Prof. Dr. Metin Taş

Prof. Dr. Metin Taş

ymmmetintas@gmail.com

Tüm Yazıları

Okurlarımızdan gelen iletilerden, KDV iadesi konusunun yeterince kavranamadığı anlaşılıyor. Bu nedenle genel olarak KDV iadesi konusunu ele almakta yarar görüyoruz.

KDV’nin yapısında yer alan indirim ve mahsup mekanizması, son tüketici dışındakilerin üzerinde vergi kalmamasını amaçlıyor. Üretim-dağıtım zincirinin arasında yer alan birimler ödediği vergiyi tahsil ettiği vergiden düşerek verginin üzerlerinde kalmasını engellemeye çalışırlar. Anlayacağınız, KDV’de amaç vergi yükünün son tüketicinin üzerinde kalmasıdır.

Haberin Devamı

Ancak çeşitli nedenlerle bu her zaman mümkün olamıyor. Bazı faaliyet türlerinde mal veya hizmetin satışında KDV uygulanmıyor ya da düşük oranlı KDV uygulanıyor. İşte bu tür durumlarda satıcı kendisinden önceki aşamada yüklendiği KDV’yi yansıtamıyor. Yani vergi üzerinde kalıyor. Bazen de alıcı yasal zorunluluk gereği KDV’nin bir kısmını satıcıya ödemez; onu adına vergi dairesine yatırır. İşte bütün bu durumlarda KDV iadesi söz konusu oluyor. Bu durumların tamamını kapsamak üzere, “iade hakkı doğuran işlemler” ifadesi kullanılıyor.

Yürürlükteki mevzuatımıza göre iade hakkı doğuran işlemler oldukça fazla sayıda. Bunlardan bazıları:

İhracat istisnası,

Liman ve havaalanı hizmetleri,

Değerli maden arama işletme,

Petrol arama,

Boru hatlarıyla taşıma,

Teşvik belgeli yatırım malları,

Uluslararası taşımacılık,

Engellilere araç teslimi.

İade hakkı doğuran işlemlerde, bu işlemler için yüklenilen KDV, öncelikle indirim konusu yapılır. İndirime rağmen satıcının üzerinde KDV kalması halinde bu miktar için iade talep edilebiliyor.

Tedarikçi temiz olmalı

İşletmelerin iade talep etmeleri, kendilerine KDV iadesinin derhal verileceği anlamına gelmiyor. Öncelikle firmanın alım yaptığı işletmelere ait bilgiler sisteme yüklenmesi gerekiyor. Sistem bu firmalarla ilgili bilgileri tarayarak bir “kontrol raporu” çıkartıyor. Raporda bu işletmelerin ve altlarının “temiz” olması gerekiyor. Temizden kasıt, bu firmalar hakkında sahte veya yanıltıcı belge düzenleme (veya kullanma) tespitinin olmaması.

Haberin Devamı

Firmanın birincil tedarikçisi temiz, onun altındaki firmalar sorunlu ise birincil tedarikçiye yapılan ödemenin banka kanalıyla yapıldığının belgelenmesi gerekiyor. Bu belgeleme yapılamazsa iade ödenmiyor.

Yaptığımız kısa açıklamalardan da anlaşılacağı gibi, KDV iadesi için firmaların iyi bir muhasebe sistemine sahip olmaları gerekiyor. Yani, kurumsallaşmayı tamamlamamış işletmelerin KDV iadesi işlemlerini yapabilmeleri oldukça zor. Tavsiyemiz, konunun uzmanlarına başvurulması yönünde. Bu bağlamda, KDV iadesi işlemleri için bir yeminli mali müşavir (YMM) ile sözleşme yapmalarında yarar var.

KDV iadesi nedir

Kaş yaparken göz çıkarmayalım

Geçtiğimiz hafta bazı mallarda vergi indirimlerine gidildi. Piyasadaki durgunluğu gidermeyi amaçladığı ifade edilen bu işlemlerin canlılık getirmesi umuluyor. İndirimlerin fiyatlara yansımasının talebe olumlu etkisi olacağına kuşkumuz yok.

Ancak kriz dönemlerinde tüketim odaklı önlemlerin geçici olduğuna dikkat çekmekte yarar görüyoruz. Özellikle son 30 yıldır “dönüşüm” adı altında “tüketim toplumu” yaratıldı. Bunun üzerine tüketme konusundaki telkinler, tüketim artışını alışkanlık haline getirirse nasıl başa çıkılacak? İktisatta “raket etkisi” adında bir kuram var. Buna göre, gelirleri azalan bireyler yüksek gelir seviyesinde alıştıkları tüketim miktarından kolay vazgeçemiyorlar. Yani, tüketimdeki azalma gelirdeki azalmayla doğru orantılı olarak gerçekleşmiyor.

Haberin Devamı

Ayrıca, halk arasında kullanılan “Ayranı yok içmeye, tahtırevanla gider...” ifadesindeki gibi “gösterişlik tüketim” eğilimimiz de var. Özellikle ithal ürünün “saygınlık göstergesi” olarak algılandığı bir yapıya sahibiz. Bunlar dikkate alındığında, tüketimin canlandırılmasının orta ve uzun vadede başka sorunlar çıkarması söz konusu olabilir.

Üreterek tüketmek lazım

Yatırımların özendirilmediği ve bu nedenle üretim kapasitesi yetersiz toplumlarda tüketim artışı dış ülkelerin desteklenmesini sağlar. Başka bir deyişle, talebi canlandırdığınızda iç üretim yetersizse, fazla tüketim diğer ülke ekonomilerini destekler.

Bu nedenle, bize göre kalıcı çözüm sloganı “Üreterek tüketelim” olmalıdır. Kısa vadede üretim kapasitesinin artırılmasının güçlüğü göz önüne alındığında aklımıza başka bir öneri geliyor: “Yerli malı kullan” sloganının devreye girmesi. İmzalamış olduğumuz uluslararası anlaşma ve sözleşmeler, yerli ürünler lehine ayırımcılık yapılmasını engelliyor. Bu açıdan kamu kesiminin açıktan yerli malını desteklemesi mümkün görünmüyor. Ancak, sivil toplum örgütlerinin bu konuda kampanya başlatması için engel yok.

Bu konuda fazla kafa yormaya da gerek yok. Ankara Ticaret Odası (ATO) bu konuda bir dönem ciddi işler yapmıştı. Bunlar örnek alınarak yerli ürün kullanılması konusunda kamuoyu oluşturulması mümkün. Bunlar yapılmadan salt tüketimi teşvik etmek, kaş yaparken göz çıkarılmasıyla sonuçlanabilir. Bizden söylemesi...

GÜNÜN SÖZÜ

“Bir demokrasi, seçmen çoğunluğunun kendilerine hazineden cömert aktarmalar yapılabileceğini keşfettikleri ana kadar yaşayabilir. Bu andan itibaren, çoğunluk kendilerine devlet hazinesinden en çok yararı vaat edenlere oy verir. Sonuçta demokrasi, bu zayıf maliye politikası nedeniyle yıkılır.” (J.D. Gwartney - R.E. Wagner)