Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yassıada’da yargılamalar bitmiş, idam ve müebbet hapis cezası alanlar İmralı’ya sevk edilmişti. İmralı’da 200’den fazla subay, mermileri namluya sürüyordu.  MBK’nın kararlarını beğenmezlerse, Demokrat Partilileri kendilerinin infaz edeceklerini söylüyorlardı.

Yassıada’da kararların açıklandığı gün, idam ve müebbet hapis cezasına çarptırılan sanıklar iki ayrı hücumbotla İmralı Adası’na getirildi.

İdama mahkum edilmiş olan hükümlüler elleri arkalarından kelepçelenerek birer hücreye konuldu ve orada Milli Birlik Komitesi’nden gelecek kararı beklemeye başladılar. Bu aynı zamanda Türkiye’nin en beklenmedik katliamı için geri sayımın başladığı saatlerdi...

Haberin Devamı

İmralı’da katliamdan nasıl dönüldü

15 EYLÜL

SAAT: 17.30

YASSIADA: Yassıada’da yargılamalar bitmiş, idam ve müebbet hapis cezası alanlar İmralı’ya sevk edilmiş, karar duruşmasının seyircileri Şehir Hatları’ndan kiralanan vapurla Kabataş’a dönmüştü. Başbakan Adnan Menderes halen hayata tutunmaya çalışıyordu. O sırada bir helikopter sesi duyuldu. Adaya inen helikopterden Deniz Kuvvetleri Komutanı Necdet Uran çıktı. Ada Komutanı Tarık Güryay’ı önce tebrik etti ardından çok ciddi bir halde şu soruyu sordu: “Milli Birlik Komitesi idamları onaylamazsa tutukluları bir araya toplayıp kurşuna dizdirecek misin?” Albay Güryay bu soruya tepki gösterdi, konu kapandı. Deniz Kuvvetleri Komutanı adadan ayrıldı. Bu dakikalarda idam ve müebbet hapis cezası alanları taşıyan iki hücumbot İmralı’ya yanaşmak üzereydi. İdamları gerçekleştirecek cellatlar İstanbul’dan İmralı’ya getirilmiş, görevi kabul etmelerinin ardından depodan yağlı ilmik ve zeytinyağı tenekesini teslim almışlardı.

 SAAT: 18.00

ANKARA:  Milli Birlik Komitesi üyeleri baskı görmemek adına Yüksek Adalet Divanı kararlarının görüşüleceği toplantının Çankaya Köşkü’nde yapılmasını istiyorlardı ama bu olmadı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki toplantıya gelen komite üyeleri, Meclis’in etrafında çok sayıda silahlı askerin beklediğini fark etti. Yaklaşık 600 sayfalık kararları kimse okumadı aslında. Toplantı 3 saat gibi kısa bir sürede bitti. Komite, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan için verilen idam cezalarını onadı. Yaşı gereği Bayar’ın cezası müebbet hapse çevrildi. Diğer 11 sanığın idam cezası müebbet hapse çevrildi. Dışarıda bekleyen kalabalığa açıklamanın Kabataş’taki irtibat bürosu tarafından yapılacağı söylendi.

Haberin Devamı

Kalabalık idamlar onaylandı mı diye ısrar etti, evet cevabı verildi, 12 idamdan vazgeçildiği söylenmedi. Onay kararı yine askeri jet ve helikopterle bu kez İmralı Adası’na yollandı.

İmralı’da katliamdan nasıl dönüldü

SAAT 21:00 - 22.30

ORTALIK KARIŞTI...

YASSIADA: Milli Birlik Komitesi’nin kararları saat 21:00 gibi Yassıada Komutanı Tarık Güryay’a bildirildi. Bu normal bir süreçti. Ardından beklenmedik bir şekilde Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay aradı Güryay’ı. İmralı’daki durumu sormakla yetindi, sakin cevabından sonra telefonu kapattı. Kısa süre sonra telefon bir daha çaldı, bu kez arayan İrtibat Bürosu Başkanı Albay Namık Kemal Ersun’du. Sesi telaşlı gibiydi: “Tarık şu anda Yassıada’da değil, İmralı’da olman gerekli. Adaya genç subaylar gitmiş, kötü bir olay yaşanmasına mani olalım.” Albay Güryay, hemen muhafız subaylarıyla birlikte İmralı’ya doğru hareket etti, saat 22:30’u geçiyordu.

Haberin Devamı

SAAT: 22.00

SUBAYLAR, DEMOKRAT PARTİLİLERİ VURMAYA GELDİLER

İMRALI: İmralı’ya kim tarafından gönderildiği bilinmeyen 200’den fazla subay, cezaevi müdürünün odasında ve iskelede ellerindeki otomatik tüfekleri dolduruyor, mermileri namluya sürüyorlardı. Henüz öğrenmedikleri Milli Birlik Komitesi’nin kararlarını beğenmezlerse, Demokrat Partilileri kendilerinin infaz edeceklerini söylüyorlardı.

