Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Zaman değişti, insanlar göz temasını kaybettiler ya, şimdi ayrılık yöntemleri de değişti.
Bu aralar, klasik ayrılık cümlesi olan “Sen benden daha iyilerine layıksın” bile demeye tenezzül etmiyor insanlar.

ZAMANE AYRILIKLARI...

Şu an BBC dahil dünyanın hemen her yerinde haber olan bir ayrılık hikayesi var.
Hikaye, ABD’de yaşayan ve bir süredir birlikte olan iki üniversite öğrencisine ait.
Ayrılma kararını alan genç kadın, bunu sevgilisine söylemek için 10 şarkılık bir liste hazırlamış. Şarkı adlarını arka arkaya okuduğunda çıkan mesaj da ayrılık mesajı olmuş: “Beni hâlâ öpmek istiyor musun? Çünkü ben başka birini seviyor gibiyim ama arkadaş kalabiliriz.”

Haberin Devamı

Sonuç mu, bu mesaj bir anda her tarafa yayılınca terk edilen erkek de tek şarkılık bir liste yapmış. Şarkı ne mi diyormuş: ‘Ayaktayım’. Eğer Türkçe şarkıları bilseydi Mahsun Kırmızıgül’den ‘Yıkılmadım, Ayaktayım’ ya da Nilüfer’den ‘Erkekler Ağlamaz’ şarkılarını da seçebilirdi.

Ayrı eş çocukları...

ZAMANE AYRILIKLARI...
Bilimsel veriler diyor ki, çocuklar beş yaşından önce yaşadıklarının çok ama çok azını hatırlayabilirler. Belki doğanın dengesi diyelim, çocukların fotoğrafları da, en çok beş yaşına kadar çekilir aileleri tarafından. Çocuk biraz büyür ve sonra fotoğraflar üzerinden sorular sorar, o zamanın anlatılmasını ister. Nereden çıktı bu diyeceksiniz, söyleyeyim. Ece Erken iki yaşına basan oğlu için bir doğum günü düzenlemiş. Fotoğraflara baktım, çok özenilmiş, her detaya dikkat edilmiş. Sonra bir başka not daha gördüm haberde, iddia o ki, Ece Erken, eski eşi Serkan Uçar’ı doğum gününe almamış. Umarım doğru değildir bu iddia, umarım
uydurmadır.

Bir çocuk büyüdüğünde, doğum günü fotoğraflarına bakarken süslemelerden önce, belki pastadan sonra, anne ve babasıyla olan fotoğraflarına bakar. İnsanlar, boşanırlar, karı-koca sıfatları sona erer ama anne-baba sıfatları, sadece onlar yaşadığı sürece değil, çocukları yaşadığı müddetçe devam eder. Tek bir kare fotoğraf için dahi olsa, anne-baba olmanın bir miktar daha tahammül gerektirdiğine inanan biri olarak, okuduğum haberin doğru olmadığını umut ediyorum.

Haberin Devamı

Ormanlara acil müdahale...

ZAMANE AYRILIKLARI...

İstanbul’daki ormanlara moloz döken kamyonlara kızıyoruz da bizim hiç mi günahımız yok? Ormanların insan girebilen bölümleri tam bir çöplük halinde. Binlerce pet şişe ya da naylon atıktan çok daha fazlasından söz ediyorum. Mesela Demirciköy’den Kilyos’a doğru inerken, yolun sol tarafından ormana girerseniz, oraya atılmış oturma odası grubu görürsünüz. Bahçeköy’den Tarabya’ya doğru olan orman yolunda da klozetten tutun da kırık mangallara kadar bir sürü ev eşyası var.

Adalar da farklı değil, oraları da tam bir çöplük halinde. Uzun lafın kısası, yaz başlamadan ormanlara acil müdahale gerekiyor.

Akıl, küfürden üstündür...

İngiltere’nin Türkiye’deki Büyükelçisi Richard Moore, sosyal medya mesajlarıyla bu sıralar sık sık gündeme geliyor. Hatta yazdıklarına zaman zaman küfürlü cevaplar da alıyor. Doğrusunu isterseniz polemiklerde aklın küfürden her zaman üstün olduğuna inanırım ben.

Bunun son örneği de THY Genel Müdürü Bilal Ekşi’nin İngiliz Büyükelçi’ye verdiği yanıt oldu. Olayı kısaca özetleyeyim: THY uçağında, 13 bin metre yükselikte, kabin görevlilerinin yardımıyla bir bebek doğdu. İngiliz Büyükelçi de bu haberi ‘bravo’ diyerek takipçileriyle paylaştı. Mesaja yanıt THY Genel Müdürü Bilal Ekşi’den geldi. Ekşi, teşekkür ettikten sonra, “42 bin feet yükselikte, yolcularımıza ekibimiz her türlü yardımı gösteriyor, sadece laptoplarını veremiyor” diye yazdı. Vurdu, gol oldu denir ya, işte öyle bir cevap bu tam olarak. İngiliz Büyükelçi de çok uzatmadan, rahatsız edici bir durum ama güvenlik vesaire diye konuyu kapattı.

Haberin Devamı

“Siz bize nasıl laptop yasağı uygularsınız, falan” demek yerine zekayla verilen bu cevap inanın çok daha etkili olmuştur. Akıl, küfürden üstündür, hem de her zaman..

Yeni moda, nefes ve yoga....

Nefes eğitimi acayip bir iş ve son dönemde hızla yayılıyor. Sadece parası çok, zamanı bol insanlar almıyor bu eğitimi. Önemli bir hukuk bürosunun avukatlarının mesleki becerilerini arttırmak için nefes eğitimi aldıklarını biliyorum. Aslında nefes konusunda hepimizin öğrenmesi gereken şeyler var. Mesela korku ya da panik anlarında derin derin nefes almak inanılmaz derecede işe yarayabiliyor. Gelelim yoga meselesine... Yoga bugünün modası değil, aslında çok uzun zamandır Türkiye’de var. Ancak görünen o ki şu an tam bir patlama yaşanıyor.

Nereden biliyorsun diyeceksiniz Ebru Cündübeyoğlu’ndan biliyorum. Çok eski arkadaşımdır Ebru, 20 yılı devirdik, öyle söyleyeyim. Bu aralar kimse Ebru’yu göremiyor çünkü yoga eğitmenliği dersleri almaya başladı. Tam gün eğitim veren okula gitse yaşamaya daha çok vakti kalırdı, nasıl bir eğitimse artık bu. Sonra Şişli Terakki’den arkadaşlarımın stüdyoları var, bakıyorum onlar da etkinlik üzerine etkinlik düzenliyorlar. Özetle nefes eğitimi ve yoga Türkiye’de hızla yükseliyor.