Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

St. Petersburg kentinde önceki gün metroya karşı girişilen intihar saldırısı, terörün sınır tanımadığını bir kez daha gösterdi.
Aslında Rusya teröre yabancı bir ülke değil. Daha 2000’lerin başında ayrılıkçı Çeçen militanları Rusya’da kanlı eylemlere girişmeye başlamıştı. 2010’da Moskova metrosuna karşı gerçekleştirilen saldırı bunlardan biriydi.
Rusya’nın Suriye’de askeri varlığını gösterdikten sonra, terör tehdidi IŞİD’den gelmeye başladı. Mısır’ın Şarm el Şeyh sayfiye kentinden St. Petersburg’a dönmekte olan 224 Rus turisti taşıyan Rus uçağı, bagaj bölümüne konan bir bombayla düşürüldü.
Rusya’nın Esad rejimini desteklemesi ve Rus uçaklarının yoğun bombardıman operasyonlarına girişmesi IŞİD’in -veya DAEŞ’in- bu ülkeye karşı açıkça cephe almasına ve onu misilleme eylemleriyle tehdit etmesine yol açtı.
Rastlantı değil
St. Petersburg metrosuna karşı Kırgız kökenli genç bir teröristin intihar saldırısını gerçekleştirmesi, birkaç bakımdan dikkat çekicidir.
Saldırının Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in doğum yeri olan bu kentte, Belarus mevkidaşıyla bir görüşme yaptığı esnada yapılmasının bir rastlantıdan çok, önceden yeri ve zamanı iyi planlanmış bir eylem olduğu anlaşılıyor.
Diğer dikkat çekici nokta, saldırının 22 yaşındaki bir Kırgız tarafından gerçekleştirilmiş olmasıdır. Terörizm uzmanlarına göre, eylemcinin Kırgız, yani Orta Asya kökenli olması şaşırtıcı değil. Halen IŞİD’in saflarında 600 Kırgız’ın bulunduğu belirtiliyor (Kırgızistan’ın toplam nüfusu 6 milyondur)... Analistler, Kırgızistan dahil bazı Orta Asya ülkelerinin terör örgütüne hatırı sayılır bir “insan kaynağı” sağladığını, Suriye’de eğitilen veya orada savaşan bu militanların düşman sayılan başka ülkelere eylemler yapmak üzere sevk edildiklerini belirtiyorlar...
Garantisi yok
Metro saldırısı, Rusya’da bir “güvenlik ve istihbarat zaafı” şüphesini gündeme getiriyor. Aslında Rusya güvenlik tedbirlerini sıkı bir şekilde uygulayan bir ülke. Eski gizli servisin şefi olan Putin’in de istihbarat konusundaki hassasiyeti malum.
Bu da gösteriyor ki terör eylemlerini yüzde yüz önceden öğrenmek ve önlemek mümkün olmuyor. Uluslararası terör
işte böyle bir bela...
Ancak tehlikeyi asgari düzeye düşürmek mümkün. Terör uzmanlarının bu konudaki tavsiyeleri bunun yol
haritasını sunuyor.
Aslında son zamanlarda birçok ülkenin bu doğrultuda aldığı tedbirler caydırıcı bir rol oynamış, böylece birçok eylem ya önlenmiş ya da tahribatı ve zayiatı azaltılmıştır.
Bütün bunlara rağmen ne yazık ki terör sınır tanımamaya devam ediyor.