SAAT 01.30

16 EYLÜL

İMRALI ADASI: Yassıada Komutanı Tarık Güryay, İmralı’ya vardığında gördüğü kalabalığa şaşırdı. Önce idari bina bölümüne gitti. Binbaşı Agah az sonra “Subaylar heyeti sizinle görüşmek istiyor” haberini getirdi, kabul haberinden sonra odaya en yüksek rütbesi binbaşı olan 8 subay girdi. Subayların çoğu üsteğmendi. Sözcü olan çok uzatmadı lafı: “Eğer Milli Birlik Komitesi, Yüksek Adalet Divanı’nın verdiği 15 idam cezasına uymazsa, onların yerine getirmekten korktukları kararı biz yerine getireceğiz” dedi. Albay Güryay kararları biliyor, diğer subaylar bilmiyordu. Güryay, “Hepinize hitap edeceğim” diyerek dışarıda hazır olmalarını istedi. Onlar adadan çıkınca da Binbaşı Agah’a bir emniyet kıtası teşkil etmesi emrini verdi. Güryay, genç subaylara yaptığı konuşmada asker olarak emirlere uymaları gerektiğinden bahsetti önce. Ardından karşıda ışıkları yanan binadaki mahkumların kendisine emanet olduğunu ve gerekirse silah kullanacağını, kendisine karşı çıkan subaylara da sonra kimsenin elinize sağlık demeyeceğini söyledi. Sonra idare binasına döndü. Kalabalık bir süre kendi arasında tartıştı sonra kendilerini getiren deniz araçlarına binip geri döndüler. Tehlike bu şekilde atlatıldı. Güryay daha sonra idam cezaları müebbete çevrilen Demokrat Partililerin yanına gitti. Önce Celal Bayar’a cezasının müebbete çevrildiğini haber verdi, ters kelepçelerini açtırdı. Sonra da diğer hücrelere girdi, hepsinde aynı işlemi yaptı.

SAAT: 03.00

BAŞSAVCI ‘İDAMLARI İNFAZ ETMEM’ DİYOR!

Yüksek Adalet Divanı yargılamalarının başsavcısı Ömer Altay Egesel, Ankara’dan gelen Milli Birlik Komitesi kararlarını görünce “Ben bu şekilde infazları yaptırmam. Sadece Gürsel ve iki katip üye imza atmış. Oysa hepsinin imza atması gerekiyordu” dedi. Adadaki askerler konuyu yargı mensuplarına bıraktılar. Gerek Yüksek Adalet Divanı üyesi hâkim, gerek infaz savcısı kararların bu şekilde geldiğini, bir hata olmadığını söylediler. Egesel, infazlar için böyle ikna edildi.

SAAT: 03.30

HASAN POLATKAN İDAMA GÖTÜRÜLÜYOR

Maliye Bakanı Hasan Polatkan hücresinden alındı, idam hükmü yüzüne tekrar okundu. Daha sonra imamın dini telkinini tekrar etti. İdam gömleği giydirildi ve elleri arkadan kelepçeli olarak infaz yerine götürüldü.

İmralı’da katliamdan nasıl dönüldü

Saat 03:30’da hücresinden alınan ve işlemleri yapılan Hasan Polatkan, infaz edildiği darağacından 04:40’da indirildi.

SAAT: 04.00

FATİN RÜŞTÜ ZORLU’NUN İDAMI

Dışişleri Bakanı Zorlu, cezaevi müdürünün odasına gardiyanların önünde girdi. Yüzüne okunan kararı dinledi. Ailesine mektup yazmak için izin istedi, kağıt kalem verdiler. Mektupları bitirdi. Zorlu abdestini aldı, sonra kol düğmelerine kadar taktı. Gelen imamın dua ederken yaptığı Arapça hatayı düzeltti. Ada Komutanı Güryay’a, ailesine idama başı dik gittiğini mutlaka söylemesini tembih etti. Odadan çıkmadan kaçıncı sırada olduğunu sordu, Albay Güryay, “Ortadasın” demekle yetindi. Darağacına geldiğinde kollarının önden kelepçelenmesini istedi, kabul etmediler.

Eli titreyen celladına “Oğlum titreme, ilmik senin değil, benim boynuma geçecek” dedi. Son sözleri “Allah memleketi korusun, haydi allahaısmarladık” oldu, sandalyesini kendi tekmeledi. Cellada sadece boyu uzun olan Zorlu’nun altındaki masayı çekmek kaldı. Kıbrıs’ın Türk olmasında en büyük emeği veren, Türkiye’nin Avrupa macerasını başlatan isimdi, hayata bu şekilde veda etti. Yassıada’daki yargılamalar ve idam edilinceye kadar hiç boyun eğmedi...

