Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

murat.tuzcu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Her gün yenileri çıkan “anti-aging” yöntemleri sık sık değişen moda akımlarına benziyor. Bilimsel bir temele dayanmayan, gençlik vaat eden birçok ürün kısa sürede unutulup gidiyor. Son yıllarda bilim dünyası bu konuya el attı, yaşlanmayı daha iyi anlayarak sürece müdahale etmenin yolları aranıyor

“Anti-aging” terimi yeni olsa da kavram çok eski. Yaşlanmayı önleyen, ömrü uzatan iksiri bulduğunu idda eden şarlatanların tarihin her döneminde bol bol müşteri bulduğu biliniyor. Bu yolda servetler el değiştirmiş olsa da gençlik iksiri iddalarının doğru olduğunu gösteren hiç bir kayıt yok. Gerçeğin böyle olması geçmişten ders aldığımız anlamına gelmiyor.

Haberin Devamı

Bugün bazısı tıp doktoru, bazısı kerameti kendinden menkul “anti-aging” uzmanı, inandırıcı anlatımları ve kendilerine güvenli hitabetleriyle sihirli formüllerini pazarlayarak ceplerini doldurmaya devam ediyor. Bu kişiler televizyon, sosyal medya, yazılı basın, kitap ve dergiler aracılığıyla tarihteki meslekdaşlarına göre kamu sağlığına çok daha büyük bir tehdit oluşturuyor.

Anti-aging
Yılda 20 milyar dolar

Bazı tahminlere göre “anti-aging” endüstrisinin yıllık cirosu 20 milyar doları buluyor. Bu mesleğin erbapları insanlara, yaşlanmanızı önleyecek ömrünüzü nasıl uzatacağımızı biliyoruz. Modern tıp mensupları bizim aleyhimize konuşuyor çükü sizin hastalanıp onlara muhtaç olmanızı istiyorlar diyorlar. Siz bizi dinleyin, önerdiğimiz yöntemlerin işe yaradığını söyleyen bir çok müşterimiz var deseler de anektodların dışında gösterebildikleri ciddi bir bilimsel kanıt yok. Bir çoğu, özellikle bu işi uzman doktor kisvesi altında yapanlar, pazarladıkları gençlik iksirinden dolaylı da olsa kazanç sağladıklarını açıklamıyor.

Yaşlanma süreci

Son 30 yılda genetik, moleküler biyoloji ve diğer bilim dallarındaki müthiş ilerlemeler, yaşlanma ve yaşam süresi konularında çalışan araştırma laboratuarlarının ve ciddi bilim insanlarının sayısının artmasına yol açtı. Hücreleri-mizin nasıl yaşlandığını araştıran, bu süreci önlemek için yöntemler geliştirmeye çalışan sorumlu bilim insanları kendilerine “anti-aging” araştırmacısı denmesini istemiyorlar. Çünkü kolay kazanç sağlamak için hiç bir bilimsel yanı olmayan hormon enjeksiyonları, destekleyici hapları, egzotik bitkilerden elde edilen ürünleri, özel yapılmış iksirleri ve benzerlerini pazarlayan sözde uzmanlarla aynı kefeye konulmaktan korkuyorlar.

