Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye’de ve Avrupa’da şu sırada
“oy kaygısı”nın öne çıkması,
ikili ilişkilerde yeni sıkıntılar
ve gerginlikler yaratıyor.
Aslında Türkiye’nin Almanya başta olmak üzere bazı Avrupa ülkeleriyle bir süreden beri karşılaştığı ciddi anlaşmazlıklar var. Bu ülkelerin PKK’ya ve FETÖ’ye destekleri ve Türkiye’nin iç siyasetine ilişkin eleştirel tutumları gibi...
Ancak bugünlerde bu ülkelerle gerilimin artmasına yol açan olay, tabiri caizse, “sandık” ile ilgili. Yani Türkiye’deki referandum ve Avrupa’daki seçim havası, Ankara ile Berlin ve
diğer bazı Avrupa başkentlerini
karşı karşıya getiriyor.
Almanya’nın Türk hükümeti mensuplarına, referandum için bu ülkede yaşayan Türklere hitap etmesine engel olmasının tepkileri devam ederken, benzer bir sıkıntı başka Avrupa ülkeleriyle de ortaya çıkıyor.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun Hollanda’da Rotterdam kentinde yapmayı planladığı miting iptal edildi... İsviçre’de Zürih’teki makamlar, bu kentte referandum için toplantı yapılmasına izin verilmemesini istedi; İsviçre hükümeti de bu başvuruyu onayladı. Avusturya’da da bu tür mitinglerin yasaklanması söz konusu...
Neden karşı çıkıyorlar?
Türkiye açısından, bu davranışlar “kabul edilemez” sayılıyor. Ankara çıkarılan engeli hem gayri demokratik, hem de iktidara -hatta bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’a- karşı bir tavır olarak görüyor.
Mesele, hükümetin bu tutum karşısında ne yapacağıdır. Görüldüğü gibi, iş sadece Almanya ile bitmiyor; onun peşinden Türkiye’nin önem verdiği başka Avrupa ülkeleri de aynı şekilde hareket ediyorlar. Bu şimdi gerçekten Türk dış politikasında bir sıkıntı oluşturuyor.
Bu meselenin Avrupa’da aşırı sağın güçlendiği bir ortamda, tam da yer yer seçimlere gidilirken ortaya çıkması ayrı bir talihsizlik. Aşırı milliyetçi, yabancı (ve Müslüman) düşmanı politikacıları ve onların destekçileri, şimdi de bu referandum mitingleri konusunu bir seçim malzemesi haline getirmeye çalışıyorlar. Hollanda’da aşırı sağcı Özgürlük Partisi lideri Geert Wilders’in son konuşmalarında Erdoğan’ı hedef
alarak bu konuyu istismar etmesi,
bunun son bir örneği...
Nasıl çözülür?
Almanya’da politikacıların ve bir kısım medyanın da bu meseleyi siyasi amaçlarla kullandığı görülüyor. Ancak Almanya’da Şansölye Merkel hedef alınarak onun Ankara’ya boyun eğdiği, Erdoğan’ın son çıkışlarına karşı gereken tepkiyi göstermediği eleştirisi yöneltiliyor.
Aslında Alman makamlarının “miting engeli” kararının ve özellikle Cumhurbaşkanı’nın sert tepkisinin yol açtığı gerilime rağmen, iki tarafın
bu sorunu diyalogla halletmek istediği görülüyor. İki Dışişleri Bakanının Berlin buluşması, temel anlaşmazlıklara karşın, sakin diplomasiyle en azından bu “miting krizi”nin atlatılabileceği ümidini vermiştir.
Bu belki başka Avrupa ülkeleriyle de benzer krizlerin önlenmesinin yolunu gösterir...