Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Cumhur-başkanı Erdoğan’ın Varna’da AB yöneticileriyle yaptığı görüşmelerden sonra çok şey söylendi, çok şey yazıldı... Ama vatandaş hâlâ şu soruyu soruyor: “Bizi alacaklar mı, almayacak-lar mı?”

Aslında Varna’dan bu sorunun kesin yanıtının çıkması beklenmiyordu. Yani aylarca süren gerginlikten ve kesintiden sonra en üst düzeyde gerçekleşen bu buluşmanın amacı, AB’nin Türkiye’yi tam üye olarak kabul etmeye hazır olup olmadığını açıklamak değildi.

Nitekim AB’nin en yetkili iki yöneticisi -Konsey Başkanı Tusk ve Komisyon Başkanı Juncker- bu konuda açık ve net herhangi bir niyet beyanında bulunmadı, bir yol haritası ve takvim de telaffuz etmedi...

Haberin Devamı

Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan son zamanlarda yaptığı konuşmalarda “Sabrımız tükendi, artık bizi almayacaksanız açıkça söyleyin” mesajını vermişti...

“Alacağız” demediler, ama “almayacağız”da diye bir şey söylemediler. “Gündemde konuşulacak daha birçok mesele var; onlar üzerinde diyaloğumuzu sürdürelim” mesajını verdiler. O kadar...

Askıya alınmış olan üyelik müzakerelerinin devamı, yeni fasılların açılması, açılan fasılların kapatılması gibi süreçle ilgili önemli konulara değinilmedi bile...

Yeni başlangıç

Bu durumda Varna toplantısıyla Türkiye-AB ilişkileri, temassızlık ve gerginlik dönemi öncesindeki noktaya dönmüş oluyor. Vize serbestisi, Gümrük Birliği güncellemesi, mültecilere mali yardım, terörle mücadele gibi konularda diyalog sağlanacak, ortak çalışmalar yapılacak... Bu arada tabii Suriye’deki gelişmelerden Türkiye’deki demokratik hak ve özgürlüklere kadar çeşitli güncel sorunların tartışılması da sürdürülecek...

Bunların “Alacaklar mı, almayacaklar mı?” sorusuyla doğrudan bir ilintisi yok. Bunda önemli olan husus, iki tarafın da ilişkilerini normalleştirmeye ve pekiştirmeye yönelik bir diyalog içinde olma kararlılığını ortaya koymasıdır.

Geçen yıldan bugüne değişen de budur.

En azından iki taraf da birbirine ihtiyacının olduğu, birbirine sırt çevirme lüksüne sahip olmadığı ve ortak çıkarların bazı uyuşmazlıkların üstünde sayılması gerektiği konusunda birleşiyor.

Haberin Devamı

Belirsiz sonuç

Bu sürecin üyelik hedefine götürüp götürmeyeceği belli değil. Türk Hükümeti tam üyelik konusunda kararlı ve ısrarlı ama AB’nin böyle kesin ve net bir tavrı yok. Başka arayışlar, farklı formüller de gündeme geliyor...

Türkiye açısından önemli olan, AB’den uzaklaşmamak, kopmamaktır. Bunun her zaman saydığımız siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel birçok nedeni var.

Dünyanın yeni konjonktüründe dikkate alınması gereken çok önemli bir faktör de Türk dış politikasının yönelimiyle ilgilidir. Ankara’nın Rusya ile iyice yakınlaştığı, ABD’den epey uzaklaştığı bir dönemde, AB Türk dış politikasında dengelerin korunması bakımından önemli bir unsur haline geliyor. Bu nedenle, Avrupa’ya karşı davranışta ve üslupta daha dikkatli olmakta yarar vardır.