Haberin Devamı

Yaşlanmayı ölçmek zor
Anti-aging
Bu grafikte kronolojik yaşı 38 olan 1000 kişide yapılan araştırmanın sonuçları görülüyor. Hepsi 38 yaşında olsa da bir çoğunun biyolojik yaşı bir birinden farklı.
Yaşlanma konusunda arastırma yapan bilim insanlarının önündeki zorluklardan biri yaşlanmanın hızının nasıl ölçüleceği. Yetmiş yaşında birisinin yaşlandığına karar vermek hiç de zor değildir. Buna karşılık, 20li 30lu yaşlardaki insanların yaşlanma hızını ölçmek kolay değildir.
Yaşlanmanın ne zaman başlayıp nasıl bir seyir izlediğinin, bu süreçte rolü olan faktörlerin etkilerinin saptanması anlaşılabilmesi ve gidişatı yavaşlatacak girişimlerin bulunup sınanabilmesi için yaşlanmanın ölçülebilmesi çok önemli. Ancak böyle bir ölçütün varlığında kimi insanın nasıl olup da yaşıtlarına göre daha genç kaldığı anlaşılabilir. Çok uluslu bir bilim insanları grubu Proceedings of the National Academy of Sciences adlı bilim dergisinde yayınladıkları araştırmalarında tam da bu nokta üstünde duruyorlar.
Araştırmacılar çalışmalarına kişilerin biyolojik yaşlarını saptayarak başladılar. Bunun için çeşitli organ sistemlerinin fonksiyonlarını yansıtan 18 farklı ölçümü göz önüne alan bir formül geliştirdiler.
Biyolojik yaş değişiyor
Araştırmanın başladığı 1972-1973 yıllarında 26 yaşında olan yaklaşık bin genci incelediler. Daha sonra sonra araştırmaya katılanlar 32 ve 38 yaşına geldiklerine 18 farklı ölçümü tekrar ettiler. Böylece kronolojik yaşı her yıl ilerleyen genç insanların biyolojik yaşlarının nasıl ilerlediğini anlamaya çalıştılar. Deneklerin çoğununun biyolojik yaşı kronolojik yaşlarıyla at başı gitti. Ama bazı kişilerin biyolojik olarak hızlı bazılarının daha yavaş yaşlandığı görüldü. 1 yılda biyolojik olarak 3 yıl yaşlananlar olduğu gibi, yılların hiç etkilemediği insanlar da vardı.
Herkes farklı yaşlanıyor
Anti-aging
İkisi de 1973 doğumlu olan Amerikalı ve İngiliz TV aktörünün 40 yaşındayken çekilmiş resimleri birinin çok daha genç olduğunu düşündürüyor. Bu resimler, biyolojik yaşın göstergesi olmasa da insanlar arasındaki yaşlanma farkını göstermesi açısından ilginç.
Yıllar hücrelerimizi yıpratıyor ve hepimiz her gün yaşlanıyoruz. Ama bazı insanların 80 yaşındayken 60 gösterdiği, 50sinde olan birinin 70 yaşında zannedildiği de bir gerçek. Genetik özellikler bu farklılıklardan bir ölçüde sorumlu olsa da çalışma koşulları, geçirilen hastalıklar gibi çevresel faktörler muhtemelen daha etkin rol oynuyor. Uzmanlar yaşlanmanın nasıl ilerlediğini anlamayı ve vücudun yıpranmasını objektif kıstaslara göre ölçebimeyi çok önemsiyor. Özellikle genç ve orta yaşta biyolojik yaşlanmanın hızı ölçülebilirse erken müdahale etmenin yolunun açılabileceğini söylüyorlar.
Doğal yöntemler: Bilim insanları yaşlanmayı yavaşlatacak çareleri araştıradursunlar hepimizin elinde biyolojik yaşlanmanın hızlanmasını önleyecek iki önemli yöntem var. Biri spor diğeri sağlıklı beslenme; düzenli kullanıldığında bu yöntemlerin etkin olduğunu gösteren çok sayıda bilimsel veri var.
Trondheim’deki Norveç Üniversitesi’nden bilim adamları yaptıkları çalışmalar sonunda fiziki olarak formda olanların formda olmayanlara göre daha uzun yaşadığını gördüler. Çalışmaları sırasında geliştirdikleri formül ile kişinin fiziki form yaşını saptadılar. Buna İngilizce “Fitness age” dediler. Bu araştırmaların sonuçlarını gören ABD’li bir bilim kadını, formda olan insanlarda kronolojik yaş ve “fitness age” ilişkisini daha geniş bir denek grubunda incelemek için bir çalışma başlattı.
Anti-aging
Saçları kırlaşmış olsa da ihtiyarlamamaya kararlı bir grup Ankaralı genç sabah koşusunda.
Spor gençleştiriyor
ABD’de tasarlanan araştırmaya, ileri yaştaki atletlerin katıldığı olimpiyatlarda yarışmak için baş vuran 4000 kişi katıldı. Ortalama yaşın 68 olduğu bu sporcularda “fitness age” ortalamasının 43 olduğu görüldü.
Yürüyüş veya koşma gibi aerobik sporların yanı sıra ağırlık kaldırma gibi kas güçlendiren egzersizlerin de hızlı yaşlanmayı önleyici etkisi olduğunu gösteren araştırmalar var. 40 yaşından sonra hareketsiz bir yaşam sürenlerde vücudun kas kütlesinin azaldığı biliniyor. Bu olumsuz gidiş 70 yaşından sonra daha da hızlanıyor. Formda olan yaşlılarda kas kaybının olmaması düzenli egzersizin olumlu etkisine bağlanıyor.
Geç başlasanız da olur
İleri yaşta düzenli spor yapanların birçoğu, zannedildiğinin aksine genç yaştan beri spor yapıyor değil.
Okul çağındayken spor yapmış olsalar da, yıllarca iş yoğunluğundan kendilerine zaman ayıramamış ve 50lerinde hatta daha sonra yürüyüşe, koşmaya, yüzmeye başlamış olan çok sayıda insan var.. Bu kişilerin de düzenli sporun erken yaşlanmayı önleyici etkisinden yararlandıklarını kanıtlayan Yayımlamış bir çok bilimsel araştırma var.
Gençliğin sırrı Akdeniz diyetinde
Sporun yanı sıra genç kalmamızı sağlayan ikinci doğal yöntem sağlıklı beslenmedir. “anti-aging” pazarlayıcılarının birkaç ayda bir yenisini sundukları mucize besinlerin hiçbirinin erken yaşlanmayı önleyici etkisi olduğunu gösteren ciddi bilimsel çalışmalar yok. Buna karşılık belli beslenme tarzlarının yaşam kalitesini ve süresini nasıl etkilediğini gösteren araştırma sayısı az değil. Akdeniz tarzı beslenmenin ömrü uzattığı, diyabet, yüksek tansiyon, damar darlığı gibi kronik hastalık riskini azalttığını gösteren güçlü kanıtlar var. 2014 kasımında BMJ adlı dergide yayımlanan bir genetik araştırma sağlıklı beslenmenin hastalıkları önleyip ömrü uzatmasının yanı sıra genç kalmayı da sağladığını düşündürüyor. Kromozomların ucunda telomer denilen uzantıların kısalmasının ihtiyarlama işareti olduğunu bilen genetik uzmanlar farklı tarzda beslenenleri incelediler. Telomerlerinin çok kısalmadığını görünce, Akdeniz mutfağını sevenlerin erken yaşlanmadan korunduklarına hükmettiler.
Et yoğun ve bol hayvani yağla beslenenlerde ise benzer sonuçlara varan tek bir araştırma bile yok.
SON SÖZ: Yaşamın bir çok alanında olduğu gibi sağlık sorunlarımızın da sihirli bir çözümü yok.