Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya ziyaretinden çıkan en önemli sonuçlardan biri, iki ülke arasında mevcut sorunlara rağmen, iyi ilişkilerin geliştirilmesi konusunda bir mutabakat sağlanmasıdır.

Gerek Erdoğan, gerekse Şansölye Merkel yaptıkları açıklamalarda, son zamanlarda Türk-Alman ilişkilerini bozan bazı siyasi uyuşmazlıkların (ki bunlar henüz halledilmiş değil) bundan böyle bir yana bırakılıp yakınlaşma ve işbirliği üzerinde odaklanması gerektiğini vurguladılar.

İlişkilere verilecek yeni yön konusunda böyle bir ortak anlayışın hâkim olması son zamanlarda yaşanan gerginliklerden sonra- umut verici bir gelişme...

Haberin Devamı

Dış ilişkilerde çözümü imkânsız veya zor görünen sorunlarla karşılaşıldığında izlenebilecek iki yol vardır. Biri, ilişkilerin her alanda bozulması pahasına, sırf o anlaşmazlıklara takılıp kalmak, diğeri ise bu uyuşmazlıkların olumsuz etkilerini sınırlandırarak diğer alanlarda işbirliğini sürdürmektir.

Kuşkusuz sağduyu ikinci seçeneğin tercih edilmesini gerektirir. Özellikle ortak çıkarların ağır bastığı, “reel politika”nın daha büyük yarar sağlayacağı hallerde...

Türk ve Alman liderler bu akılcı şıkkı seçmişlerdir.

İkinci yol

Bu yolun bir faydası da iki ülke arasında oluşturduğu yakınlaşma ve dostane havanın, zamanla siyasi anlaşmazlıkların halledilmesine hizmet etmesidir.

Kuşkusuz böyle bir kararın liderlerden gelmesi başarı şansını artırır. Örneğin, Erdoğan ve Merkel’in bu konudaki ortak tutumu, ticaret, yatırım ve diğer alanlarda işbirliğini hızlandıracak, bu da Ankara ile Berlin’i birbirine yakınlaş- tıracaktır.

Bu tür hareketlerin “tepeden” gerçekleşmediği hallerde, “taban”dan gelmesi sağlanabilir. Daha açık bir deyişle, siyasi uyuşmazlıklara rağmen, “sivil toplum”un çeşitli kesimlerinden karşılıklı temas ve işbirliği yönünde bazı hareketler beklenebilir. Ve bunlar zamanla sorunların çözümü için katkıda bulunabilir.

Uluslararası ilişkilerde bunun dünyanın çeşitli yerlerinde birçok örneği vardır. Kamuoyunun gücünü gösteren bu etken, “ikinci yol” (“second track”) diplomasisi diye de anılıyor...

Haberin Devamı

Sivil toplumun rolü

İstanbul’da önceki gün Alman Friedrich Naumann Vakfı’nın düzenlediği bir konferans, sivil toplumun devletler arası siyasi anlaşmazlıklar döneminde oynayabileceği rol konusunda bir örnek sundu. Konu, Türk-İsrail ilişkilerinin şimdiki kritik döneminde, iş çevrelerinin, akademisyenlerin, medyanın ve sivil toplum kuruluşlarının ilişkiler üzerinde ne gibi katkılarda bulunabileceğiyle ilgiliydi. Türk ve İsrail panelistler ve salonda söz alanlar bu konuda çeşitli görüşler ortaya koydular.

Diplomatik ilişkilerin alt düzeye düşürülmesine ve resmi diyaloğun kopmasına rağmen, iki ülke arasında ticaret gelişiyor, akademik ve sanatsal temaslar devam ediyor. Bu toplantının yapılmış olması da bu tür etkinliklerin yararına inanıldığının bir göstergesi...