Akmerkez'de yeni mekanlar

Hizmete girdiği günden beri hep hayatımızın merkezinde olan Akmerkez’in 1993’deki açılışını bugün gibi hatırlıyorum. Hakkında o yıllardaki en menfi yorum, Etiler-Zincirlikuyu trafiğini aksattığı yönündeydi. Zaman içinde hepsi unutuldu. Birçok rakibi oldu ama son yıllarda kendisini yenileyerek popülaritesini devam ettirdi. Ve gelişip günün modasına uygun hale geldi.

Akmerkez’de fotoğraf makineleri ve kameralarla dolaşan muhabirler görebiliyoruz. Demek ki, burası ünlülerin de uğrak yerlerinin başında geliyor. Alışveriş merkezindeki son değişikliklerden biri de üç girişimcinin açtığı yiyecek-içecek kompleksi Take A Seat.

Konseptin yaratıcısı ve kurucu ortağı Ayhan Coner’den bahsetmek istiyorum. Yüksek öğrenimini İsviçre’de ünlü bir otelcilik okulunda yapan Coner, Lausanne Palace ve Brasserie Lipp gibi dünyanın sayılı imza mekanlarında çalıştı. 60’a yakın havayolu şirketine catering hizmeti veren Do&Co firmasında da uzun süre yöneticilik yaptı. Ayhan’ın bir diğer vasfı da gastronomi tarihi ve kültürü üzerine araştırmalar yapıp, bunları ‘Apelasyon’ isimli e-dergi’de yayınlaması

Tam bir yemek kompleksi

Ayhan Coner, Akmerkez’in food-court katında ortakları Cenk Tavukçuoğlu ve Sedef Tengizman’la Take A Seat’i açtı. Bu kompleks içerisinde en göze batan bölüm, Chet. Burası brasserie, cafe ve light fine dining karışımı bir konseptte. Gündüzleri spor, geceleri ise blazer ceket giymiş bir erkeğe benziyor...

Gelelim Chet’in menüsüne; başlangıçlarda roka ve domatesli burratta, semizotlu ton balığı tartar, ahtapot carpaccio göze çarpıyor. Ancak Thai usulü balık çorbası, bu soğuk günlerde en hoşuma giden lezzet oldu. Izgara somonlu kinoa salata ya da özel sosu ile fish&chips, öğle yemeği için tek başına tercih edilebilir.

Ana yemeklere gelince, mini havuçlar eşliğinde sunulan nane pestolu buğday risotto yatağında dana kaburga, şef Tuncay Cambaz’ın imzasını taşıyor. Tatlı olarak ise kahveli napoleon ve çok beğendiğim kestane sufle, mevsiminde taze meyveden yapılması nedeniyle iyi bir bitiş olabilir.

İkinci ünite, kahveseverlerin yakında müdavimi olacağı, ‘nitelikli kahve’ sloganlı yer. Bir de Meal Tray var. Ayhan Coner, buranın anlamının hızlı ve sağlıklı yemek olduğunu söyledi. Yemekler 90 saniyede özel bir fırında hazırlanarak geliyor. Papa Forni’de ise pizza yemek hakikaten çok hoş. Sinema öncesi ya da sonrası durak olarak tercih edilebilir.

Burada da ıspanaklı ya da somonlu calzone yani kapalı pizza, masada bölüşülmeli. Çıkmadan Anadolu’nun çeşitli yörelerinden gelen organik gıdaların satıldığı mini kiosk’a göz atabilirsiniz.

Akmerkez’de öğleleri, akşamları ve özellikle iş çıkışlarında uğranabilecek bir yiyecek içecek hareketliliği daha doğdu diyebiliriz. Önümüzdeki günlerde açılacak başka bir markanın haberlerini de iletiyor olacağım. Konseptin yaratıcısı Ayhan Coner’i kutlamak gerekli.