Şebnem Burcuoğlu

Şebnem Burcuoğlu

sebnem.burcuoglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

TikTok’u son günlerde ele geçiren “crying make-up” (ağlama makyajı) akımından yola çıkarak Z Kuşağı’nın depresyonu yaşama hallerine uzanıyoruz bugün.

TikTok’ta 130 milyon görüntülenmeye ulaşan “crying make up” akımı, deyim yerindeyse Z Kuşağı’nı gözyaşlarına boğuyor. Zira kırmızı burnunuzu, şişmiş gözlerinizi ve dudaklarınızı konuşturduğunuz bu videoların sayısı an itibarıyla ışık hızıyla artıyor. Uzmanlar diyor ki, “Bu jenerasyon yaşadığı gerçek depresyonun yanında, depresif olmayı romantik bir kılıfa da sokmayı seviyor, çünkü her duygunun sosyal medyada bir karşılığı var.” Ve bu dönemin kızı kesinlikle mutlu kız değil, üzgün kız. Tesadüf değil Google’da en çok aratılan şeylerden birinin “Billie Eilish’in en üzgün ve depresif şarkıları” olması.

Haberin Devamı

Stres yükseldi

“Journal of Abnormal Psychology”, 2019 yılında yayınladığı raporda, 2009-2017 yılları arasında, gençlerin artan depresyon oranlarını paylaşmıştı. 12-13 yaş aralığı yüzde 47, 14-17 yaş aralığı yüzde 60, 18-21 yaş aralığı yüzde 46 artış göstermişti. Oranların artmasında şiddet, saldırı, iklim sorunları, ekonomi, eğitim ve cinsel taciz gibi nedenler bulunuyordu. 13-17 yaş aralığı, endişe ve depresyonu majör dertleri ilan ediyordu. Geçen yıl yayınlanan “Stress in America” araştırması, Z Kuşağı’nın yüzde 50’sinin pandemi sonrası ciddi kararlar almakta stres yaşadığının ve yüzde 79’unun strese bağlı davranış değişikliği gösterdiğinin altını kırmızı kalemle çizdi. Veriler gösteriyor ki, bu kuşağın da her kuşak gibi depresyon sorunu var, lakin başa çıkma şekilleri farklı.

Daha güzel bir dünya

Herkesin haklarında mutlaka negatif bir fikri olduğu Z Kuşağı’na bırakılan bu karman çorman dünyanın bizden önceki nesillerin ve bizim eserimiz olduğunu söyleyerek cümleme başlayayım. Artan stres ve depresyon, konuşmalarını da, onların gerçekten şeffaf ve açık sözlü olmalarına bağlıyorum. Ben hiçbir kuşakta, bu denli genç yaşta ünlülerin sosyal sorumluluk projelerine katıldığını, dünyayı daha güzel bir yer haline getirmeyi kafaya koyduğunu görmedim çünkü. “Friends for Change” ve “Convoy of Hope” organizasyonları için canla başla çalışan 26 yaşındaki oyuncu Zendaya, UNICEF İyi Niyet Elçisi olan 18 yaşındaki oyuncu Millie Bobby Brown, “She is the First” organizasyonuyla kadınların eğitimine destek veren 19 yaşındaki müzisyen Olivia Rodrigo, ırkçılığa bayrak açan 25 yaşındaki tenisçi Naomi Osaka, kendi kuşağının otantik elçileridir.

Haberin Devamı

Birinci ağızdan

Eski kuşak starların depresyon tecrübelerini hatırlayın: Onlar adına işlerin yolunda olmadığını ya mental kliniğe girerken çekilen bir paparazzi fotoğrafından ya menajerden ya da isim vermeyen yakın bir arkadaşından öğrenirdik, çünkü sosyal medya yoktu! Oysaki Z Kuşağı, bizimle her şeyi birinci ağızdan paylaşıyor. “19 yaşında ağır uyuşturucular kullanmaya başladım ve bütün ilişkilerimi berbat ettim,” açıklamasını yapan şarkıcı Justin Bieber (28), depresyonla uğraşan şarkıcı Demi Lovato (30), model Bella Hadid (26), şarkıcı Ananya Birla (28) er meydanına çıkıp kendi adına konuştu hep. Son olarak da şarkıcı Selena Gomez (30), bir dijital platforma içini döktü “My Mind and Me” isimli belgeseliyle.

Haberin Devamı

‘Üzgün kız’ sendromu

‘Üzgün kız’ sendromu

Derinlikli ilişkiler

Milyonların sevgilisi, küçüklüğünü bildiğimiz şarkıcı Selena Gomez, bir dijital platformda yayınlanan “My Mind and Me” (Zihnim ve Ben) isimli belgeseliyle gündemde. Bir dönem, dünya turunu yarıda kesip akıl sağlığı merkezinde tedavi gören, Lupus hastalığıyla mücadele eden, eski sevgilisi Justin Bieber’ın gölgesinden kurtulmaya çalışan ve çocuk doğurması zor olan Gomez, yaşadığı ruhsal sarsıntıları tüm şeffaflığı ile gözler önüne seriyor. Yaşananlar sonucunda, ünlü şarkıcının kendine çıkardığı dersler şunlar: İnsanlığa faydalı ol ve derinlikli ilişkiler kur çünkü sahte olan her şey ruhuna zarar verecek.

HAFTANIN GÜZELLİKLERİ:

Jekyll ve Hyde: “Vov!” diyerek başlayayım; zira başrollerinden dansçılarına, müziklerinden sahne düzenlemesine bu denli kusursuz bir iş seyretmemiştim ülkemizde daha önce. Yönetmen Taner Tunçay’a alkışlar. Ve Hayko Cepkin, bizi sahneye kilitlediniz. 15 veya 30 Kasım’da, “Jekyll ve Hyde” müzikaline vakit ayırınız, izleyiniz derim.