta mecbur tutulursa istifa edeceğini söyleyen bir kurmay albay olduğundan da söz eder anılarında. Komutanların, cephede en önde, askeriyle birlikte savaştığı nadir ordulardan biridir Türk Ordusu ve kitabın giriş bölümünü okuduğumda çok sarsıldığımı hatırlıyorum.

Haberin Devamı

Bu hafta, helikopter kazasında şehit olan Tümgeneral Aydoğan Aydın, görev yaptığı tüm rütbelerde, askeriyle birlikte savaşan, Türk Ordusu’nun kahraman generallerinden biriydi. General Aydın ve benzerleri dağlarda kahramanca görev yaparken, başka generaller, imzasız bir ihbar mektubu ve beraberinde gelen ses cd’si nedeniyle, aynı kazada şehit düşen ve o dönem Songül Binbaşı diye bilinen Yarbay Songül Yakut’un “iffetsiz olduğu” iddiasıyla istifasını istiyorlardı.

Songül Binbaşı, o dönem “Kendi yetiştirdiğiniz subaya değil imzasız bir mektuba güveniyorsunuz” dedi, cd’de yer alan ses kaydının kime ait olduğunun belirlenmesi istedi, suçlandığı ses cd’si aktarırken silinir diye kendisine teslim edilmedi, yer yer mobbinge’e varan uygulamalarla karşılaştı, ordudan atıldı, çok sevdiği üniformasını bir süre için bile olsa çıkarmak zorunda kaldı.

Tekrar üniformasına kavuşmak için yıllar süren bir mücadele verdi ve sonunda adı şehitler listesine yazıldı.

Her general kahraman değildir bu ülkede, 15 Temmuz darbe girişiminde hepimiz çok net öğrendik bunu.

Ama biz öğreninceye kadar çok sayıda insan çok ağır bedeller ödedi...

ZEYTİNE DAİR...

Bu aralar Meclis’teki yasa tasarısı nedeniyle her yerde zeytin ağaçları ve zeytinciliği koruma gerekliliği üzerine yazılar yazılıyor.

Ülkemizdeki zeytin ağaçlarının 27 milyonu aşısız, meyve vermiyor.

İç savaş yaşayan Suriye’nin zeytinyağı üretimi bizden 62 bin ton fazla.

İspanya ve İtalya’da ağaç başına verim 45-50 kilo seviyelerinde, Türkiye’de 10-15 kilo aralığında.

Zeytin üretiminde dünya beşincisi ama zeytinyağı üretiminde dokuzuncu sıradayız. Dünya ihracat pazarında binde 8’lik bir payımız var.

Zeytin ağaçlarını ve zeytinciliği korumak elbette önemli ama verimliliği artırmayı, rakip ülkelerdeki pazarlama stratejilerini, marka yaratma başarısı gibi alanları da konuşmazsak tüm ülke zeytin ağaçlarıyla kaplansa da fark etmeyecek.