Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Konu günlerden beri dünya gündeminin başında yer alıyor.

Suriye meselesiyle yakından ilgili ülkeler, Amerikan askerlerinin çekilmesinden sonra, Fırat’ın doğusunda bir güvenli bölgenin kurulması fikrini tartışıyor; konuyla ilgili çeşitli öneriler üst düzeydeki siyasi ve askeri yetkililer arasında müzakere ediliyor.

Bu noktaya varılması Türkiye bakımından çok önemli. Malum, Suriye’nin kuzeyinde bir güvenli bölgenin oluşturulması fikrini Ankara çok zaman önce ortaya atmış, ama gereken desteği görmemişti. Şimdi şartlar değişti, en azından prensipte, ABD’den Rusya’ya AB’den Arap devletlerine kadar uluslararası topluluğun geniş bir kesimi bu fikre olumlu bakıyor.

Haberin Devamı

Ama bu ilkesel görüş yakınlığı herkesin “nasıl bir güvenli bölge” istediği veya planladığı konusunda da aynı görüşleri paylaştığı anlamına gelmiyor tabii. Çeşitli başkentlerde yapılan resmi açıklamalar, güvenli bölge konseptinin içeriği ve detayları konusunda ilgili ülkelerin farklı pozisyonlara sahip olduklarını gösteriyor.

Kuşkusuz, Türkiye’nin ısrarla üzerinde durduğu cinsten bir güvenli bölgenin kurulması, başlıca iki aktörün yani ABD ile Rusya’nın desteğine sahip çıkmasını gerektiriyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD’li ve Rus mevkidaşlarıyla görüşmeleri ve diplomatik ve askeri yetkililer arasındaki müzakereler, bu farklı görüşler arasında bir ortak nokta bulmayı amaçlıyor.

***

Türkiye baştan itibaren pozisyonunu açıkça ortaya koydu.

Amerikan kuvvetlerinin gitmesinden sonra, Fırat’ın doğusunda kurulacak güvenli bölgenin kontrolünü Türkiye üstlenecek, buradaki ABD üsleri TSK’ya devredilecek.

Başlıca amaç, Türkiye için güvenlik tehdidi oluşturan YPG’nin ortadan kaldırılması olduğuna göre, bu unsurların etkisiz hale getirilecek, yani bölge teröristlerden arındırı- lacaktır. Bölgede zamanla yerel halkı temsil eden bir yönetim kurulacaktır.

Ankara’nın güvenli bölge konseptinin temelinde, buradaki PYD/YPG varlığının tamamen yok edilmesi ve bölgenin Türk kontrolü altında olması fikri yatıyor.

ABD Fırat’ın doğusunda 32 km derinliğinde düşünülen güvenlik bölgesinde YPG’nin Türkiye için tehdit oluşturmayacak şekilde dışlanması formülleri üzerinde çalışıyor. Bu Senatör Graham’ın Ankara’da iken söylediği gibi bu unsurların “uzaklaştırılması” ile mi, yoksa başka şekilde mi olacağı henüz belli değil. Ama Washington prensipte bu bölgede PYD/YPG mevcudiyetinin sona erdirilmesine razı oluyor. Bölgenin kontrolü için de bazı Arap ülkelerinin de dâhil olduğu bir “koalisyonun” görevlendirilmesini düşünüyor.

Haberin Devamı

***

Rusya’da prensipte güvenli bölgenin Türkiye’nin güvenlik kaygılarını karşılayacak şekilde oluşturulmasından yana, ama Moskova buranın Esad yönetimine ve ona bağlı Suriye ordusuna devredilmesini istiyor. Yani o da bir bakıma Türkiye’nin tek başına buraya hâkim olmasına sıcak bakmıyor. Kurulacak yönetimde halkın çeşitli kesimlerinin temsil edilmesi gerektiğini savunuyor.

Tabii çeşitli beyanlarda dile getirilen bu pozisyonları, özellikle Türkiye’nin istekleri ve hedefleri doğrultusundaki bir noktada birleştirmesi hiç de kolay değil. Bakalım diplomasi buna nasıl bir çözüm bulacak...