Not: İmralı’daki katliam girişimini gerçekten Tarık Güryay mı engelledi sorusu önemli bir soru. Bu konuda tek kaynak, ada komutanının hatıra kitabı değil. Yüksek Adalet Divanı Üyesi Nahit Saçlıoğlu da o gece İmralı’da durumu Güryay’ın kurtardığını anlattı röportajlarında. 27 Mayıs darbesini yapanların “Dokunulmazlık isterseniz Meclis’e alalım” teklifini kabul etmeyen

Saçlıoğlu, Askeri Yargıtay’da görev yapmaya devam etti. Yıllar sonra Deniz Gezmiş’in idam dosyası önüne geldiğinde ret oyu verdi...

Milli Birlik Komitesi ipleri elinden kaçırdı

27 Mayıs askeri darbesinden sonra yürütme yetkisi 38 kişilik Milli Birlik Komitesi’ne geçti. Bu komitenin başına da Orgeneral Cemal Gürsel getirildi. Birinci gerginlik, Dündar Seyhan, Talat Aydemir, Sadi Kocaş gibi 27 Mayıs’ın örgütleyicilerinin Milli Birlik Komitesi’ne alınmaması oldu.

İkinci gerginlik, bozulan hiyerarşik yapıyla ortaya çıktı. Yaş ortalaması 41 olan Milli Birlik Komitesi’ndeki düşük rütbeli subaylar, generallerin önünde yürümeye başladılar. 3 Ağustos 1960’ta 235 general ve amiral ile 5 bine yakın subayın emekliye sevk edilmesi Milli Birlik Komitesi’ne duyulan güveni iyice azalttı. Üçüncü gerginlik, Milli Birlik Komitesi içerisindeki derin görüş ayrılığıyla ortaya çıktı. Cemal Gürsel liderliğindeki bir grup hemen iktidardan çekilip, ülkeyi İsmet İnönü liderliğindeki CHP’nin yönetimine bırakmayı isterken, Albay Alparslan Türkeş’in liderliğindeki bir grup, devrimlerin tamamlanması gerektiğini, darbeyi İsmet Paşa’yı iktidara getirmek için yapmadıklarını söyledi.

Bu keskin görüş ayrılığının sürdüğü 28 Ekim 1960’ta komite, üniversitelerden 147 öğretim üyesini tasfiye etti. Bu tasfiye, orduda yapılan tasfiyeden daha büyük bir tepkiyle karşılandı. Zaman içinde üniversitelerdeki tüm rektörler görevlerinden istifa etti. Komitede gerginlik sürüyor, taraflar bir diğerinin kendisine darbe yapacağı endişesiyle kışlalarda önlem alıyordu. Gerginlik 13 Kasım 1960’ta tasfiyeye döndü. MBK üyesi olan 14 subay, en üst dereceden emekli edilip, sürgün olarak yurt dışına askeri temsilci olarak yollandılar. Bu tasfiye, geçici Anayasanın 10. maddesine aykırıydı. “MBK üyeleri, ihanetleri mahkeme ile sabit olmadıkça komiteden çıkarılamazlar” hükmü darbe ortamında yok sayıldı. Milli Birlik Komitesi aslında o tasfiyeden sonra fiilen gücünü yitirdi.

Silahlı Kuvvetler Birliği: Türkiye’yi asıl yöneten güç

“Türk SKB”, 1961 yılının mart ayında kuruldu. İlk örgütlenme toplantısı, İstanbul’da yapıldı. Örgütün başkanlığına, Harp Akademileri’nin komutanı Tuğgeneral Faruk Gürler getirildi. İlk geniş katılımlı toplantı İstanbul’da yapıldı. Faruk Güventürk, Faruk Gürler, Namık Kemal Ersun, Halim Kural adlı subaylar silah üzerine yemin ettiler. Örgütün Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı çalışabilmesi için her kuvvetten bir temsilci belirlendi. Aynı tarihlerde Talat Aydemir de Ankara’da 72 subay ile bir araya gelerek “Mürted Protokolü” denilen bir anlaşma imzaladı. Genel inanış, bu iki grubun “Silahlı Kuvvetler Birliği” adı altında birleştiğidir. Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay’ın da destek verdiği grup yemin metnine,

Milli Birlik Komitesi’nin olumlu kararlarını destekleyeceğini de ekler. Bu da aslında ülke yönetiminde söz sahibi olacakları anlamına geliyordu. Öyle de oldu.

Milli Birlik Komitesi’nin 1 Haziran 1961’de Hava Kuvvetleri Komutanı İrfan Tansel’i görevinden alıp NATO Daimi Grubu’na tayin etme kararına, Silahlı Kuvvetler Birliği müdahale etti. Birlikler alarma geçirildi, savaş uçakları Çankaya Köşkü üzerinden alçak uçuş yaptı. Sonuçta Milli Birlik Komitesi geri adım attı. Kontrol ettikleri silahlı son grupları da Silahlı Kuvvetler Birliği’ne kaptırdılar. Silahlı Kuvvetler Birliği, Eylül 1961’den itibaren idam kararlarının uygulanmamasının orduda rahatsızlık yaratacağını açık açık dile getirdi.

Yarın: Menderes intihar mı etti, zehirlendi mi?