Sefa Karahasan

Sefa Karahasan

sefakarahasan@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile 28 Temmuz’da yapılan seçim sonuçlarını ve Kıbrıs görüşmelerinin seyrini konuştum. Eroğlu, Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis’in Ekim ayında başlaması beklenen Kıbrıs görüşmeleri konusunda zamana oynadığını düşünüyor. Rumların görüşmeleri Ulusal Konsey’in “inisiyatifine bırakır” bir görüntü çizmesi Eroğlu’nu doğruluyor. Anastasiadis, görüşmelerle ilgili olarak sürekli Ulusal Konsey’i işaret ediyor. KKTC Lideri, bunun doğru bir yaklaşım olmadığını şu sözlerle açıklıyor; “Sayın Anastasiadis, müzakereleri yokuşa sürmeye çalışıyor. Ulusal Konsey’i görüşmelerin içerisine daha fazla çekerek, sorumluluktan kaçmak istiyor. Anastasiadis, uzlaşma yapmama yönünde bir genel anlayışı sergiliyor...”

Rumların Maraş ‘oyunu...’
Bu görüntü; Kapalı Maraş’ın gündeme getirilmesinde de ortaya çıkıyor. Anastasiadis başta olmak üzere Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis sürekli Maraş’ı gündeme getiriyor. Hatta Kasulidis, “Maraş’ın Ekim ayından önce iadesini” istiyor. Rumlar, Maraş’ın bütünlüklü bir çözümün parçası olduğunu biliyor. Buna rağmen, ısrarla konuyu gündemde tutuyor ve Türkiye’nin AB üyeliği ile ilişkilendirmeye çalışıyor. “Maraş açılsın, müzakerelerde başlıkları açalım” önerisi var. Süreci “Kıbrıslı Türklerle değil, Ankara ile yürütme çabası” içerisine de giren Rumlara, Eroğlu’nun cevabı net; “Rum tarafı taktik olarak, redci tavırlarını unutturmak amacıyla Maraş konusunu gündemde tutuyor. Maraş’ı, Türkiye üzerinden çözmek gibi tavırları var. Maraş, bütünlüklü çözümün bir parçasıdır. Sorun çözülecekse de, muhatap Kıbrıs Türk tarafıdır...”

3’lü görüşme istiyor
Cumhurbaşkanı Eroğlu, Eylül ayında New York’a gidecek. Anastaiadis de orada bulunacak. Eroğlu, New York’ta BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ve Anastasiadis ile 3’lü bir görüşme yapma arzusunda. Bunun Ekim ayında başlayacak görüşmelere bir ivme kazandıracağını düşünüyor. İşte böyle bir ortamda Kuzey Kıbrıs’ta “iç çekişmelerden uzak” “uyumlu bir hükümet” modelinin oluşması gerekiyor. Kurulacak hükümet hem Kıbrıs konusunda hem de Anayasal düzenlemelerde, “konsensüs ile adımlar” atarsa, Kıbrıs Türk tarafının görüşmelerdeki eli o derece güçlenecektir. Eroğlu bu noktada partilere çok önemli bir mesaj gönderiyor, “Partiler, Meclis kararları veya BM parametreleri doğrultusunda anlaşma için hareket tarzı geliştirebilirler. Meclis’teki kararlar değişebilir...”

UBP neden kaybetti?
Seçimler büyük şokların yaşanmasına da neden oldu. 2009’ta seçimleri yüzde 45 oyla tamamlayan Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP) Meclis Başkanı, Genel Başkanı, Genel Sekteri, İlçe Başkanı ve Meclis grup başkanı ‘milletvekili’ dahi seçilemedi. Tarihte ilk kez bir parti bu şekilde darbe yedi. UBP Genel Başkanı İrsen Küçük, “seçimlerin kaybedilmesine Eroğlu’nun neden olduğunu” ileri sürüyor. Eroğlu, Küçük’ün sözlerini “şiddetle reddediyor” ve “Genel Başkan, partisinin kan kaybettiğini görmedi” diyor. Cumhurbaşkanı, Ada’nın “en sıcak ayı Temmuz’da” seçimlere katılımın yüzde 70’e çıkmasını da “takdir ediyor.” Kıbrıs’ta Ekim ayından sonra hareketli günler bizi bekliyor. İzleyip göreceğiz.